*2* Yazlık

10.9K 484 254
                                    

/1 Ağustos 1976/

"Miss Cain, ziyaretçileriniz var." dedi kat görevlisi kadın.

Bakışlarımı okuduğum muggle kitabından kaldırmadan cevap verdim "Kimmiş?"

"Potterlar olduklarını söylediler."

"On dakikaya geleceğimi söyle." dedim ve kadın odadan çıktığı gibi kaldığım sayfanın üstünü katladım. Pijamalarımı çıkarttım ve üzerime kırmızı bir askılı tişört ile kot şort geçirdim. Ortalıktaki eşyalarımın hepsini bavuluma tıktıktan sonra kırmızı Converselerimi giyip -Converse takıntım vardır, hem de fazlasıyla -odadan çıktım. Birkaç saniye içinde merdivenleri inip lobiye varmıştım bile.

Charlus Potter'ı görünce gülümsedim ve ona sarılıp bavulunu verdim. Dorea Potter'a da sarıldıktan sonra sıra James'teydi. Koşarak oğlanın üstüne atladım.

"James! Ah, seni o kadar özlemişim ki!" dedim.

Kahkaha attı "Ben de özledim, Tasha. Ama beni boğmasaydın daha mutlu olabilirdim." dedi. Kahkaha atarak ayrıldım ve otelin hesabını ödeyip çıktım. Birkaç dakika sonra arabaya binmiş yol alıyorduk.

Pekala, şimdi kendimi tanıtacağım.

Ben Natasha Cain. On bir yaşına kadar yetimhanede yaşayan küçük yetim kız. Hogwarts'a başladığım yıl hayatım iyi yönde değişti, hem de çok iyi yönde. İlk olarak, hayatta olan son akrabalarımı buldum. Charlus Potter benim öz dayım olur. Neden beni küçüklüğümde yanına almadığını sorarsanız, annemi ve babamı öldüren kişinin onların peşine de düşmesinden korktuğu içindi. Ama kendisi ölmekten korkmuyordu, James'i korumak istiyordu. Yani nam-ı diğer kuzenimi.

Annem, dayımın en küçük kardeşi olan Gabrielle Potter'dı. Ben doğduktan tam olarak on beş gün sonra, yani 30 Ağustos 1960'ta Tom Marvolo Riddle -şimdiki adıyla Lord Voldemort -tarafından öldürüldü. Bu yüzden iki yaşıma kadar beni teyzem Annabelle Potter büyüttü ama onu da Ölüm Yiyenlere katılmadığı için öldürdükleri için çocukluğumun geriye kalanını yetimhanede 'anormal' olarak damgalandırılmış bir şekilde geçirdim. Babam hakkındaysa hiçbir şey bilmiyorum. Neden dayımın bugün beni otelden aldığına gelince, üçüncü sınıftan beri yaz tatilinin ilk ayını bir muggle otelinde, son ayını ise onlarla geçiriyorum çünkü fazla yük olmaktan hiçbir zaman hoşlanmamışımdır.

Hogwarts'taki ilk yılımın sonunda dayım beni yanlarına aldı çünkü Dumbledore her türlü önlemi almıştı. Çoğu kişi beni Tom Marvolo Riddle'a benzetse de ben onun kadar sevgi mahrumu değilim. Ama benzetmelerinin tek nedeni bu değil.

Herkeste olmayan güçlerim var.

İlk olarak, eşyalara bakışlarımla her şeyi yaptırabiliyorum. Tam anlamıyla her şeyi. Suyu kontrol edebiliyorum. İkna etme yeteneği çok güçlü, beş saniyelik bir göz teması ve bum! İstediğim şeyi yaptırmış oluyorum. Çatalağızım. Bunlar, küçüklüğümden beri bildiğim özelliklerimdi ama son üç yılda bir sürü yeni şey keşfettim.

Görünmez olabiliyorum ve bu sayede istediğim an şatodan sıvışabiliyorum. Üçüncü sınıftan beri bir animagusum, animagusum ise gece kadar siyah bir panter. Görme ve işitme duyum herkesinkinden daha iyi ve keskin. Yani, kendimi bu konuda biraz vampirleştirdim de diyebiliriz. Son olarak ise, çok güçlü olan düşüncelerin küçük bir parçalarını yakalayıp düşüncenin ne olduğunu anlayabiliyorum.

Ve neden bütün bu ilginç şeylerin bende olduğunu bilmiyorum. Küçüklüğümden beri sahip olduklarımı Dumbledore, Charlus ve Dorea da biliyor ama bana hiçbir açıklamada bulunmuyorlar -ben de sorgulamayı bu yüzden bıraktım.

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin