Katil gözlerin pek mestane

31 4 8
                                    

Ellerimi deri ceketimin cebine koyup ısınmak için ileri geri hareket etmeye başladım, saat akşam on iki gibiydi ve etrafta çok insan yoktu. Cebimdeki emaneti kontrol edip gözlerimi kapadım ve göt dondurucu havada beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra gelen araba sesiyle gözlerimi araladım ve duruşumu düzelttim, önüme çeken taksici amca beni inceleyip kafasını çevirdi ve sigarasını içmeye devam etti, şu an bi sigara da bende olsaydı iyi giderdi he.

Bıcır bıcır arabadan inen kıza gözlerimi devirdim ve sanki çok yakın arkadaşmışız gibi bana sarılmasına karşılık verdim, bu havada mini etek ve göbeği açık bir kıyafetle nasıl duruyordu hiç anlamamıştım. Hala kollarımın arasında bana sarılan kızla beraber arabadan birazcık uzaklaştım ve kolumu boynuna sarıp yüzümü yüzüne yakınlaştırdım. Kız elindeki parayı bana dokunuyormuş gibi yaparak cebime koydu ve yanağıma bir öpücük bıraktı. Taksiciler yüzünden çoğu kanal batıyordu, bu yüzden fark edilmemek için her boku yapmaya çalışıyorduk. Karşımdaki kızın ismini hatırlamıyordum fakat uzun süredir benden aldığı için sırnaşmakta yabancılık çekmiyordu.

"Attım çantana." Gülerek söylendim ve tek kolumu yandan omzuna atıp kendime çektim, bu sırada taksinin kapısını açmış ve son kez yanağımdan öpüp sanki yıllardır arkadaşmışızcasına bir şeyler söylemişti. Hareket eden taksinin gitmesini bekledim ve yüzümdeki gülüşü soldurup yanağımdaki ruj izini ceketimle silmeye başladım. Temas kurmaktan pek hoşlanmıyordum fakat işim gereği sürekli birileriyle sarılmak zorunda kalıyordum. Cebimde titreyen telefonla yerimde sıçrayıp elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım. Batu arıyordu?

"Efendim batu?"

"Cafer napıyosun?"

"Amına koyim ne yaptım ben yine ya." Bıkkınlıkla iç çekip karanlık sokakta adımlarımı hızlandırdım.

" nasılsın, neler yapıyosun anlamında söyledim gerizekalı."

"Ha, kusura bakma, hiç, getir götür, sen?" Akan burnumu çekip elimi enseme attım ve ağzımda geveledim." Nasılsın, neler yapıyosun?" O kadar kısık söylemiştim ki duymamış olmasını beklemiştim.

"İki haftadır okulda yoksun da, benim de buralarda hiç arkadaşım yok, öyle, sıkıldım, çok sıkıldım, buluşmak ister misin diye aramıştım, ama işin var sanırım."

Sesi boğuk çıkıyordu, sanki yorganın altında konuşuyormuş gibiydi. Ne diyeceğimi bilemediğim için bir süre sessiz kaldım ve iç çektim. Ne konuşacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum hiç, normal bir arkadaşla nasıl konuşulur bilmiyordum.

"Çok soğuk hava, götün donar valla." İstemsizce söylendim. Gelmesini istemiyordum çünkü yanında resmen torbacılık yapmak istemiyordum. Ayrıca yakalanırsam benimle beraber onu da alırlardı. 

"İşin bittiğinde bana gelsene, cidden çok sıkıldım. Ayrıca joe almak istiyorum, ayarlarsın şimdi." Kaşlarımı çatıp dediği şeyi anlamaya çalıştım. Joe ne lan.

"Ney istiyosun?"

"Cigara işte cafer, ot?" Olduğum yerde durup gözlerimi kıstım ve ne diyeceğimi düşünmeye başladım. "Batu siktirtme otunu, satmam sana."

"Lütfen?"

"Sus."

"Tamam ya, başka kanaldan alırım, sana mı kaldım. Böyle içinde ne olduğu belirsiz bol spreyli, kimyasallı boktan bi ot verirler artık bana, iki gün kendime gelemem." Dediği şeylerle gözlerimi kocaman açıp sabır diledim. "İçmiyosun ki, nerden bulcan, bok bulursun" alaylı bi tınıda konuştum.

"Leo var abi?" Söylediği isimle gözlerimi ovuşturup derin bir nefes aldım, leonun bi otun içine sıçmadığı kalmıştı, büyüsün ve daha hızlı kafa yapsın diye her boku koyuyordu orospu çocuğu. Bu da gelmiş bana leo diyordu. Kadıkoyde çoğu gencin ve bağımlının bildiği bir isimdi. Yavşak.

"Konum at piç, dönücez." Telefonu suratına kapayıp sinirle mesajlara girdim ve konum atmasını bekledim. Ben uzak tutmaya çalışmıştım. Yabancıya gitmezdi en azından.

