*34* Yedinci Sınıf

4K 202 159
                                    

                  

Yarın, Fransa'daki son günümüzdü. Zaman o kadar hızlı geçmişti ki... Döneceğimiz için gerçekten üzülüyordum çünkü Nice'e bayılmıştım. Aslında, gezdiğimiz her yere bayılmıştım ama Nice bir ayrı güzeldi.

İlk gün Cannes'a gitmiştik, ikinci gün Antibes'e, üçüncü gün Saint Paul De Vence'e, dördüncü gün Grasse'ye ve dün ise Monaco'ya. Aralarından en çok beğendiğim Monaco olmuştu çünkü her yerde pahalı arabalar vardı! Ve görevlinin zihniyle oynayıp gazinoya girmiştik, elbette bunu kimseye söylemeyecektik.

Bugün ve yarını ise Nice'i gezmek için ayırmıştık, bugün antik Nice'i gezmiştik. Yarın ise modern Nice'i gezip San Remo'ya dönecektik. Saat altıydı ve sekizde lobide buluşup sahile inecektik. Ben de duş alıyordum. On dakika sonra duştan çıktım ve saçımı yapmaya koyuldum. On beş dakika içinde saçımı da halletmiştim. Üzerimde mor bir sutyen ve siyah iç çamaşırı ile banyodan çıkıp yatak odasına geçtim.

Sirius televizyon izliyordu. Beni görünce sırıttı. Gözlerimi devirip bavuluma ilerledim, havluları da sandalyeye bıraktım. Siyah, transparan, askılı bir üst ile mor renk şort çıkartmıştım; tam yatağa koymak için arkamı dönmüştüm ki Sirius ile burun burna geldim.

Ellerini, bavulun üzerinde durduğu masaya koymuştu ve beni, masaya yaslanmaya zorluyordu "Sirius?" dedim, soran bakışlarımı üzerine dikmiştim. Ama Sirius'un bütün dikkati mor sutyenimdeydi.

"Hey," dedi "Bu geçen seneki o mor sutyen değil mi?"

Biraz düşündüm "Sanırım o." dedim "Peki, neden bunu sormak için beni sıkıştırma gereği duyuyorsun?"

"Hiçbir fikrim yok. Sanırım içimden geldi."

Tek kaşımı kaldırdım.

"Çok güzel görünüyorsun, tamam mı?" dedi Sirius "Ve şu anda seni istediğim için beni suçlayamazsın."

Gözlerimi devirdim "Sirius, çekilir misin? Giyinmem gerek." dedim, dışarı çıkarken giyeceğim kıyafetleri daha giymeyecektim, tek istediğim üzerime uzun bir tişört geçirmekti. Ama Sirius hareket etmedi. İç geçirdim "Pekâlâ, az sonra olabilecek her şey senin suçun."

Bavuldan uzun bir tişört almak için arkama döndüm ama Sirius dibime girmiş olduğu için hoş olmayan bir temas yaşandı. Popom, kaprisinin önüne sürtünmüştü. Harika. Gerçekten harika. Bir tek bu eksikti zaten. Ama Sirius'un inlediğini duyduğum zaman asıl eksik olan şeyin bu olduğunu anladım.

Derin bir nefes alıp elimdeki kıyafetleri kenara koydum ve uzun bir tişört bulup üzerime giydim. Ardından Sirius, ellerini belime dolayıp başını, omzuma gömdü "Seni sinir edenlere gerçekten acıyorum." dedi.

"O zaman kendine de acımalısın." dedim "Çünkü bazı zamanlarda beni fazlasıyla sinir ediyorsun."

"Seni sinir etmek hoşuma gidiyor." dedi "Ama az önceki farklıydı."

İç geçirdim "Nesi farklıydı acaba çok merak ediyorum."

"Aklımı başımdan alıyorsun, Natasha."

Bunu duyunca ister istemez gülümsedim ama bunu sesime yansıtmadım "Bunu, ben neredeyse çıplakken beni sıkıştırmanın bahanesi olarak kabul etmiyorum." dedim. Köpekçiği biraz üzelim bakalım.

"Sakın bana kızgın kalacağını söyleme." dedi. Omuz silktim "Lütfen, Natasha. Öyle bir şey olursa yaşayamam ben."

Özür dileyene kadar konuşmayacaktım.

Sanırım o da bunu anlamıştı.

"Özür dilerim, bir daha hormonlarımı dinlememeye dikkat ederim. Lütfen, bana kızgın kalma." dedi yalvarırcasına.

Insensitive ➳ Sirius BlackWhere stories live. Discover now