Din imanın para

62 4 10
                                    




Siyah saçlı çocuk kollarının arasında kendisine sırnaşan bedenle neye uğradığını şaşırdı, ellerini uzun saçlara getirip kızın kafasını kaldırdı ve bayık gözlerle yüzüne baktı. Dolgun pembe dudakları kandan kıpkırmızı olmuştu, şekilli burnu kızarmış kahverengi gözleri kısılmıştı, ne olduğunu hatırlamaya çalıştı, osman ile okuldan kaçmış ardından eve gidip sonradan rahatlamak için sakladığı cigaraları tüttürmüşlerdi.

Cafer kendisine bakan kızın dudaklarına yaklaşıp nazikçe kendi dudaklarını bastırdı, esmer kız kollarını kendisinden büyük bedene sardı ve büyük dudakları iştahla sömürmeye başladı. Ellerini dolgun kalçaya sardı ve kasıklarını kıza bastırdı.
Kız titrek elleriyle pantolonunun üstünden caferin aletini kavradı ve dudaklarından ayrılıp çenesinden boynuna doğru öpmeye başladı. Cafer hissettiği ıslak dudaklarla kendisini bir şeyler hissetmeye zorladı fakat ne penisini kavrayan elle sertleşebilmişti ne de öptüğü dudaklarla sarhoş olabilmişti. Bazen sertleşememesinin sorununun esrar olduğunu düşünüyordu, umarım öyle olmazdı.

"Bekle" cafer kızı nazikçe ittirip söylendi, kız sorgularcasına yüzüne baktı ve elini caferin bacak arasından çekti.

"Bi sorun mu var?" İnce tatlı bir sesle konuşup caferin yanaklarını kavradı ve hafifçe dudaklarını büyük dudaklarla bastırıp geri çekildi.

"Gitsen mi acaba." Siyah saçlı çocuk Gözlerini kaçırdı ve kızı hafifçe kendinden uzaklaştırdı, zeynep kucağından kalktığında sıyrılmış tişörtünü düzeltip gergin bir şekilde ensesini kaşıdı, kız yatağa oturup yere attığı spor ayakkabılarını aldı ve giymeye başladı.

" noldu ki birden?" Kapkara gözlere bakarak mırıldandı.

" senlik bi şey yok." Cafer bacaklarını yataktan sarkıtıp komidinin üstünde dağılmış sigara paketinden bir dal alıp dudaklarına koydu, sikim kalkmıyo amına koyim diyemezdi. Bu sırada zeynep odadan çıkmış koltukta sızmış osmanın yüzüne, yerde duran şişenin dibinde kalmış birayı dökmüştü. Osman yüzündeki ıslaklığa rağmen uyanmamış osura osura uyumaya devam etmişti.

____

"Cafer! Çocuğum uyan!" Kafama hissettiğim acıyla yerimde zıpladım ve kafamı tutup neyin çarptığına baktım. Mehmet hoca kalem fırlatmıştı, hayır amına koyim dinlesem de dinlemesem de hala sınavlardan 2 alıyordum hala zorla matematik öğretmeye çalışıyordu. Kaşlarımı çatıp ellerimi önümde birleştirdim ve sinirle matematik anlatan hocayı dinlemeye başladım. Bir kaç dakika sonra çalan zille tekrar başımı yorgunca sıraya koydum ve şakaklarımı ovmaya başladım. Gitgide sessizleşen sınıftan öğle teneffüsünde olduğumuzu anladım ve derin bi nefes alıp çantamdan evde hazırladığım, içinde ince bir dilim peynirin olduğu ekmeği çıkardım ve kocaman bi ısırık aldım. Osmanın yemeğinden çalamıyordum bir kaç gündür çünkü kendisi grip olmuş evde öküz gibi yatıyordu. Ağzıma gelen küflü tatla yüzümü buruşturdum ve ekmeği tekrardan streç filme sarıp çantama fırlattım.

" ben senin ananın amına bacağımı sokayim ya." Kendi kendime fısıldadım. Yan tarafımda duyduğum kıkırdamayla kaşlarımı çatarak kafamı sola çevirdim. Açık mavi gözleri kısılmış baygın bakışlarla beni süzüyordu.