Attığı konuma tıklayıp nerede olduğuna baktım ve yakın mesafedeki yere yürümeye başladım, zaten küçücük yerdi burası. Sigara içmek istiyordum fakat paket sigaram kalmamıştı ve elim şu sıralar fazlasıyla titrediği için sardıklarım yarısında ya sönüyordu ya da filtresi dudaklarıma yapışıp kalıyordu. Bir kaç dakikalık yürüyüşün ardından karşımdaki apartmana baktım ve boynumu kıtlattım. Üçüncü katın ziline bastım ve beklemeye başladım, bir kaç saniye sonra açılan demir kapıdan içeriye girdim ve ikişer üçer merdivenlerden çıktım.

Karşımda sırıtarak bana bakan batuya sinirli bi şekilde baktım ve converselerimi çıkartıp elime aldım. İçeriye küçük bir bakış attığımda salonda oturan babasını görmemle geri çekilip anlamazca batunun suratına baktım.

"Olum baban var la?" Kısık bi sesle konuştum ve kararsızca kapıda bekledim. Batu gözlerini devirip kolumdan tuttu ve içeri çekip arkamdan kapıyı kapattı. Salonun girişinde elinde okuma kitabıyla uykulu bir şekilde bana bakan adamla karşılaştığımda gergince gülümsedim ve konuşmak için ağzımı araladım.

" merhaba abi."

" merhaba oğlum hoşgeldin, kapınızı kapatın çok ses yapmayın alırım façanızı. Hadi iyi geceler." Terliklerini sürüyerek yanımdan geçerken saçlarımı karıştırdı ve koridorun sonundan sapıp başka bir odaya girdi. Şaşkınlıkla olan biteni anlamaya çalışırken batunun tekrardan kolumdan çekmesiyle kendime gelip yürümeye başladım.

" baban mıydı?" Kaşlarımı kaldırıp batunun suratına baktım. Odanın kapısını kapatıp yatağa oturdu ve kafasını salladı.
" merak etme, evde içtikçe sorun etmiyorlar." Bi de biliyorlardı yani amına koyim, ne aileler vardı amk. Çok şanslıydı. Sağlıklı bi aile nasıl olur ben hayal bile edemiyordum.

Cebimden demir tütün kutumu çıkardım ve yatağa fırlattım. "Umarım sarabiliyorsundur." Kafasını sallayıp tütünlüğü açtı ve içindekilere göz gezdirdi. "İçtiğini bilmiyordum" yatakta yanına oturup gergince ellerimi ısıtmak için bacaklarımın arasına sıkıştırdım, neyseki ev sıcaktı.

"Bugün sadece rahatlamak istiyorum." Kısa kesip otu sarmaya başladı. " niye ki?" Cidden şu an normal insanlar gibi biriyle sohbet ettiğime inanamıyordum. İlk kez bu kadar uzun biriyle küfür etmeden konuşmuştum.

" son günlerde kafamı karıştıran çok şey var, düşünmemek için birazcık beynim erisin istiyorum. " sardığı cigarayı kapatmak için dudaklarına götürdü ve dilini çıkartıp gözlerimin içine bakarak yaladı. "Güzel."

Cigarayı pembe dudaklarının arasına koydu ve elini uzatıp bana bakmaya başladı, ceketimin cebindeki çakmağı çıkartıp ucunu yaktım ve yüzünü incelemeye devam ettim. Sigarayı bana verip ayaklandı ve çalışma masasının üzerindeki laptobu alıp tekrardan yatağa oturdu.

"Ne dinlemek istersin?" alt dudağını ısırıp merakla suratıma baktı, şimdiden göz kapakları düşmüştü bile, keşke bende de bu kadar çabuk etki etse diye düşündüm.

"pink floyd." Mırıldanıp sigaradan uzunca içime çektim ve batuya uzattım. İçime fazla hızlı çektiğim için hafifçe vuran kafasıyla sırıtıp yatar pozisyona geldim ve kafamı yana çevirip bilgisayarla uğraşan ve arada sırada sigaradan küçük fırtlar alan batuyu kestim. Başka kesecek bir şeyim yoktu. Ortamda duyduğum şarkıyla gülümseyip gözlerimi kapadım ve kendimi rahatlatmaya çalıştım. Ot içtiğimde genelde paranoyaklaştığım için olmaması için kendimi rahatlatmaya çalışırdım. Batu da yanıma uzanmış benim gibi kendini şarkıya bıkarmıştı. "Cafer kusura bakma ama şarkı o kadar güzel ki azdım amına koyim." Boğuklaşmış sesiyle kıkırdayarak konuştu ve ardından gülmeye devam etti. Bunu bana ayıkken deseydi büyük ihtimalle garip garip bakmakla yetinirdim, fakat şu an o kadar anlayabiliyordum ki gülmeden edemedim.

İkimiz de o gece saçma sapan sebeplerden dolayı saatlerce sessizce birbirimize güldük. Bu kadar sıcak ve güvenli bi ortamda olmamdan dolayı olsa gerek içtiğim ot ilk kez bi boka yarayıp beni rahatlatabilmişti.

Avare | gayWhere stories live. Discover now