GERÇEK YALANLAR

46 12 8
                                    

Gözlerini açtı, zorlukla nefes alabiliyordu, elleri ve gözleri bağlı bir sandalyede oturtulmuştu Deniz. Kapatıldığı yerin pis bir yer olduğu belliydi, iğrenç kokuyordu her yer. Birkaç yardım çığlığı attı ama nafile olduğunu anlayınca durdu ve yaşadıklarını düşündü. Polislerin onu okuldan aldığı günden sonra yaşadığı korkunç günleri düşündü...

Deniz neye uğradığını şaşırmıştı, böyle olmamalıydı. Polislerin Erhan'ı tutuklaması gerekiyordu onu değil. Okuldakilerin yüzleri aklından gitmiyordu, hepsi ona iğrenerek bakmışlardı. Damla tepkisiz kalmıştı ama polis arabasına bindirilmeden önce Damla'nın gözünden bir yaş dökülünce içi rahatlamıştı biraz olsun. O an da ayrılardı ama bir gün barışacaklarını biliyordu.

 O güne kadar onunla konuşmamaya, göz göze bile gelmemeye çalışıyordu. Ayrıca bir yandan da acı çekiyordu yaptıkları yüzünden. Damla'nın ondan şüphelenmesini istemiyordu, onu hep iyi hatırlasın istiyordu ama artık bu mümkün değildi. Polisler Deniz'i alıp sorgu odasına koymuşlardı ve neredeyse yarım saattir odada yalnızdı. Aslında iyi gelmişti ona bu yarım saatlik yalnızlık, her şeyi düşünme fırsatı bulmuştu; Damla'yı, ailesini. 

Annesinin onun karakolda olduğunu duyunca ne yapacağını düşünmek bile istemiyordu. O an tek istediği bir şekilde kendini aklamaktı. Acaba Fulya hanımın bu olayla bir ilgisi var mı diye düşündü.

 Ya Deniz'i sattıysa? Deniz o zaman ne yapacaktı? Tüm kanıtlar, Zeynep'in cesedi o kadının elindeydi. Nasıl güvenebilirdi ona ? Deniz bu işin içinde Fulya hanımın olduğuna emin gibiydi.

 Kafasında bin bir türlü düşünce ile sorgu odasında otururken odaya onu tutuklayan komiser girdi. Deniz onu görünce öfkelendi. Ne olursa olsun paçayı ele vermemeliydi. Bir şekilde oradan kurtulmalıydı. 

Kısa bir sessizlik sonrası bıyıklı ve hafif göbekli komiser konuya girdi;

-Deniz Korkmaz, bize anlatmak istediğin bir şeyler var mı bakalım?

-Ne anlatmamı bekliyorsunuz benden? Siz anlatın bence, neden tüm okulun önünde beni kelepçeleyerek buraya getirdiniz? 

-Zeynep Ataş'ın kayıp olmasıyla bir ilgin olduğunu düşünüyoruz. O yüzden buradasın. Ne biliyorsan anlat.

-Düşünüyorsunuz öyle mi? Sadece bir varsayım yüzünden mi beni tüm okulumun önünde katil ilan ettiniz? Bunun nasıl sonuçları olacağını biliyor musunuz siz? 

-Yeter lan, sen kimsin de devletin polisine hesap soruyorsun? Tabi ki sadece bir varsayım yüzünden seni getirmedik. Tanık var tanık anladın mı? Biri Zeynep'i kayıp olduğu gün senin evine girerken görmüş. O Yüzden buradasın ve her şeyi anlatacaksın.  

Deniz duydukları karşısında şoke oldu. Korktuğu başına gelmişti, illaki Zeynep'in evine girdiğini gören birisi olacaktı. Fulya hanım bu ihtimali önemsememişti ama Deniz bunun başına bela olacağını biliyordu.

 Şaşkınlığını gizlemeye çalıştı. Ne olursa olsun durumu toparlamalıydı. Ama öyle korkmuştu ki elleri titriyor, gözleri dolmaya başlıyordu. Derin bir nefes alarak söze girdi;

-Kanıtı var mıymış peki tanığınızın? Fotoğraf, video falan. Sonuçta hayatımı mahvedecek bir iftira attı. 

-İftira olduğunu nerden çıkardın? Kendi gözleri ile görmüş Zeynep'i evine girerken. 

-Madem görmüş, peki güvenlik kameralarına falan yansımış mı Zeynep'in apartmanıma girmesi? Yani hayalet falan değil bu kız eve girdiyse kameralara yansımış olmalı. Kontrol ettiniz mi kameraları komiserim? 

-Ettik. 

-Evet Zeynep kameralara yansımış mı peki? 

-Hayır.

SON DAMLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin