13.Bölüm~

1K 127 191
                                    

İyi okumalar~
________________

Tam geri çekileceği sırada beline sarılan bir kol ve ensesinden tutulan elle şaşırırken birden dudaklarında hissettiği dille gözlerini sonuna kadar açmıştı.

Ağzının yavaş bir şekilde aralanması bir yana içeriye giren dille birlikte irkilirken belinin yavaşça okşanılmasıyla utançtan ölmek üzereydi.

Bunu herkesin içinde yapmış olmasıda bir yana Jisung hiç böyle hayal etmemişti. Yada sadece karşısındaki bu adamın sınırlarının olmadığını unutmuştu...

Ortamdaki uğultular baş gösterirken genç çocuk hâlâ ağzının içini açlıkla keşfetmek istermiş gibi öpen adama şaşkın gözlerle bakıyordu.

Hayır kesinlikle böyle olmamalıydı. Çünkü Jisung karşısındaki ten temasından nefret eden adamı sinirlendirerek dikkati kendi üzerine çekmek istemişti. Lakin bir şeyi hesaba katmamıştı.

Karşısında ağzının içini, her bir santimini diliyle keşfeden adam, sinirli olmaktan çok hoşuna gitmiş gibiydi...

Yüzüne bir yumruk yada bir bıçak darbesi bekleyen Jisung için bu çok beklenmedikti. Çünkü gardiyanlardan ten temasından nefret ettiğine dair çok korkutucu şeyler işitmişti ki bunları duyduğuna yemin edebilirdi.

Sırf koluna dokundu diye eli kesilen adam yada sırf gözlerinin içine derinlemesine baktı diye gözleri çıkartılan adam bunun gibi birçok şey duymuştu. Yani hepsi söylentiden ibaretmiydi?

Anın şaşkınlığıyla birlikte kal gelen Jisung'un yavaş yavaş kendine gelmesiyle birlikte bütün parmaklarının gerildiğini hissetmişti. Boynuna dolanan narin parmakları gergince uzun boylu adamın derisine batarken diline dolanan dille karsıklarına tekme atılmış gibi hissetmişti.

Ağzından kaçan küçük bir inlemeyle birlikte dünyada yok olmak isteyen genç artan uğultularla birlikte iyice kızardığını hissetmişti. Anlaşılan en az Jisung gibi yemekhanedeki birçok kişide şaşırmıştı.

Üzerindeki şaşkınlığı hâlâ atamayan Jisung bel boşluğunda hissettiği sıcak parmaklarla irkilmişti. Parmakları ne ara gömleğinin içine girmişti?

Belini okşamaya başlayan uzun ve kemikli parmaklarla kendini sıkan Jisung hızla karşısındaki adamı ittirerek bir iki adım gerilemişti. Artan uğultular başını ağrıtmaya başlarken karşısındaki bu adamın gerçekten tehlikeli ve bir o kadar vurdum duymaz olduğunu birkez daha anlamıştı.

İttirilmeden dolayı ayrılan dudaklarına soğuk hava temas ederken karşısındaki adama şaşkınlıkla ve ürkekçe bakmaya başlamıştı.

Kafası yere eğili halde duran adam ellerinden birini dudaklarına götürerek okşamasıyla gencin kaşları çatılmıştı. Yavaş yavaş kafasını kaldıran adamın eli hâlâ dudaklarındayken yoğunlaşmış ve kararmış gözleriyle karşısındaki gence bakarak sırıtmaya başlamıştı.

Uzun ve sivri dişleri Jisung'un tadını almak istermiş gibi sertçe alt dudağına saplanırken dili yardımıyla yavaş bir şekilde yalamıştı.

Jisung karşısındaki adamın yaptığı şeyle birlikte tekrardan kasılırken, karsıklarında bir darbe daha hissetmişti.

"Demek vişne ha?"

Duyduğu sesle irkilen genç derin ve kalınlaşmış ses karşısında tüğlerinin havaya kalktığını hissetmişti.

"Ne?"

Ağzından panikle kaçan 'Ne?' sözcüğü o an için onun kurtarıcısı gibiydi. Kalabalıktan gelen uğultular her geçen saniye artarken genç çocuk ağrıyan başıyla yüzünü buruşturmuştu. Yüksek seslere katlanamıyordu anında başı ağrıyor gözleri yaşarıyordu. Bunu fark eden adamın kaşları çatılırken gözlerini kalabalığa kaldırmış ardından bağırarak herkesin sesini tek bir cümlesiyle kesmişti.

TİGER LEE -MinSung-Where stories live. Discover now