2;0

790 56 65
                                    

-öncelikle yorum konusunda sayfaların öldüğünün farkındasınızdır

-yazma konusunda ben de bir gelişme olduğunu söyleyenler var, siz ne düşünüyorsunuz? Beni eleştirir misiniz?

-iyi okumalar~~

...

Etrafım çok mu karanlıktı yoksa dünyaya baktığım çerçevelerim mi pislenmişti? Hayat bana hep monoton gelmişti peki ya şimdi umutsuzluğun kokusu yalnızlığa karışmış gibiydi. Biraz acıyla biraz daha ihanetle harmanlanmış ve bu senaryoyu oynaması için bir enayi aranmıştı. O enayi bendim.

Eski eşim hiçbir şey olmamış gibi hayatıma girmiş üstelik kızım için onu kabullenmek zorunda kalmaıştım. Hayat asla yaşamam gereken duyguları bana yaşatmıyordu, hep kabullenmek zorunda kalan bendim fakat benim hatalarımı kimse kabullenmiyordu.

Dünya'da o kadar kötü, etrafımda o kadar kötülük varken acısının benden çıkarılması adi değildi. Tanrı'dan küsme nedenim de buydu, Taehyung hayatıma darbe indirmişti; hem iyi anlamda hem de kötü anlamda, fakat şu an acı içinde kıvranan bendim. Şimdi de yeni bir acı hayatıma yükleniyordu; baba kaybı.

Ben ve Diana Los Angeles'tan New York'a gidişimizin ardından annemin aracına binmiş evime gidiyorduk. Annem ve Diana benim yanımda birbirleriyle tatlı tatlı konuşurken onları arka koltukta izliyordum, hayattaki bana ucu dokunmayan her güzel ânı izlediğim gibi. Babamın yanına gidecektik fakat o zamana kadar Taehyung'u da beklemek zorundaydık. Telefonum çalarken onları dalgınlıkla izleyen gözlerim Taehyung'un ismini görünce irkilmişti.

"Alo?" Annem bana yan gözle bakarken 'Taehyung' diye dudsk oynattım. Anlamış gibi başıyla onayladığında Taehyung'un sesi duyuyordum.

"İndiniz mi Jennie?"

"Evet, şimdi eve gidiyoruz. Sen neredesin? Diana sana öpücük yolluyor." Karşı hattan kıkırdamasını duyunca ben de istemsizce gülümsemiştim. Diana daha çok öpücük yollarken, "Çok öpüyor hatta," dedim.

"Ben de onu öpüyorum bol bol," dediğinde kısık sesle Diana'ya iletiyordum. "Ben indim, geleyim mi?"

"Nasıl?" Gülümsemem solmuştu şaşkınlıkla. Daha yeni öğrenmişti ve daha erken inebileceği bir uçak nasıl bulabilmişti? "Sen nasıl geldin?"

Ufak bir kıkırtı daha çıkararak, "Özel jet kiraladım Jennie," dedi.

"Madem özel jetin var bindirseydin ya bizi?"

"Zar zor kiraladım yoksa sizi de bindirirdim elbet. Dönüşü uçağa binmezsiniz." Dediklerine göz devirirken anneme yakalanmıştım. Bana bıyık altından gülüyordu.

"Of bakarız Tae. Anne Tae inmiş geleyim mi diye soruyor."

"Gelsin gelsin." Hevesden çok 'gelsin de göstereyim' der gibi söyleyince karşı hattan yutkunma sesi gelmişti ve bu beni aşırı zevke getirmişti.

"Duydun mu Taehyung?"

"Evet." O kadar tırsmıştı ki annemin ses tonunda korkusu sesine yansımıştı. Otuz iki diş sırıtarak telefonu kapattım ve annemle kızımın atışmalarını izlemeye başladım.

"Sen kiminle uğraştığünı bilmiyorsun küçük hanım. Ben üniversitede satranç kulübündeki en iyi kişi olarak okulumu temsil ettim."

"Ama kazanamamışsın."

"Evet ama ikinci oldum. Birinci kişi tam da adet zamanımda benimle yarışmıştı."

"Aslında haklısın büyükanne. Babamda beni hep uykum gelirken yeniyor." Annem ve ben onun dediğine gülerken eve yaklaşmak üzereydik.

blood, pain and lies ♠︎ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin