25. MEFTUN GÜZEL

715 241 691
                                    




Sürpriiiiizzz :') Biz geldik...

Keyifli okumalar <3

SİTANSEL CEMİYETİ II

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SİTANSEL CEMİYETİ II

25. BÖLÜM

MEFTUN GÜZEL

Meftun güzel, bahşetmiş körüklenen sevgisini, birden Yar'a
Mahzun kalbi, sarf etmiş tüm sözleri, olmuşken yara.

Eğer küçük bir kız çocuğuysanız ve sevgiden mahrum kaldıysanız, boş bir saksıdan farksız kalbinizdeki toprağa çiçek ekilmediyse ya da ekilmesine rağmen sulanmadıysa yani, toprağı kendi ellerinizle iter, yerine bambaşka insanları aldığınız kalabalık bir şehre dönüştürürdünüz. Küçük kalbiniz, sulanmaya muhtaç çiçekleri yalvar yakar sizden isterdi ve siz o küçük aklınızla daima başkasından beklediğiniz bir su birikintisini kendi kalbinize fazla görürdünüz; kalbinizi yok sayardınız ve çiçekten bir kalbe sahip olmaktansa başka insanlara muhtaç bir kalp kalırdı geriye. Belki de benim gibi su birikintisinden korkardınız, çiçekler ondan mahrum kalırdı ya da kalbinizde çiçek bile açmadan su döküldüğü için kalbinizde boğulabilirdiniz, duygularınızda boğulabilirdiniz...

Şayet bana deselerdi ki kalbin çiçek tarlası, her yandığında suya hacet olmadığını fark ederdim çünkü küçük yaşlardan itibaren benim içim, benim kalbim, benim göğsüm hep yanıyordu, çiçeklerim yanıyordu, toprağım yok oluyordu; zaten susuzken bir de yangın yerinden hallice kalbimle savaşıp duruyordum. Belki de kalbimdeki bu yangın yüzündendi nefessiz kalışlarım, ilaçlara sığınmalarım, bilmiyordum, bilemiyordum.

Ellerimi saniyelerdir bırakmayan Boran, babamın konuştuğu an itibarıyla yavaşça ellerini geri çekmiş ve yanımda durmaya devam etmişti. Aslında savunmasız hissetmiyordum çünkü her ne olursa olsun karşımdaki adam babamdı, yanımdaki adam da Boran'dı. Şu an tehlikede değildim, aksine belki de tehlike en çok şu an uzağımdaydı.

Her ne olursa olsun babam dediğim insanın beni tüm Türkiye'ye hırsız olarak tanıtmasının üstünden yalnızca bir hafta ya da on gün ya geçmişti ya geçmemişti fakat ben ısrarla, içimdeki umut kırıntılarını gözlerinde toplayan bakışlarla bakıyordum babama. Bana kızım diye seslendiği andan beri belki de bastırdığım özlem duygum ortaya çıkmıştı. Şu an anlamıştım, babamın gözlerinden anlamıştım, özlemim de bu yüzden ortaya çıkmıştı: Bana ulaşmak için aratmıştı beni.

Babam bize doğru bir iki adım attıktan sonra Boran'a döndü ve "Bizi yalnız bırak birkaç dakika," deyip kafasını ağır ağır bana çevirdi. Nasıl davranacağını bilemeyen ben, önce Boran'ın tepkisini ölçmek için soluma döndüm; o da bana bakıyordu ve gidip gitmemesi konusunda onay istiyordu belki de. Kafamı salladım ve gitmesini işaret ettim. Boran ağır ağır cemiyetin girişine doğru yürüdüğünde ise bizden uzaklaşır uzaklaşmaz babamın sözüyle babama döndüm: "İnsan babasını kaza bile yapsa görmek istemeyebiliyormuş. Öyle mi olduk Kumsal? Bu nasıl bir sevgisizlik? Bu kadar duygusuz musun sen, kızım?"

SİTANSEL CEMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin