5. BAZI DÜĞÜMLER ÇÖZÜLMEYE DEĞMEZ

1.3K 571 370
                                    




Keyifli okumalar :)


TANSEL CEMİYETİ

5.BÖLÜM

Bazı Düğümler Çözülmeye Değmez

Bazı düğümler çözülmeye değmez.
Terk eder ruh bedeni, bir daha sevmez.
Gözyaşları insanı, bazen hiç terk etmez.
O an zaman durur, ama insan ölmez.

Tutunduğum yeri öfke dolu bir hareketle itip canımı yaktım ama aldırmadan Devrim'in dolu gözlerine baktım. Boran, merdivenleri hızla inip bize doğru yürürken ona doğru yürüdüm.

"İyi misin?" diye sorduğunda kafamı sallayıp ona doğru yürüyecektim ki bir anlığına gözleri arkama kaydı: Devrim'e. Nedenini bilmediğim bir ağrı göğsüme saplanırken Boran beni geçip Devrim'e yürüdü. Elini omzuna attı ve tekrardan "İyi misin kardeşim?" diye sordu. Ben iyi değilim. Ona değil, bana sor çünkü o senin ölmeni istiyor. Diyemedim.

"İyiyim. Her şeyi açığa kavuşturup şu şerefsizlerin yanına gidelim." dedi Devrim kısaca. Boran'ın elini omzundan çektiğinde bana döndü ve "Özür dilerim Kumsal senden ama bunu yapmak zorundaydım." dedi.

Beynime kan gitmedi. "Sen..." dedim Boran'ı işaret ederek. Bir anda Devrim'in tüm söyledikleri kafamdan film şeridi gibi geçti. Önce akşama kadar vaktin var, dedi. Akşamdan sonra yine Boran'ı öldürmemi istedi.

Planlıydı.

Boran da bu planın içerisindeydi ve Devrim'in bana böyle bir teklifte bulunmasını belki de o istemişti. Çünkü eğer onu öldürmeyi düşünsem, düşündüğüm an canımı kaybedebilirdim. Neyse ki yüreğim temizdi de bu zırtapozların eline bir koz vermemiştim. Beni ne sanıyorlardı?

"Sen biliyorsun..." Sinirle güldüm. "Çok güzel oynadınız ama ya... Helal olsun. Boran beni odasına çıkarıp kışkırttığında bile bundan haberdardı. Ama dokunmadım."

"Dokunmadın." dedi Boran gözlerime insafsızca bakarak.

"Bir peynirli karpuzu hak ettim." Devrim kaşlarını çattı. "Ama Devrim... Sana... Bak, evet, gıcık oldum ama o fotoğraflara içinin gittiğini şu an anladım, bu yüzden artık sana gıcık değilim."

"O şerefsizlerin gelmişini geçmişini silkeleyeceğim." dedi Devrim dişlerini sıkarak. Boran öfkeyle nefes verdiğinde arkamı döndüm. Ardından yine kafama bir şey takıldı.

"Sattın mı saatleri?" Boran kafasını salladı. "Derya'yla yalnız kalmaları uygun mu?"

Devrim sırıtarak "Derya onlarla teke tekte beyinlerini dağıtır." dediğinde Boran'dan bir gülüş beklemiyordum. Şaşkın bir şekilde sesli güldüğü dudaklarına bakarken Devrim devam etti: "Ama ne olur ne olmaz, içeri geçelim. Daha bu şerefsizlerin soyup fotoğrafını çektiği kızları kurtarmamız lazım. Bir tanesinde on dört yaşında olduğu yazıyordu. Ondan sonrasına bakamadım."

"Bir tanesinin kafasında başörtüsü vardı ve ağlıyordu. Kızın..." Konuşamayıp kalbimi tuttum. "Kızın üstünü çıkarmışlar ama kız buna rağmen kafasındakini sıkıca tutup ağlıyordu."

Boran öfkeyle bir küfür savurduğunda telefonu çaldı. Ekranı Devrim'e ve bana gösterdiğinde o telefonu açar açmaz Devrim ve ben içeriye yürüdük.

İçeri girdiğimizde erkek ve kadın kalkıyordu. Derya muhtemelen bu yüzden aramıştı.

"Biz kalkıyoruz, Kezban Hanım." dedi kadın elini uzatarak. Tiksinerek elini sıktığımda Derya'nın telefonla konuştuğunu gördüm. Muhtemelen Boran'la konuşuyordu. Kadın elini çeker çekmez elimi kıyafetime sürdüm. İğrenerek erkeğin elini sıktığımda yine aynı şekilde kıyafetimle silmiştim.

SİTANSEL CEMİYETİWhere stories live. Discover now