geçmemiş

1.1K 106 22
                                    

Ali resepsiyon olarak kullanılan ama kendisine çiçeklik sera, kış bahçesi karışımı bir izlenim veren yerde oturuyordu. Stres ve sıkıntıdan kurdeşen döktüğü tahmin edilemezdi.

Erken geldiğini, odanın henüz hazır olmadığını söylemişlerdi. Resepsiyon görevlisi genç kız, durup durup kendisine bakıyordu. Herhalde kahvaltı ya da sahilde içilecek soğuk içecek teklifini reddedip burada oturmayı tercih ettiği için.

Bu sırada tam önünden elinde kocaman bir şeyle geçti Şermin. Geçerken, "Dilek nerede yavru yapay çiçekler? Prova için kumsalı hazır edip, fotoğraf çekeceğiz. Hâlâ yok. Ara şu adamları." diyordu. Elindeki beyaz metal kocaman bir halkaydı. Alışveriş poşeti bile taşımayan genç kızdan çok farklı görünüyordu. Ali alnının boncuk boncuk terlediğini görünce çok fazla düşünmeden ayaklanıp, halkayı aldı. "Onu ben alayım. Epey ağır görünüyor." dedi.

Şermin şaşırmamalıydı aslında. Bunu bekliyordu. Ama elinde olmadan bir adım geri gitti.

Adam kızın üzerinden bakışını kısacık geçirip, "Nereye gidecek?" diye sordu.

Şermin in aklı yerinde değildi. Acaba onu mu kastediyordu? Eğer öyleyse bir zahmet kafatasına gelebilirdi. Resepsiyon görevlisi Dilek, "kumsala gidecek değil mi Şermin hanım?" diye sordu.

"Evet. Evet kumsala." diyen Şermin Adamın yürüyüp gitmesini izledi. Dilek yerinden ayrılıp Şermin in yanına geldi. Teklifsizce koluna girdi. "Yemin ederim ben de aynen böyle kaldım Şermin abla." dedi. "Çok yakışıklı adam gördüm ama bu başka bir şey. Sex diye bağırıyor pezevenk."

Şermin güldü. Kızın elini okşadı. "Aynı zamanda seni beni çöp şişe et dizer gibi götürür bebeğim. İşine bak sen." Dedi. "Gelinin abisi damadın da kankası. Becerecek miyiz, sıçacak mıyız anlamaya geldi." diye de ekledi.

"Tabi ki becereceğiz. Aksi düşünülemez." diyen kız yerine dönerken Şermin de ayaklarını yürümeye zorladı. Kumsala giderken iki bardak buzlu portakal suyu almıştı yanına. Zarif ve samimi davranacaktı. Sonra da topuklayacaktı.

Adamı denizi izlerken buldu. Uzaklara dalmış gibi görünüyordu.

Şermin kibar bir tavırla bardaklardan birini ona uzattı. "Çok teşekkür ederim. Genelde organizasyon sahiplerine taşıtmayız. Ama fotoğrafçı saatlik ücret alıyor. Bu yüzden acele ettim." dedi.

Ali hiç bir şey söylemedi. Sonra kıza baktı. "Bu garip" dedi.

Şermin güldü. "Bana mı söylüyorsun? Kardeşin çok ısrarcı bir genç hanım olmuş." İçeceğini yudumladı.

"Tekne şuraya mı yanaşacak?" Adam merak etmiyordu aslında. Ama susmak da istemiyordu.

"Evet. Gerçi bana sorarsan kumsal boyunca çiçekli bir yol yapmayı ve mutlu çifti oradan yürütmeyi tercih ederim. Ama sonuçta gelin nasıl isterse düzenlemeyi öyle yapacağız. Tecrübelerime dayanarak, gelinlikle tekneden inerken çok hoş pozlar verilmediğini söyleyebilirim." Şermin az daha saçmalasa akşam dansöz oynatacağını da söyleyecekti herhalde. "Tekneyi sen mi getireceksin? Kaptanla konuşmam lazım." dedi.

Ali kafasını salladı. "Hayır. İpek ayarlayacak. Sanırım bir arkadaşından ödünç alacak." diye cevapladı.

"Niye ki? Senin de vardı yanlış hatırlamıyorsam. Gayet güzel bir şeydi." Şermin beyaz güzel yatı hatırlıyordu. Hayal meyal.

Ali yumruklarını sıktı. "Yandı." dedi sadece.

"Tüh. Geçmiş olsun. Umarım kimseye bir şey olmamıştır." Şermin adamın üzgün ve sinirli profiline baktı. Bir yerinde yanık izi yoktu. Neden onun ateşle bu kadar yakın olması fikri göğsünü sıkıştırmıştı ki?

"Demirlemişti. İçinde kimse yoktu." dedi adam. "Sen tekneleri severdin. Öyle hatırlıyorum."

Şermin şaşkın şaşkın bakarak gözlerini açtı. "Ben mi? Yanlış hatırlıyorsun. Beni deniz tutar. Hayatım boyunca şişme bota bile binmedim" dedi. Sonra yüzünün kızardığını, ellerinin terlediğini hissetti. Yine başlıyordu. "Eee ben hazırlıklara döneyim. Tören öncesi ve sonrasında burada olmayacağım. Sanırım bu konuda hepimiz hemfikir olmalıyız. Köprünün altından çok su aksa da davetlilerin bir kısmını tanıyorum. Tuhaf olur. O yüzden gitmeden herşeyi düzenlemek ve Evren le Hacer teyzeye çok yük bırakmamak istiyorum. Onlar.. yani ortaklarım. Neyse. Görüşürüz."

Arkasını dönüp gitmeden önce boş bardakları aldı. Evet. Şimdi Evren in sözettiği odasına girip zırlama zamanıydı. Sonra da fotoğrafçıyla görüşüp eski nişanlısının, tek aşkının kız kardeşiyle nasıl nerede poz vereceğini konuşacaktı. Ali ile sahilde portakal suyu içip, yanan teknelerden bahsedebiliyorsa herkesle herşeyi konuşabilirdi.

Ali kızın arkasından bakarken elleri hâlâ yumruk şeklindeydi. Şermin'i deniz tutuyordu. Şermin onun teknesine hiç binmemişti. Hiç bir tekneye binmemişti. Şişme bota bile binmemişti. O zaman tekneyi boşa yakmıştı. O zaman ortada saçma, yanlış, garip bir şeyler vardı. Kurcalamaması gereken bir şey orası kesin.

Peki madem Şermin onun teknesiyle hiç açılmamıştı neden geceler boyu iç organlarının mengeneye vurulmuş gibi sıkıştırıldığını hissederek kafayı bulana kadar içmişti? Bora sevdiği kadın suda sevişmeyi tercih ettiği için tekneyi ödünç aldığı her seferde neden dünyadaki bütün suları tüketecek yangınlarda tutuşmuştu?

Şimdi arasa mesela; 'abi sen benim teknede Şermin le aşk yaşarken, Şermin de orada mıydı?' diye sorsa garip olur muydu? Ortada çok tuhaf çok acayip bir şeyler dönüyordu.

Not; bu da bu kadar olsundu

Yalnız ve GururluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin