*13* Patronus

5.3K 329 215
                                    

O gün geriye kalan derslere girdim, Rose ile konuşmak kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Akşam yemeğinde Rose ile birlikte Büyük Salon'a girdik. Ama ben Slytherin masasına, o da Gryffindor masasına yöneldi. Bella ile Cissy'nin arasına oturdum ve Cissy'ye döndüm.

"Cissy, ben sabahki olay için çok üzgünüm." dedim "Bu aralar çok iyi değilim ve bazen kontrolsüz davranabiliyorum." Utangaç bir şekilde ekledim "Barıştık mı?"

Cissy gülüp kemiklerimi kırarcasına bana sarıldı "Küsmemiştik ki zaten." dedi.

Zorla kollarından sıyrıldım "Bu tür sarılmalara karşıyım ben." dedim.

"Keşke beni de ezmeseydin, Tasha." dedi Bella "Bu arada artık KSKS dersimiz seninle ortak olacak."

Gülümsedim "Süper," dedim ama gülümsemem anında silindi "Ah, hayır, şu iki aptal da mı gelecek?" dedim, Rodolphus ve Lucius'u işaret ederek.

Bella iç geçirdi "Maalesef ki evet. Crabbe ve Goyle da var."

"Neden hep biz ya?" dedim "Neden hep bunlar yanımızda?"

"Fark ettiysen seni duyuyoruz." dedi Rodolphus.

"Duy diye söylüyorum zaten." dedim ve önüme düşen bir tutan saçı üfleyerek geriye attım.

Cissy aniden sahte bir şekilde öksürmeye başladı "Öhö öhö. Tasha arkana bak. Öhööö öhööö."

Arkama döndüğümde Andrew'ı görmem sürpriz olmadı doğrusu. Doğum günümde olduğu gibi, Andrew yine öfkeli bir şekilde Cissy'ye bakıyordu "Bunu alışkanlık haline getirmeye başladın galiba, Narcissa."

"Aynı senin yaptığın gibi, Andrew." dedi Cissy sırıtarak.

Andrew bana döndü "Sabah sinirliydin o yüzden seni sıkmamak için yanına gelmedim," diye başladı ama Rodolphus araya girdi.

"Şuna beni yumruklamandan korktum desene." diye söylendi. Ona susması için tekme attıktan sonra Andrew'a döndüm.

"Her neyse işte, iyi misin diye soracaktım." dedi Andrew. Bugün içinde aldığım belki de milyonuncu iyi misin sorusunu sorduğu için Andrew'a da bağırmak istedim bir an. Bıktım ya yeter. Ama kendimi kontrol altına aldım.

"Ben gayet iyiyim, merak etme." dedim. Andrew beni öptükten sonra gitti ve ben de önüme döndüm "Birisi daha gelip iyi misin diye sorarsa başına geleceklerden sorumlu değilim." diye mırıldandım.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

İlk dersim olan Kehanet'e gidiyordum, Rose ile birlikte. Kehanet'i gerçekten sevmiyorum ama Aritmansi'ye tercih ederim doğrusu. Kuzey kulesine tırmanıp dersliğe girdik. Yine küreler var. En yukarıda ve arkada kalan yere geçip minderlere oturduk. O sırada içeriye Profesör Sors girdi ve konuştu da konuştu. O sıra uyuyakalmışım. Yirmi dakika sonra Rose beni sarsarak uyandırdı.

"Biraz daha uyumak istiyorum." diye mırıldandım.

"Sors buraya doğru geliyor kalksana!" diye sessizce bağırdı kulağıma. Sıçrayarak doğruldum. Evet, Sors buraya geliyordu. Sors çok garip bir kadındı. Gri saçları tam bir çalıydı ve her zaman yuvarlak gözlükler takardı. Gözleri koyu bir renkti. Kısa boylu ve tıknazdı. Ayrıca da o kadar yavaş konuşuyordu ki bana ninni gibi geliyordu.

"Evet kızlar, bakalım bir şey görebilecek misiniz?" diyerek küreyi işaret etti. Rose masaya eğilip küreye baktı. Kehanet'te çok iyi olduğunu söylemiş miydim?

"Profesör, ben burada kuş yuvası gibi bir şey görüyorum." deyince ona sanki 'Ben Severus Snape ile öpüştüm.' demiş gibi baktım.

"İyi bir anlamı vardır, kitaptan bul bakalım." dedi Sors gülümseyerek. Bence Rose'un, Centaurlar ile akrabalığı var. Sors bana döndü "Şimdi siz deneyin, Bayan Cain."

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin