*22* Bela Genellikle Beni Buluyor

5.3K 291 143
                                    

Dumbledore'un suratındaki ifadenin meraktan dehşete değişmesini izledim "Emin misin?" diye sordu bana.

Onayladım "Rüyama girdi, Profesör." dedim "Zihinbend olsa bile bunu yapabilmesi için yakınımda olması gerekmez mi?"

"Normal şartlarda evet, öyle."

Kaşlarımı çattım "Normal şartlar mı?"

Dumbledore onayladı "Aranızda bir bağ olmadığı sürece yakınında olmadan rüyalarına giremezdi." dedi "Ancak kan bağınız var."

Babam olduğu için Voldemort'a bir kez daha sövdüm.

"Profesör, buradayken bana bir şey yapamaz, değil mi?" diye sordum.

"Buradayken de, sen Potterların yanındayken de bir şey yapamaz." dedi Dumbledore ve sakalını sıvazladı "Ama bu çok büyük bir sorun. Peşine düşecektir."

"Ne olur bana sevdiklerime bir şey yapmayacağını söyleyin." dedim yalvarırcasına.

Dumbledore üzgünce gülümsedi "Keşke bunu garanti edebilsem."

Ah, korktuğum başıma geliyordu. Hiçbir şey söylemeden ofisinden çıktım, zindanlara varmak için milyonlarca merdiven inmeye başladım. Merlin, bu gerçek olamazdı. Hayatta olduğumu öğrenmiş olamazdı, olmamalıydı! Ne olacağını biliyordum. Yaz tatilinde sevdiklerime zarar vermeye başlayacaktı. Beni en zayıf noktamdan vuracaktı.

Birinci kata gelince direkt olarak Ortak Salon'un girişinin bulunduğu zindana inen merdivenlere gitmek için ana koridora saptım. Normal bir şekilde yürüyordum ki kızlar tuvaletinin önüne geldim. Ve yine o sesi duydum.

Natassssssha

İç geçirdim ve hışımla tuvalete daldım "Bir de sen eksiktin, lanet olası!" diye gürledim. Sanırım Myrtle yine Sınıf Başkanlarının banyosunda. Güzel, onu zorla dışarı çıkartmak zorunda kalmayacaktım. Ve lavaboların başına gidip hepsini teker teker dolanmaya başladım. O sırada ses tekrardan geldi. Merlin, buradan geldiğine eminim!

Biraz durdum, ta ki sesi tekrar duyana kadar. Hemen önüme duran lavaboya yaklaştım. Normal görünüyordu. Hemen üstünde bir ayna vardı, musluğu bakırdı, lavabo kısmı mermerdendi, boruları iğrenç ve tozluydu... Fakat musluğu açmayı denediğimde açılmaması beni şaşırmıştı.

"Ne marifetlerin varmış bakalım." diye mırıldandım ve musluğu incelemeye başladım. Fazlasıyla normaldi, diğerlerinden hiçbir farkı yoktu. Ancak son anda gözüme, musluğun sol tarafına kazınmış bir şey çarptı. Bir yılan. Sevinç çığlığı attım.

"Bingo! Şimdi açıl bakalım bebeğim!" dedim ve derin bir nefes alıp Çataldili'nde "Açıl," diye mırıldandım.

İşte olan o zaman oldu.

Musluk göz alıcı beyaz bir ışıkla parladı ve dönmeye başladı. Az sonra lavabo da hareket etmeye başladı. Lavabo gömülüp gözden kayboldu ve ardında geniş bir boru bıraktı. Bir insanın içine sığabileceği kadar geniş bir boru.

Düşmemeye dikkat ederek borunun içerisine baktım. Karanlıktı ve hiçbir şey gözükmüyordu. Nerenin kapısını açtığımı bilmiyordum, aşağıda ne göreceğime dair zerre fikrim yoktu. Ama meraklıydım, fazlasıyla meraklıydım ve sanırım bu benim en büyük sorunlarımdan birisi. Çünkü ne demişler, merak kediyi öldürür.

"Öldürürmüş, peh," dedim kendi kendime "Meraksızlık asıl öldürür. Sanki aşağıdan babam çıkacak." dedim ve derin bir nefes aldım "İşte başlıyoruz. Gerenimo!" (11. Doctor!!! :D)

Kendimi borudan aşağı bıraktım. Tek kelimeyle iğrençti. Sonsuz, yapış yapış ve karanlık bir kaydıraktan kaymaya benziyordu. Her yöne doğru başka bir sürü boru ayrılıyordu ama hiçbiri benimki kadar geniş değildi. İçinde kaydığım boru kıvrılıyor, dönüp duruyor ve çok dik bir eğimle aşağı iniyordu. Borudan çıkınca canım çok acıyacak gibi geliyordu.

Insensitive ➳ Sirius BlackWhere stories live. Discover now