Dakikalar sonra Boran beni belimden kavrayıp kendine çekti. İki dakika yüzüme baktıktan sonra Hazar Ağaya dönerek;
"Ne yani Narin Ablamı boşuna mı vermiş sayılacağız?"
Dedikten sonra donup kalmıştım. Az önce benden bir şans istemişti şimdi... Şimdi bu ne demekti!?
Hazar Ağa sakalını sıvazladıktan sonra Borana döndü;
"Haklısın! Biz hakkımız olanı aldık boşanmak olmaz artık."
"Tabi ki de öyle. Ben zaten bir eşyayım öyle alınıp kullanılabiliyorum. Deneme tahtasımıyım ben anasını satayım!"
Diyerek Boranın kolundan sıyrıldım. Hazar Ağa hışımla kalkarak Borana döndü;
"Bu kızla çok işimiz var Boran"
Diyip evden çıkıp gitti. Boran ben ve Mirza kalmıştık salonda. Ben sakinleşmek için çektiğim sandalyeye otururken Mirza yerden kalkıp üstünü düzeltti.
"Karını boşayacaksan haberim olsun. Karına talibim"
Dedikten sonra salondan çıktı. Boran televizyon ünitesinin çekmecesini açıp silahını çıkardıktan sonra bağırdı;
"Yeter ulan şerefsiz!"
Diyerek bahçeye iki el ateş etti. Yerimden kalkıp neler olduğuna bakacak mecalim bile yoktu. Yaklaşık 2 dakika sonra sesler kesildi. Kim ölmüş kim kalmış bir bakayım diyip bahçeye çıktım. Boran sigarasını yakmış içerken Mirzaya bakıyordu.
Mirza kanlar içinde yerde yatıyordu. Delik deşik olmuş kıvranırken sürünerek bahçe kapısına ilerledi. Korkuyla Borana döndüm;
"Ambulans çağır ölecek!"
"Gebersin"
Dedi Boran sigarasını söndürürken.
"Delirdin mi sen! Ölürse katil olacaksın!"
Diyerek Boranın yakasına yapıştım.
"Onun gibi belki beş yüz tane herif öldürdüm... Benim için pek de sorun değil"
Dedi ikinci bir sigarayı yakarken.
"Saçmalama Boran! Kendine gel!"
Boran hala beni dinlemiyordu. Bahçe kapısına koştum. Hazar Ağa'nın aracı kapının önünde duruyordu. Aracın içinde Hazar Ağa da vardı. Araçtan inen iki koruma Mirzayı alıp gitti.
Hazar Ağa Boranın Mirzayı vuracağını biliyormuş aslında... İnsan oğlunu tanımaz mı? O yüzden kapının orda beklemiş demek ki. Geriye dönüp Boranın yanına dikildim.
"Cevabını vermedin hala?"
Dedi yüzüme bakmayarak.
"Hazar Ağanın yanında söylediklerinden sonra sana ne dememi bekliyorsun ki!?"
Dedim kapıyı açarken.
"Öyle söylemem gerekiyordu. Yoksa Babam asla boşanmamız konusundan vazgeçmezdi."
İçeriye girdim. Cevap vermem bile gereksiz olucaktı artık. Odama çıkıp yatağa oturdum. Beynimin içinde ki sesler susmuyordu.
Boran? Söyledikleri... Hisleri gerçekmiydi? Daha önemlisi ben ona karşı ne hissediyordum? Milyonlarca sorum vardı.
Sabaha kadar yatağımda oturmuş sonra da uyuya kalmıştım. Sabah Boranın sesiyle uyandım.
"Günaydın Şilan"
Yataktan sinirle kalktım.
"Sen hiç kapı tıklatmayı bilmezmisin be adam!? Ya..."
Diyip sustum.

YOU ARE READING
AŞK-I BERDEL
ChickLitGeri döndüğümde Şilan masada bulduğu ne varsa içmişti. "Şilaaan! Ben sana ne dedim!?" "Ne dedin merveye?" "Ne? Merve kim?" "Ben Merve selam canım" Diyip ayağa kalkarak elini uzattı. Dengesini kaybedip üzerime düşmüştü. "Sarhoş olmuşsun Şilan. Kalk g...