1;1

829 51 23
                                    

Bölümün şarkısı net ama net Gracie Abrams- I miss you i love you (müzik dinleme ön yargınız varsa benim gibi dinleyin aşık oldum) öylesine buldum ve mükemmel aşık oldum

-oy ve yorum unutmayın! Destek verin!!!

..

Taehyung o günden sonra yoktu. İki gün boyunca Diana ile konuşup dururken yanımıza gelmemişti. Diana babasının iş yüzünden gelmediğini sanıyordu fakat ben eşinden kaynaklı bir olay olduğuna emindim. Bence eşi çok bile katlanmıştı onun bu ikili hayatına ve el koymuştu olaya. Yapsa şaşırmazdım ve üzülmezdim. Sonuçta aramıza girmiş kara kedi yine ve yine araya girerken bu sefer rakibi ben değil kızımdı. Taehyung'un çocuk ilgisi ve çocuğu olması eklenince işi bir hâyli zorlaşmıştı.

"Evet Diana hanım, Yoongi bey bugünlük bize izin verdi. Roseanne ile Jisoo'yu alıp ne yapalım sence?"

"Hmm..." düşünürken ben de düşünüyordum. Önceden ne yapardım? Çalıştığım için boş anım olmazdı fakat izin günlerinde Taehyung ile dolaşırdım ya da yiyişi... önemi yoktu artık.

"Yemek yiyelim ve sonra beni sinemaya görürün. Ya da dur dur, lunapar- ya da müze- hiç bilmiyorum anne." Dudaklarını büzmüş düşünürken eminim Roseanne'nin durumu göz önünde bulunduruyordu. "Babam gelmeyecek mi?"

"Bilmem. Geleceği vakit arama yapar."

Telefonum çaldığında Taehyung'un arama düşüncesi beni epey şaşırtmıştı. Gerçekten iti andıktan sonra çomağımı hazırlamam gerekiyordu fakat hayır, telefonu elime aldığımda arayan kişi Max idi. Taehyung ve benim -daha çok benim- arkadaşımdı ve uzun zamandır görüşmüyorduk. Kendisi 120 kiloluk bir abiysi ve dövmeciydi.

"Babam mı?"

"Hayır eski arkadaşım."

"Anne, babamı da böyle tanıştırmıştın bana. Emin misin?"

"Evet. Babanla da arkadaş. Sorunca öğrenirsin." Telefonu cevaplayıp Diana'dan ayrıldım.

"Jennie!" Hattaki sesin bağırmasıyla kulağım sızlayınca telefonu kendimden uzak tutmuştum.

"Bağırma Max. Neden aradın uzun zaman sonra?"

"Aşk olsun Jennie. Sırf sen bekar hâlinle doğurup anneliğe hazırlanırken beni sattın diye niye seni aramayayım?" Uzun konuşmasının özeti şuydu; beni sen uzun zaman boyunca aramadın.

"Pekala Max, haklısın ve kusura bakma. Nasılsın peki? Dövme dükkanı nasıl gidiyor?"

"Ah Jennie ah," diye iç geçirdi. "Dövme dükkanı aynı ama sen yoksun. Seni çalıştırdığım günlerde o kadar eğleniyordum ki... şimdiki çalışanlar fazla ketum ve suskun." O anlar zihnime gülerken gülmeden edememiştim. Kaynatmaya başladığım süt fokurdarken altını kapamıştım. Bardağıma doldururken Max'in sesi tekrar kulağıma ilişmişti.

"Bana en son doğuracağım Max diyordun şimdi Taehyung beni dövemk için kapıma dayanıyor. Ne halt yedin Jennie?" Sütü doldururken söyledikleriyle duraksadım aniden. Taehyung mu?

"Anlamadım, o senin yanına mı geldi?"

"Evet, sen biliyordun ve bana demedin diye bana saldırdı. Neyseki koruyucum Ross beni korudu ve onu dükkanıma kilitledi."

"Ne?" Kahkaha atmaya başlarken kendimi durduramamıştım. "Gülme," diye mırıldanmasına rağmen gülmeye devam etmiştim.

"Uzun zamandır görüşmememizw rağmen dükkanımın yerini unutmayın beni pataklamaya geliyor kerata."

blood, pain and lies ♠︎ taennieTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon