*25* Sectumsempra

4.3K 257 208
                                    

/23 Haziran Cuma, 1977/

KSKS sınavından çıkarken herkes rahatça bir oh çekiyordu, yılın son sınavı da bitmişti. Son iki haftayı şebeklik yaparak geçireceğimiz düşüncesi üzerine sırıttım ve koşarak Bella ile Cissy'nin üzerine atladım. Artık böyle şeylere alıştıkları için düşmüyorlardı.

"Sınavlar bittiiii!!" diye şakıdım, sondaki i harfini uzatarak.

"Ve okulun bitmesine iki hafta kaldı," dedi Bella ama sesi çok sıkıntılı geliyordu. Nedenini fark etmem birkaç saniye sürdü.

"Ah, doğru," diye mırıldandım "Şu mesele vardı."

"Neyse," dedi Bella ve gülümsedi "Son iki haftayı bunu düşünerek ziyan etmeyeceğim."

"Bence de öyle yapmalısın." dedi Cissy "Hadi gidip yemek yiyelim. Merlin, deli gibi açım."

Büyük Salon'a girip her zamanki yerlerimize oturduk. Ama Bella da, ben de yemek yemek yerine Cissy'ye bakıyorduk. Hayatımda onu ilk defa böylesine yerken görmüştüm. Onu izlediğimizi fark edince kaşlarını çatıp bize döndü "Ne bakıyorsunuz öyle? Açım işte."

Güldüm ve önüme dönüp bifteğimi yemeye başladım. Çok aç değildim ve canım hiç ama hiç et yemek istemediği için bifteği yarıda bırakıp tabağıma iki dilim karamelli pasta aldım. O sırada erkekler gelip karşımıza oturdular. Yemeğin geri kalanı sessiz geçti. Kızlarla Büyük Salon'dan çıkarken Rose yanımıza gelip beni durdurdu.

"Benimle geliyorsun, Tasha." dedi direkt olarak.

Güldüm "Dedikodu zamanı diyorsun yani?"

O da güldü ve onayladı "Aynen öyle."

Kızlara döndüm "O zaman sonra görüşürüz." dedim. Görüşürüz gibisinden bir şey geveleyip gittiler. Biz de Rose ile yedinci kata çıkıp İhtiyaç Odası'na geçtik. Rose, annesinin yanından geçen ay dönmüştü. İyi olmak için çok çabalıyordu ve çevresindekilere "Hey, ben çok iyiyim babamın ölümünü atlattım bile!" imajını vermeye çalışıyordu ama beni kandıramamıştı. Hala acı çektiğini onu gördüğümde anlamıştım.

Ama şu sıralar çok daha iyi, sahte kahkahaları yerini gerçeğe bırakmaya başladı. Tek şikayetçi olduğum şey, bütün vaktini Remus ile geçirmesi. Arkadaşımla ben de vakit geçirmek istiyorum sonuçta. Ama yine de, önemli olan onun mutlu olması. Rose mutlu oldukça ben de mutlu oluyorum.

Sanırım, gerçek arkadaşlık bu olsa gerek.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

İhtiyaç Odası'ndan çıktıktan sonra Rose ile merdivenlere kadar yürüdük, Gryffindor Kulesi'ne çıkan merdivenlere gelince Rose yanımdan ayrıldı. Ben de aşağı inen merdivenlere yönelmiştim ki sol taraftaki şövalye zırhının arkasından gelen sesler ilgimi çekti.

Zırha doğru sessiz adımlarla yürümeye başladım, arkasını görecek açıya gelince durdum. Az kalsın oracıkta kendime öldüren laneti çakacaktım. Anında ağlamaya başlamıştım. Ama bu sefer sessizce çekip gitmeyecektim, hayır olay çıkaracaktım.

Zırha tekme attım ve muazzam gürültü koridoru doldurdu, öpüşmekte olan Adrogans ile Sirius ayrıldılar. Beni gördükleri zaman Sirius şok olmuştu, Adrogans'ın ise suratında zafer kazanmış bir ifade vardı.

"Pardon bir şeyi bölüyorum galiba. Siz beni umursamayın hemen giderim ben." dedim soğuk bir sesle ve Adrogans'a da tekme attım, zırha yapıştı "Evet şimdi gidiyorum." dedim ve arkamı dönüp merdivenlere ilerledim ve koşarak aşağı indim.

Beni aldatmıştı. Beni o sürtükle aldatmıştı. Ama başka kimle aldatabilirdi ki zaten? Gözyaşlarımı siliyordum ama sildikçe çoğalıyorlardı. Beşinci kata inen merdivenlere geldiğimde hıçkırmaya başlamıştım bile. Merdivenleri yarılamıştım ki birisi beni kolumdan tutup kendisine çevirdi.

Insensitive ➳ Sirius BlackDove le storie prendono vita. Scoprilo ora