hadi beh

804 78 21
                                    

Şermin zorla açtığı bir gözünü başında bekleyen Evren e dikti.

"Valla döküyordum bu suyu. Günaydın premses." Evren sanki bir gece önce paramparça olmamıştı. Toparlanmıştı. Gülüyordu. Bir gece önce. Dün gece.

Şermin yatakta bir anda doğruldu. Ali. Onun Ali si. Ay ne olmuştu öyle? "Beni çimdikle." dedi.

"Ne?"

Şermin merakla telefonundan saate bakmak istedi. Aman Allah'ım. 389 mesaj mı? 389? Hepsi Ali den. Saçlarını bir tarafa attı. "Nasılsın?" la başlayan, "nasıl uyuyabiliyorsun?" la süren, "iyi ki uyuyorsun" la devam eden yüzlerce mesaj. Kalbi duracaktı. "Rüya değilmiş" derken sırıtıyordu.

"Ne rüya değilmiş?"

"Şey biz Ali'yle konuştuk dün. Ah Evren şimdi çığlık atacağım." Şermin saçlarını karıştırıp kendini yatağa attı. Tam o sırada sesini açtığı telefona bir kaç mesaj daha geldi. "Günaydın" "Sen de rüya olmadığını anladığında çığlık attın mı?" yazıyordu. Şermin çığlık atmaya başladı. Şaşkın şaşkın yüzüne bakan Evren e sadece telefonunu verdi.

Evren okurken yüzündeki gülümseme büyüyordu. Telefon çalınca elinden düşürdü. "Ay çok özür dilerim Şermin" dedi.

"Kırıldı mı? Ali mi arıyordu? Yüzüne kapattım sanacak. Açılmıyor mu? Yenisini nasıl alacağım?" Şermin telefonuna bakarken kapı açıldı. Kaan telaşla odaya dalmıştı.

"Ne bağırıyorsun sabah sabah?" Diye çıkıştı. "Düştün sandım. İyi misiniz?"

Şermin gözlerini devirdi. Bin yıl sonra yatak kıyafetiyle birbirini gören azmış eski aşıkların bakışmalarını hiç çekemezdi. Evren mürdüm rengi şortlu takımı, Kaan da altında sadece bir şortla aptal aptal donuyorlardı.

"Öfff defolun gidin odamdan. Evren sen Hacer teyzenin eski telefonunu getir. İnşallah numaraları kurtarırım. Mesajlar... İlk mesajlar..." Ağlamaya başladı. Sonra Kaan a döndü. "Sen de git içine don giy. Ayıp be ayıp." diyerek yastığını fırlattı.

Evren de ağlıyordu. "Çok özür dilerim Şermin. Nolur affet. Daha okuyamamıştın" diyordu. "Alide duruyordur. Söyleriz yine gönderir. Olmaz mı?" Gözlerini umutla sildi.

Kaan Evren in ağlayan yüzüne baktı. Kırık telefonu yerden alıp, "ben bunu hallederim. Üzülmeyin" dedi. Odasına gidip geri döndüğünde giyinikti. "Kartını taktım. Adamına da haber verdim. Ulaşılabilir olduğunda arasın dedi." diyerek elindeki başka bir cihazı uzattı. Yepyeni manyak bir şey. Şermin in parasının yetmeyeceği bir şey. Yirmi asgari ücret falan. "Ne bakıyorsun alsana. Sponsor hediyesi. Zaten kullanmıyorum" diyordu.

"Ama..." diyerek bir şeyler geveleyen Şermin i "şifre mail falan sorarlarsa ararım. Bilgileri buna aktarırlar" diyerek susturdu.

"Nasıl yani? Uzaktan oluyor mu o işler?" Evren daha da ümitli bakıyordu.

Kaan temin etmek ister gibi kafasını salladı. "Tabi. Hatta fotoğrafları falan da buna aktarıyorlar. Ben Madrid de kırmıştım..." Sustu. Kötü bir anı gibiydi. "Neyse kırılmıştı. Her şeyi yüklediler. Ama beş sene öncesine kadar. Yazılımla ilgili bir şey demişlerdi. Beş sene öncesinden olanlar gitti." Üzgün bir şekilde Evren e bakıyordu. Bir şey sormak istiyor ama soramıyor gibi görünüyordu.

"Ne?" Dedi Evren.

"Sen zaten kendin silmişsindir değil mi?" Kaan ilk zamanlarının hatıralarını sanki yeniden kaybetmiş gibi üzgün görünüyordu.

"Neyi? Bizim fotoğrafları mı? E sildim tabi."

Kaan bir şey söylemeden çıktı. E silmişti tabi. Evren giden adamın arkasından ilerleyip bağırdı. "A a surata bak. Tribe bak. Sen beni sildin be beni. Ben fotoğrafları sildim diye bir de yüzünü asıyor beyim."

Yalnız ve GururluWhere stories live. Discover now