Çünkü sana çok sarhoşum

44 3 15
                                    

Batu

Kafam çok fazla güzeldi, tek yapmak istediğim mikrodalgada biraz yemek ısıtmaktı fakat ben yarım saattir mutfakta saçma sapan bir şekilde oyalanıyordum, en son yemekleri tabaklara koyup mikrodalgaya koymak için kenara almıştım, bir beş dakika boş boş etrafa bakınmış ve tekrardan yeni tabaklara yemek koyup onları mikrodalgada ısıtmak için içine koymuştum, fakat on dakika boyunca mikrodalgadan 'bip' sesi duymadığım için sıkıntıdan iki adet mandalinayı soyup mutfağın soğuk zemininde bağdaş pozisyonunda oturarak yemiştim. Sonradan anlamıştım ki mikrodalgayı çalıştırmamışım bile. Şimdi de yaptığım dört tabağa kafam karışmış bir şekilde bakıyordum. Gözlerimi devirip sıcak olanları kenara ayırdım ve soğuk olanları buzdolabına yerleştirip sıcak olanlarla beraber yavaş ve sessiz bir şekilde odama ilerledim. Cidden ot içtikten sonra bir şeyler yapmaktan nefret ediyordum, ya uyurdum ya da 31 çekerdim olmadı bolca yemek sipariş edip onları büyük bir zevkle gömerdim.

"Özür dilerim biraz-" yatağımda yan bir şekilde uyuyan caferle cümlemi yarıda kestim ve gülümsedim, uyuyordu.

Elimdeki tabakları çalışma masasına bırakıp yavaş ve paytak adımlarla yanına gittim ve rahatsız etmemeye çalışarak yatağın ucuna oturdum. Dudakları hafif öne doğru büzülmüş masum bir şekilde uyuyordu. Normalde hep çatık olan kaşları havaya kalkmış olduğu için bu görüntü fazlasıyla hoşuma gitmişti. Fazla gülümsediğimi fark edip yüzümü düzelttim ve elimi yavaşça omzuna koyup bekledim. Uyandırıp uyandırmamak arasında kalmıştım, çok güzel uyuyordu ve ben uyuyan insanları kaldırmaktan hep çekinirdim, çünkü biri beni uykumdan kaldırsa büyük ihtimalle küfür ederdim kendisine, annesine, babasına. Ama aç aç uyusun da istemiyordum. Cafer hafifçe hareket edip sırt üstü pozisyonuna geldiğinde gözüm açılan karnına kaymıştı. Düşük bel bol pantolonu yüzünden lacivert boxerını da görebiliyordum. Kasıklarına doğru yol alan tüylerle derince bir iç çektim ve elimi koludan çektim.

Açıkçası cafere bu kadar düşmemin sebebi neydi bilmiyordum, kara kaşları, kara gözleri, simsiyah saçları ve esmer teniyle roman havası veriyordu, fakat giyinişi ve tarzı o kadar mükemmeldi ki roman havası kaybolmuş Meksikalı bir gangsta oluvermişti. Çok fazla yakışıklıydı, ben her zaman siyah saç ve esmer bir ten istemiştim, küçüklüğümden beri hep esmerlere takıntılıydım. Benim beyaz saçlarım ve beyaz tenim o kadar çirkin geliyordu ki bazen dayanamayıp 'niye böyleyim' diye ağlama krizlerine giriyordum. Ayrıca ten uyumunu düşünmek bile başımı döndürüyordu.

Benden habersiz haraket edip karnına hafifçe dokunan parmaklarımla kendime geldim ve ateşe dokunmuşçasına elimi çektim. Parmak uçlarımda hissettiğim tüyler ve sıcak ten hoşuma gitmişti ve hoşuma gittiği için birazcık sinirim bozulmuştu. Elde edemeyeceğim bir insanı arzulamak sinirimi bozmuştu. Kendime gelip omzuna dokundum ve hafifçe sarstım.

"Siktir." Aniden tedirgin bir şekilde uyanmış ve omzunda olan elimin bileğini sertçe kavramıştı. Gözleri beni bulduğunda gözle görülür bir ferahlama yaşayıp kendini yatağa geri bırakmış ve soluklanmıştı. "Kusura bakma." Bu haline nedensizce üzülmüştüm.

"Yemek ye biraz, açsındır." Zar zor çıkan sesimle yorgunca konuştum ve masadan iki tabağı da alıp birini ona uzattım.

"Seni var ya çok seviyorum oğlum." Gözleri tabağı görür görmez parlamış ve hızlıca tabağı elimden alıp yemeye başlamıştı. Bu haline kıkırdayıp bilgisayardan netflixe girdim ve the office'i açtım. Video izlemeden kesinlikle yemek yiyemiyordum, kim yiyebiliyordu ki? Sanırım cafer yiyebiliyordu.

"Aa bu diziyi çok izlemek istiyordum." Ağzı dolu bir şekilde oturur pozisyona geldi ve bana yaklaşıp benim gibi açık olan diziyi izlemeye başladı.

"İzlemelisin kesinlikle." Gülümseyip çatalımla tabağımdaki köfteyi böldüm.

"İnternetim olmadığı için çok giremiyorum." Kısık sesle mırıldandı ve bütün köftenin tamamını kesmeden ağzına atıp güldü.

