*23* Sürüngenler

5.2K 292 203
                                    

"Oh, hayır," diye mırıldanmamla James'in elinden Çapulcu Haritası'nı almam bir olmuştu. Fazla uzaklaşmış olamazdı. Evet, ikinci kattaki kızlar tuvaletindeydi. Haritayı geri verip tek kelime etmeden depar atarak Büyük Salon'dan çıktım. Yolda üç tane birinci sınıfı devirdim ve merdivenleri uçarcasına çıktım. Kızlar tuvaletinin girişindeki kızları hiç de hoş sayılamayacak şekilde ittirip içeri daldım. Rose, lavaboların başında hıçkırarak ağlıyordu ve etrafında toplanmış beş kadar Gryffindorlu kız vardı. Ah, hiçbiriyle uğraşamazdım.

"Çıkın dışarı. HEMEN." dedim sertçe. Kızların büyük ihtimalle başı olan sarışın önüme dikildi.

"Burası sana ait değil."

"Ağlayan kişi benim en iyi arkadaşım. Şimdi bizi rahat bırakın. Yoksa size yılanları saldırtırım." dediğimde biraz ürktü "Ah, demek o yaşlı fahişenin yazdıklarını okudun. Her neyse. DEFOLUN!"

Ben daha neler olduğunu anlayamadan hepsi dışarıya çıkmıştı. Giriş kapısını kapatıp Alohomora ile açılmayan kilit büyüsünü yaptım ve Rose'un yanına gidip ona sarıldım. Daha çok hıçkırmaya başladı. Saçlarını okşadım "İstediğin kadar ağla, ben buradayım. İçini dök, hadi."

Burnunu çekti "Söyleyecek bir şey yok ki." dedi ve yine hıçkırdı "Onu tekrar göremeyecek olmama inanamıyorum!"

"Seni anlıyorum -hayır, sakın itiraz etmeye kalkma. Hatırlarsan benim de annem ölü." dedim.

"Unutmuşum, Merlin---" dedi ama devamını getiremedi ve bana daha çok sarıldı "Eve gitmeliyim. Annem bensiz yapamaz."

"Sakın Hogwarts'ı bırakacağım deme!" dedim dehşetle.

"Hayır," dedi Rose "Seni hayatta bırakmam. Özellikle de Black'e. Bazen sana durmanı söyleyecek birisine ihtiyacın var ve o kişi kesinlikle Black değil."

Güldüm "İkimize de bazen dur denmesi gerekiyor. Sanırım Remus ile bu yüzden iyi anlaşıyorsunuz." dedim "Remus demişken, o da çok üzüldü, özellikle de senin üzülmene."

"Remus'u sonra görürüm," dedi Rose "Ama önce Mcgonagal ile konuşup beni eve göndermelerini istemem lazım."

Onayladım "Ben de yanında gelirim. Ama önce sakinleşmen gerek. Evet, böyle. Eğer dengede duramam diyorsan benden destek alabilirsin." dedim.

Rose başını salladı "Hayır, yürüyebiliyorum, sağol." dedi. Kapıdaki kilidi kaldırdım ve dışarı çıktık. Giriş katındaki Biçim Değiştirme sınıfına girdik. Mcgonagal bizi bekliyordu anlaşılan.

"Bayan Green, neden geldiğinizi tahmin edebiliyorum. Müdür çoktan bir Anahtar yarattı sizin için." dedi Mcgonagal ve bir kitap işaret etti. Rose onayladı.

"Diğerlerine veda etmeyecek misin? Ne kadar kalacağın belli değil sonuçta." dedim.

"Sorular ile uğraşmak istemiyorum." dedi Rose "Onlara anlatırsın, anlınmamalarını söyle." dedi ve bana sarıldı "Sen olmasan ne yapardım inan bilmiyorum, Tasha."

"Aynı şey senin için de geçerli." dedim ve Rose geri çekildi "Sağ salim geri dön."

Rose hafifçe tebessüm ettim ve elini kitabın üstüne koydu. Mcgonagal "Üç," dediğinde Rose yok oldu. Ve ben de ağladığımı fark edip hemen gözlerimi sildim.

"Ben Büyük Salon'a dönüyorum, size iyi günler, efendim." dedim ve hızlıca diğerlerinin yanına döndüm. Gryffindor masasına yöneldim ama oturmadım "Rose, annesinin yanına gitti. Çok kötüydü ve soruları kaldıracak halde değildi ama hepinize görüşürüz dediğini iletmemi istedi."

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin