Aşık olabilecek kadar aciz

42 3 12
                                    

"Ben cidden özür dilerim, genelde kendi halimde takılırım ama dün geceyi hiç hatırlamıyorum."
Titreyen ellerimin arasındaki çatalı tabağımdaki pankeke  batırdım.

"Mühim değil cafer sus artık." Batu parmaklarına akan balı yalayıp bana döndü. "Gerçekten torbacı mısın?" Birden ortaya saldığı soruyla kaşlarımı çatıp çayımdan yudum aldım. Yani torbacı olduğum hakkında herkes konuşuyordu okulda, o yüzden nereden duyduğu belliydi, temiz olan elimle kaşımı kaşıyıp gözlerinin içine baktım.

"Boş zamanlarımda torbacılık yapıyorum."

"Kaliteli hobiymiş cafer cidden." Mavi gözlerini kıstı ve gerinip arkasına yaslandı, pembe parmak uçlarıyla saçlarını geriye tarayıp gözlerini gözlerimden çekti. "Ne satıyosun peki?"

"Sanane amına koyim? Alacan mı." Gergin bir şekilde mırıldandım, gerçekten torbacılığım hakkında mı konuşacaktık, ürün bilgisi mi istiyordu benden, katalog da vereyim istersen daha rahat bakarsın.

"Cafer öyle sıska durduğuma bakma, kim kimin amına koyuyor gösteririm." Cidden bana vurabileceğine inanıyor muydu amk?

"Göster lan senden mi korkucam, amına koyduğumun cücesi." Yerimde doğrulup elimdeki çatalı bıraktım ve diklenerek batuya baktım.

"Cüce?" Batu yerinde sallanmayı bıraktı ve yüzüme ciddi bi şekilde bakmaya başladı, gözleri açılmış baygınca suratıma bakıyordu.

"He amına koyim cüce, bir santim boyun var bana dayılanıyosun? Hayırdır? İki iyi davrandık diye sikemem mi sanıyosun götünü?" Kollarımı masaya koydum ve batuya doğru eğildim. Batuya vurmayı düşünmüyordum, lakin yalan söylemekten de zarar gelmezdi, çocuğa üflesem ölürdü zaten amk. "Aferin."

Sonunda sustuğunda sırıtarak fısıldadım ve tam yerime oturacakken batunun ani hareketiyle kendimi geri çekmeye çalıştım. Deri ceketimin koluna batırdığı yemek bıçağına bakıp gözlerimi irileştirdim. O kadar sert batırmıştı ki bıçağı, bıçak tahta masanın içine girmişti. Bıçağın sapından tuttum ve tüm gücümle yukarı çektim, siktir ordan bu çıkmıyordu.

"Lan oğlum manyak mısın çıkar lan şunu!" Götümden çıkan sesimle bıçağa daha çok asıldım ve kocaman açılmış gözlerimle batunun düz suratına baktım.

"Özür dile" dişlemekten kanattığı dudaklarını hafifçe büzdü ve kaşlarını havaya kaldırdı. Ben ise hala bıçağı çıkarmaya çalışıyor anlamaz gözlerle onun mavilerine bakıyordum. Bu deliydi lan?

"Özür dilerim" hızlıca konuştum ve yerimde dikleşip tuttuğum bıçağı bıraktım. En sevdiğim ceketimi delmişti, ya koluma gelseydi, uğurlu koluma gelseydi ağlayabilirdim de karşısında. Masanın etrafından dolandı ve yanıma gelip yüzünü yüzüme yaklaştıdı, boy farkından dolayı parmak uçlarında durmasına rağmen hala biraz aşağımda kalmıştı. Masadan çekip çıkardığı bıçağı deri ceketimin önündeki küçük cebe koyup gözlerini gözlerime sabitledi. Buz mavisi gözleri öyle garip bakıyordu ki kendimi sorgulamadan edemedim, yüzümde bir şey falan mı vardı? Çok mu tipsizdim? Sümüğüm mü akmıştı?

"Gözlerin hala kızarık, ne kadar içtiysen. Visine verebilirim istersen." Karamel kokusu yerine pankek kokusu burnuma geldiğinde benden uzaklaşmış ve tabağını kaldıran batuya gözlerimi devirdim. Bizde visine misine olmazdı kardeş, soğuk sokakların sıcak delikanlı çocuklarıydık biz, birinden korksak içmezdik böyle şeyleri.

"Olur." Hayır olmazdı, ağzımdan kaçan olurla kaşlarımı çatıp yanağıma küçük bi tokat attım. Herkesle tartıştığım gibi kendimle de tartışıyordum. Böyle zavallı bi durumun içindeydim işte. Batu ikimizin de tabağını makinaya koymuş ardından ceketimin ucundan tutup beni çekiştirmeye başlamıştı, bir şey söylemeden ellerimi deri ceketimin ceplerine koydum ve onu takip etmeye başladım.

"Anan baban yok mu senin bu saatte?"

"Yok." Odasına girdiğimizde ceketimin ucunu bırakıp komodinin çekmecesini açtı ve yere oturup içini karıştırmaya başladı. Bu sırada gözüm ısırık izi olan elmalara kaymıştı, niye yiyip yiyip yarım bırakmış ki, israf israf.

"Hem sen visineyi napıyosun ki." Şüpheli bir şekilde mırıldandım, şu ana kadar visineyi masum sebepler için evinde bulundurdan biriyle karşılaşmamıştım, gerçi sebebi benim ortamımdan olsa gerek.

Ayağa kalkıp küçük plastik şişeyi bana uzattı ve kendini yatağa fırlattı. Damlayı gözlerime damlatıp komodinin üzerine koydum ve şarja taktığım telefonumu elime aldım. Kimse aramamıştı, her zamanki gibi. Babam hala evdeydi diye tahmin ediyordum, gidecek bir yerim de yoktu ki ben niye bir yere gidiyormuşçasına göz damlası damlatmıştım ki. Birinden saklayacak bir şeyim de yoktu. "Batu sen nasıl bi malsın?"

"Naptım ya?"

"Abi daha iki kere konuştuğun insanı evine alıyosun hem de bu kişi okulda torbacı diye geçiyor falan."

"Öylesin de, Torbacı diye geçmiyosun, kaç tane kızın senin yanından boşalarak geçtiğinin farkında değilsin amına koyim, okulda her kızın elde etmek istediği ama çekindiği çocuksun cafer, salaksın ki, körsün abi." Yattığı yerde doğruldu ve kaşları çatık bi şekilde konuştu.

"Saçmalama amına koyim." Kaşlarımı çattım ve yatağa yanına oturdum, benim oturmamla aşağı çöken yatakla bana doğru kayan batuyla iç çektim ve cebimden arveles kutusunu çıkardım.

"Ot içen birinden mi korkacağım, anca mal oluyosunuz."Parmaklarımın arasındaki sarılmış otu dudaklarıma yerleştirdim ve batuya baktım.

"Yavaş."

"Rahatlatıyo."

"Bağımlısın diye yorumladım."

"Kork benden batu."

Avare | gayWhere stories live. Discover now