kötü adam

1K 96 26
                                    

Şermin gözlerini kurulayarak burnunu çekti. En sevdiği şeylerin onu böyle ağlatması ne kadar da acıydı. Bir kere soğansız yemeğe yemek demezdi o. Ağlatsa da. Bir de Ali'yi severdi. O da ağlatırdı.

Adamı düşününce yine göğsünün ortasında bir çoban ateşi yakılmış gibi hissetti. Ne kadar rahattı ya. Ne kadar huzurluydu. Bok vardı İpek de bula bula burayı bulmuştu.

"Soğanlara seni böyle ağlattıkları için mi bu kadar içerledin?" diye soran sese döndü. Hacer teyzenin oğlu. Sevimsiz.

"Ben çok az şeye içerlerim. Genelde sadece değer verdiğim şeylere." dedi. Adamın sadece bir şortla gezinmesi aslında normaldi. Sonuçta yazlık bir mekandalardı. Ama yine de ayıplar gibi baktı.

Kaan kıza kaşlarını çatarak bakıp, üzerine bir tişört geçirdi. Rahatsız görünüyordu. A a. Manyağa bak. Sanki taciz etmişti herifi. Şermin kaşlarını kaldırarak alayla gülünce Kaan açıklama gereği görmüş olmalı ki konuşmaya başladı. "Özür dilerim. Süzülmeyi sevmem. Yani sen tabi o niyetle bakmadın ama sanırım benimki refleks gibi bir şey oldu."

"Tam olarak ne zaman devreye giriyor? Don reklamı çekerken mi, şampuan tanıtımı için yarı çıplak ekrana çıkarken mi?" Şermin alaycı ve sivri dilli yanının kaşındığını hissediyordu.

"Beni sevmiyorsun değil mi?" Sanki umurunda gibi sormuştu.

"Hayır. Siz birlikteyken severdim. Aslında herkese arkadaşımın sevgilisi olduğunu söyleyip hava atardım. Ama şimdi sevmiyorum. Gıcık ve uyuz buluyorum." Şermin sanki yemek tarifi verir gibi konuşuyordu.

"Biraz da acıyor gibisin."

"Ona engel olamıyorum. Merhamet işte naparsın."

"Tam olarak neden? Yani bu aralar ben de kendime çok fazla acıyorum ama sen neden sürekli o "vah vah" bakışıyla bakıyorsun onu merak ettim. Annem yüzünden mi Evren nedeniyle mi?" Kaan iki fincana kahve doldurup birini kıza uzattı.

"İkisi için de. Annen nedeniyle de Evren nedeniyle de. Bunun zor olduğunu tahmin ediyorum. Yani sen burada kahve içiyorsun annen eski sevgilinle ve onun yeni sevgilisiyle alışveriş yapıyor. Gökalp iyi bir adam. Evren için çok doğru bir adam. Onu severim. Ama senin durumuna da üzülmeden duramıyorum." Ellerini yıkadı.

Kaan sıkıntıyla bahçeye açılan cam kapılara bakıyordu. "İnsan kendi cehennemini kendisi yaratıyor galiba." Dedi. Kıza değil büyük ihtimalle kendine söylüyordu.

"Valla doğru söze ne denir bilemedim." dedi Şermin. Sonra yine içindeki merhametli kadın uyandı. Kaan a baktı. Kendisi de bir zamanlar böyle kuvvetle nefret edilen, sövülen, arkasından beddua ile anılan kişi olmuştu. Onunla belli bir noktaya kadar empati kurabiliyordu. Üstelik kendisi hiç pişman olmamıştı. "Aç mısın?" diye sordu.

Kaan gülümseyerek kafasını olumlu anlamda salladı. Aslında hiç bir şey yemek istemiyordu. Ama bu çatlak karının içinde bir yerde arkadaş olabilecekleri hissi doğduysa buna tutunmak iyi olurdu. Öncelikle Evren in cephesinden her müttefik işe yarardı. Dahası canı sıkılıyordu. Onunla oturup futbol muhabbeti yapmayacak bir erkek ya da kendisine sarkmayan her kadın için minnet duyardı.

Sessiz sakin ve huzurlu yemekleri boyunca neredeyse her şeyden konuşsalar da asla şahsi bir detaya dokunmadılar. Yine de konuşmanın alt metninde ortak kaderlerinin benzerliği hep vardı.

Şermin "Ne garip değil mi?" diye sordu. "Borayı terk etmek, şeklen ve zamanlama olarak korkunç bir şey olsa da aslında hem onun hem de benim için en doğru olandı. Sonuçta ben kendime o da hayatının aşkına kavuştu. Şimdi sana bakıyorum da senin eline ne geçti? Yani Evren in keyfi yerinde gibi. Ama sen ne kazandın?"

Yalnız ve GururluWhere stories live. Discover now