yerse

956 98 35
                                    

Bora Bo gözlerine ellerini bastırıp iskelenin ucuna kadar yürüdü. Delirmek üzereydi. Şimdi arkasına dönüp takip eden adamın suratını dağıtmak istiyordu. Ama kısacık bir süre sonra İpek e dokunacaktı bu eller. Yapamazdı. Öfkeyle dönüp bağırmaya başladı. "Ne hakla? Ne hakla ya? Ben senin yerinde olsam utançtan yüzüme bakamazdım. Bir de gelmiş artistlik yapıyorsun. Ulan sen benim evleneceğim kadını istedin. Sen. Kan kardeşim." Yine arkasını döndü. İskelenin korkuluğunu sıkıyordu.

Ali de aynı öfkeli tavırla yanına gitti. "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Kardeşimle evleneceksiniz. Tamam işte hayatının aşkını buldun sonunda. Neden bütün aşireti toplayıp Şermin e hücuma götürüyorsun?"

"Niyetim o değildi ki. İpek üzgündü. Kafasından yine neler geçiyor belli değil. Ben de buna takılmasın istedim. Artık bende hiç bir şey kalmadığını görsün istedim. Aileler de sabah sıkıcı şeyler oldu biz de gelelim dediler." Bora yine açıklama yapan taraf olduğunu fark etti. "Hem sana ne? Sana ne be? Ben terk edildim ben. Ben rezil oldum. Ben sordum kendime kaç kere neden diye. Hesap soramadım, cevap bulamadım. İstesem hücuma da gitmeye hakkım var benim."

"Yok. Öyle bir durum olamaz." Ali tehdit edercesine bakıyordu artık.

"Ne yapacaksın? Dövecek misin beni?" Bora üzüntüyle önüne baktı. "Ne kadar incittiğini biliyor musun? Bana öyle bakmanın. Güven duymadan. Ulan ben sen miyim ki hâlâ bir şeyler hissediyorken yanımda karım, karşımda sen Şermin le aynı masaya oturayım? Ben böyle bir adam mıyım?"

Ali başka bir tarafa baktı.

"Bitti gitti. Hiç olmamalıydı. Ne bileyim hayatta ilk kez en güzeli benim olsun istedim. Anlıyor musun? Sevdim de. Bak inkâr etmiyorum sevdim onu. Belki İpek gibi değil ama masum, temiz, aydınlık bir ruhla ona kapıldım. Belki aynı şekilde karşılık görseydim daha da kapılırdım. Şimdi bunu bilemem. Ama sen... Sen tabi delirdin değil mi? Hiç çaba göstermeden her şeyi almaya alışıktın. Sandın ki Şermin de sana gelecek. Neden olmasın yani? Ali Bey dururken Bora ya kim bakar? Ama öyle olmadı işte. Bu da sana kafayı yedirtti. Gittin gemileri yaktın. Her anlamda."

Ali ellerini saçlarından geçirdi. "Biliyordun madem neden o saçma sapan şeyleri söyledin? Bunun bir adama neler yapacağını bilmiyor musun? Bu kadar mı nefret ettin benden?"

"Gerizekalı o zamanlar anlamadım ki. Anlamadım. Aptal gibi beni düşünüyorsun sandım. Artık üstüme gelme istedim. Sen bizim başka türlü bir şey yaşadığımızı düşünürken bu kadar kırıldığını bilemezdim. Bilsem anlasam, ben bırakırdım. Şermin e o fırsatı vermezdim bile. Ama yok. Sen adam gibi bana gelemedin. Ya da siktirolup gidemedin."

Ali "Gittim ya" dedi.

"Siktir. Gitmiş. Gitmek Şermin in yaptığı şey oğlum. Sen öyle gitmezsin. Sen giderken ceketini bırakırsın, külünü dumanını bırakırsın. Bak şimdi bile gidiyorsun ama doğru düzgün gidemezsin sen. Geride kardeşini bırakıyorsun." Bora yaş yuvarlanan bir gözünü sildi. "Bana güvenmedin Ali. Sana bu yolu da beraber yürümenin bir şekli olduğunu göstermeme izin vermedin. Sen benim olduğum yolları yakıyorsun."

Ali yumruklarını önündeki trabzana vurdu. "Sana güvenmiyor değilim." dedi. Ama Bora olanca alaycılığıyla yüzüne bakıyordu. "Nedeni o değil. Valla değil Bora. Sen benim utancımsın. Anlasana. Ben Şermin i artık utanmadan korkmadan, kimseye verecek hesabım olmadan sevmek istiyorum." Kafasını da trabzana biraz sertçe yasladı. "Seni kıskanmıyorum. Artık değil. Yani kıskanıyorum ama herkesi kıskandığım kadar. Ama orada oturma ya. Hiç biriniz orada olmayın. Nolur. Benim bu zamana ihtiyacım var." Kafasını kaldırıp yalvarır gibi baktı Bora ya. "Belki o da sever bu kez. Olur mu olur. Benimle ilgileniyor. Anlıyor musun? Hani sanki onun için önemli biriymişim gibi."

Yalnız ve GururluWhere stories live. Discover now