"Ne gülüyon birader." Önümdeki masayı serçe ittirip batuya doğru bedenimi döndürdüm, ne sikime gülüyordu. Yüzündeki gülüş aniden soldu ve ürkütücü derecede garip olan bakışlarını gözlerime çıkardı. Elini sıranın altına attığında yerimde biraz geri çekildim ve arka cebimdeki çakıya elimi attım. Bu bakışlarla sıranın altından güzel bi şey çıkarması imkansız gibi gelmişti. Ve bu okulda onlarca bıçaklı kavgaya şahit olmuş olan ben normal bir şekilde tedirgin olmuştum.

"Aç değilim, çöpe atacaktım ama açsan sen yiyebilirsin." Bakışlarının aksine sıcak bi sesle toz pembe, kedili bir beslenme kutusunu bana uzattı. Elimi cebimden çekip beslenme kutusunu açtım ve içindekilerle kaşlarımı çattım. Dalga mı geçiyordu?

Saplarından ayrılmış ve dilimlenmiş çilekler, büyük olan gözde iki adet sandviç, biri büyük ihtimalle nutellalı diğeri ise peynirli, yeşil bi şeyli, salatalıklı ve salamlıydı. Bunu yemeyip de çöpe atacağına inanmamıştım.

"Acıdığın için bunu bana veriyosan sikerim senin götünü bebe." Dişlerimin arasından konuştum ve sandviçlerden birini elime aldım. "Ama şu an görmezden gelebilirim ananı sikeyim." Isırık aldığım sandviçle zevkle inleyip batuya göre fazlasıyla büyük ama bana göre küçücük olan sandviçi üç ısırıkta bitirmiştim.

Bir kaç dakikanın ardından kırıntı bile kalmamış kutuyu batunun önüne koyup yan gözle ona baktım. Sevimlice gülümsemiş ve 'yarasın koçum' demişti.

"Bu iyiliğim karşısında senden bir şey rica edebilir miyim cafercim." Oturduğu yerde bana döndü ve yanıma yaklaştı, burnuma gelen karamel kokusuyla kaşlarım çatıldı ve dibime girmiş olan çocuğun yüzüne baktım. Bunun gibi bi çocuk ne isteyebilirdi ki amına koyayım. Yavaşça onaylarcasına kafamı salladım.

"Yiğiti döver misin?"

"Hayır." Net bir cevapla yutkundum ve bana doğru eğilmiş çocuğun alnından parmağımla ittim.
Bunu yapmamla yerinden kalkmış tam karşıma sıranın üstüne oturmuştu. Ellerini sıranın iki yanına koydu ve bana eğilip konuşmaya başladı.

"Yiğitten mi korkuyosun amına koyim."

"Yok abicim, anasını bile tersten sikerim onun ama mimliyim okulda, şurda bi kaç ayım kalmış bitsin siktirsin gitsin okul, yiğit gibi boş birisi için okuldan atılamam." Sırıtıp arkama yaslandım." Sen dövsene bebe." Kıkırdayıp alaylı bir şekilde konuştum.

"Ben o kadar güçlü değilim, hapse girmek istemiyorum cafer, üç yumruğa anlaşalım."

Keskin bakışları gülüşümü soldurdu ve kaşlarımı havaya kaldırıp bana uzattığı uzun, ince ve kemikli ellerine baktım. Bu işleri bırakmıştım, lakin karşımdaki bebe böyle bakarken kalbim gereksiz hızlanmış, kabul et diye bağırıyordu. Bana uzattığı elini tuttum ve salladım, parmaklarımın arasında kaybolan yumuşak ve sıcak ellerle afallasamda boğazımı temizleyip baygın mavi gözlerine odaklandım.

"Tamam amına koyim."

Sırıtıp sıranın üstünden atlayıp bacaklarımın arasına girdi ve elimle oynarken havaya bakıp konuşmaya başladı.

"Süper! Yarın ne yemek istersin? Bolonez soslu spagetti var, dinozor şeklinde nugget getirebilirim, annem enchilada yapmıştı ister misin? Ayrıca en sevdiğin tatlı ne? Ben new york cheesecake ve tiramisu seviyorum, onun dışına magnolia getirebilirim, çok seversin eminim. Sana, yaptığım yıldız şeklindeki kurabiyelerden getirebilirim, zencefil ve tarçın seviyorsan tabi, cidden ne yemek istersin?" Hassiktir.

"Seni."

"Anlamadım?"

Avare | gayWhere stories live. Discover now