"Bana gel istediğin zaman beraber izleyelim, ne istersen izleriz." Kurumuş gözlerimi kırpıştırarak bana bakan cafere gülümsedim ve diziyi izlemeye devam ettim. "Bana niye iyi davranıyosun bilmiyorum ama teşekkür ederim batu, ilk kez birinden insan muamelesi görüyorum. Güzel hissettiriyomuş amına koyayım." Yumuşak bir biçimde gülerek konuştu. Ne diyeceğimi bilememiştim, çok fazla sosyal ortamlara girmediğim için düzgün veya kötü insan muamelesi nasıl olur fazla tecrübe etmemiştim, veya dikkate almamıştım. Genelde kafama estiği şekilde insanlara davranırdım ve bana orospu çocuğu muamelesi yapan biri olursa da 'bu npc bozuk amk' deyip geçiştirirdim. Çok ta bu şeyler sikimde değildi.

"Çok hoşuma gidiyosun." İyi olan kafamdan dolayı olan dürüstlüğüm yüzünden kendime küfür ederken caferin ölmüş olmasını, ve beni duymamış olmasını dilemiştim. Gözlerimi kısıp diyeceği şeyi beklerken tabağımdaki körili pilavla oynuyordum. Yemin ederim ağzımdan kaçmıştı, yemin ederim ağzımdan kaçmıştı. O kadar da büyütülecek bir şey değildi bence sadece hoşuma gittiğini söylemiştim. Böyle diyince daha kötü olmuştum.

Uzun süre ses gelmeyince biten tabağımı masaya onun tabağının üstüne koydum ve tedirgince suratına baktım. Dövebileceğini düşünüyordum. Ama yüzüne baktığımda sinirin aksine yüzünün kızarmış olduğunu gördüm. Kızarık suratıyla gözlerini kocaman açmış bilgisayar ekranına bakıyordu, diziyi izlediğini düşünmüyordum çünkü alt yazıları bile takip etmiyordu. Sadece bakıyordu.

"Tarzın çok hoşuma gidiyo, sen de çok hoşuma gidiyosun, bu kadar zıt olmamız beni delirtiyor. Özür dilerim, sadece seninle takılmak şey gibi hissettiriyor, çocukluğumda yaşadığım ama hatırlamadığım tatlı bir anı, bıraktığı tek şey kalbimde hissettiğim sıcak bir his. Tekrar tekrar yaşamak istiyorum." Peluş dinozoruma sarılıp vereceği tepkiyi dikkatle izledim. İlk dediğim şeyden sonra tepki vermediği için cesaretlenmiştim. Zaten içimde bir şeyleri tutmayı da sevmiyordum. Birazcık rahatlamıştım. Tabi götümü de kasmıştım gerginlikten, bu sebepten yüzüm birazcık kızarmıştı.

"Sen, benden, hoşlanıyo musun?" Sakince kafasını bana çevirip kocaman olmuş gözleriyle yavaşça mırıldandı. Cevap vermeden demir tütünlüğü aldım ve içini açıp önceden sardığım otu dudaklarıma koydum. Ucunu da yakıp derince içime çektim ve tekrardan çekingence gözlerine baktım. Kahverengi gözleri tedirginlikle beni izliyordu, sanki cevabımdan korkuyormuş gibi.

"Dedim ya oğlum çok hoşuma gidiyosun diye." Atarlı bir biçimde konuştum ve gözlerimi yüzünden çekip parmaklarımın arasında duran cigarayı izlemeye başladım. Ciğerlerim yanmaya başlamıştı ama kafamın gittiğini ve onunla beraber yükselen stresimin geldiğini hissetmeye başlamıştım, bunları ona söyledikten sonra ayılamazdım.

"Yanlış anlamışsındır ya, ne hoşlanması. Erkeğim ben. Kafan iyi ya-"

"Sikerim seni ha, duygularımı küçümseme anlattık o kadar. Tamam de geç işte." Ani bir atarla sigarayı ona uzattım ve kafamı bilgisayara çevirip diziyi izlemeye devam ettim. Hem utanmıştım hem de verdiği cevaptan dolayı sinirlenmiştim. Aslında adam gibi konuşabilirdim ama öpme isteğimi bastıracak tek şey sinirdi.

Cafer yanıma yaklaşıp bana bakmaya devam etti, ağzından sigarayı ayırmadan bana bakıyordu. Kafamı ona çevirip kaşlarımı çattım. "Sinirlenip gitsene olum ne bakıyosun mal gibi, 'amına koyduğumun ibnesi diyip çaksana bi tane' korktun di mi döverim diye." Gözlerimi kısıp kaşlarımı daha çok çattım. Ne dediğimi bilmiyordum. Sadece duygularımı sinirimle bastırıyordum.

"Keşke kız olsaydın." Edindiğim fırsatla kaşlarımı havaya kaldırdım ve heyecanla konuştum.

"Gözlerini kapa bakayım çat diye nasıl kız oluyorum." Cafer sırıtıp kafasını salladı ve cigarayı bana uzatıp kısılmış gözlerini kapadı. Bu haline sırıtıp dumanı ciğerlerimde bekletip suratına doğru üfledim. Dudaklarımı yalayıp hep yapmak istediğim şeyi yaptım ve dolgun dudaklarının kenarına ıslak ve uzun bir öpücük kondurdum. Gözlerini açmayıp bir şey dememesinden cesaretlenip üst dudağından da öptüm. Hafif çıkmış sert bıyıkları dudaklarıma batmış, bu his bile kalbimi hızlandırmıştı. Geri çekildiğimde gözlerini açmasıyla kaşlarım çatıldı ve gözlerini elimle kapayıp onu yatağa ittim ve karnına oturdum.

"Cafer gözlerini açarsan nasıl kız olabilirim!"

Avare | gayWhere stories live. Discover now