0;4

1.1K 50 30
                                    

"Siparişiniz nedir efendim?"

Karşımdaki müşteri menüyü büyük bir merakla incelerken yüzünü buruşturduğunda dikkatle inceliyordum onu. "Şey, sanırım ben bir tavuk sote ve kızarmış pirinç alacağım. Yanına büyük boy kola alabilir miyim?"

"Elbette," dedim şirin şirin sırıtarak. "Kolanız teneke mi olsun yoksa bardakta mı?"

Bir süre düşünüp kasanın yanına tuvalete uzanan koridora bakan duvara yerleştirdiğimiz kola otamatına baktı. "Teneke olsa daha iyi olur," dedi fısıldayarak. Hemen siparişleri Yoongi'ye verirken hızlı adımlarla teneke kola aldım ve müşteriye uzattım.

"Teşekkür ederim," dedi ve büyük açlıkla içmeye başladı. Ben kendimi yanından kaçırırken mutfağa ilerlemiştim. Diana tezgaha oturmuş Yoongi'yi izlerken yeni aldığı ustada başka yemekler yapmakla meşguldü.

"Diana'nın tezgahta ayakkabılar giyinikken oturması sağlıklı mı? Ah bir dakika, onlar galoş mu?" Eminim bu fikir kızımdan çıkmıştı.

"Biliyorsun Jennie, beni izlemezse ortada volta atacak ve benim contalar yanacak. Neyse ki galoş giydi yoksa asla izin vermezdim."

Diana'nın yanına girip bana sararken yanağına ufak bir öpücük kondurdum. "Anne," dedi şirin sesiyle. Onu sımsıkı sararken, "Efendim," dedim. Minik kollarını bana sarmıştı fakat ayırmıştı.

"Tuvalete gitmem lazım."

"Tamam ben görürürüm." Tuttuğum elini çekip tezgahtan inerken son dakika onu tutmuştum.

"Ben gideceğim anne. Büyüdüm ben lütfen özel alanıma saygın olsun." Bana saçını savurarak gittiğinde hepimiz ona bakakalmıştık. Yoongi'ye ağzı açık bakarken o çoktan gülmeye başlamıştı.

"Şimdiden böyleyse kolay gelsin sana Jennie." Eliyle omzumu sıvazlarken dudaklarımı gelecekteki ergenliğini aklıma getirerek üzüntüye boğmuştum kendimi.

"Jennie?" Sert sesiyle beni çağıran Namjoon'un elindeki ağır tepsiye koşup alırken yakında usta da yardım edince üzerindeki yükleri almıştık. En az dört masanın artığını tek seferde toplarken ağırlık oluyordu ona.

"Şu güçlü kaslarım olmasa kim taşır bunları," dedi pazılarını ovuşturarak otururken.

"Biz senden ve kaslarından razıyız Namjoon oppa, sen merak etme." Gülmüş lafa dalarken Yoongi bana seslendi.

"Hadi götür siparişleri." Tepsiye dizip dikkatle götürürken adımlarıma dikkat ediyordum. Görüş alanıma müşteri girince o getirdiğim yemeklere ağzı açık bir şekilde bekliyordu. Açtı hem de çok aç ve şimdiden ağzı açlıkla aralanmıştı zavallı adamın. Yemekleri dizerken bana hızlı yardımcı olurken, "Bir kola daha lütfen," dedi tepsiye tenekeyi bırakırken.

"Tabii."

Tepsiyi kasaya bırakırken otomata gittim ve kola makinasını açtım. Bir el benden önce davranıp tenekeyi alırken önemsemedim sonuuçta müşteriydi. Teneke kolayı alıp otomatı kapatmış arkamı döndüğümde bana gülerek bakan Taehyung'u gördüğümde üşümüş gibi hissetmiştim.

"Merhaba," dedim ne diyeceğimi bilemezken. O bana öylece bakarken dudakları hafif kıvrılmış gibiydi.

"Müşteriden sonra bana bak," dedi ve uzakta bir yerlerde manzaraya bakan masaya oturdu. Gözlerim arada ona kayarken kolayı müşteriye teslim edip arkamı dönmüştüm.

"Aa parfon, su da alabilir miyim?" Sevinçle arkamı döndüm ve saygıyla eğilerek, "Hemen getiriyorum," dedim. Taehyung'a bakması için Namjoon'u gönderebilirdim ha?

blood, pain and lies ♠︎ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin