007

597 52 66
                                    

(Yazar uyarısı: Smut bölüm. +18)

Dudaklarımız birleşmişti. Kendimi geri çektiğimde tekrardan gözlerine baktım. Bunu neden yapmıştı? Daha çok acı çekmemi mi istiyordu? Çünkü başarmıştı.

Skyler: Bugün... Seni onu öperken gördüm.

Buğulu gözleriyle gözlerimin içine bakmaya devam etti.

Joseph: Bunu yapacağını bilseydim oraya asla gitmezdim.

Gözlerimden yaşlar akıyordu. Eliyle yanağımdan aşağı doğru süzülen gözyaşını sildi.

Joseph: Lütfen ağlama. Skyler... Seni böyle göremem. Her şeyi kaldırabilirim ama bunu yapamam.

Yüzümde duran elini öptüm.

Yeniden eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Bu sefer kaçmayacaktım. Ellerimi ensesinden birleştirip karşılık verdim. Kıvırcık sarıya yatkın kumral saçlarının içinde ellerimi dolaştırdım.

Nemli dudakları sıcak ve yumuşaktı. Gözümden akan yaşlar onun da yüzüne bulaşmıştı. Apartmanın sessizliğinin içinde kaybolmuş bir şekilde kapının önünde sadece öpüşüyorduk.

Yüzümdeki ellerini omuzlarımı ovarak belime kadar getirdi. Tek eliyle belimi iyice sarıp kendine doğru çekti. Artık aramızda mesafe yoktu.

Birkaç adım geriye yürüdü ve artık kapı eşiğini geçmiştik. Diğer eliyle kapıyı kapattı ve beni kapıya yasladı. Dudaklarımız bir saniye bile ayrılmıyordu.

Ellerimi ensesinden yakasına doğru indirdim ve omuzlarını tuttum. Yavaş yavaş öpmesi daha arzulu ve istekli hâle dönmüştü. Nefes almak için geri çekilmeme bile izin vermiyordu. Sanki dudaklarımız bir kere ayrılırsa bir daha geri birleşmeyecekmiş gibiydi. Sanki geri çekilirsem şu an yaşadığım rüyadan uyanacaktım.

Joseph belimdeki elini yavaşça kalçama doğru indirdi. Çekingen davranıyordu ve tepkimi ölçüyordu. Evinin içindeki tek aydınlık yer olan gece lambasının yandığı koridorda duruyorduk. Loş ışığın saçlarına yansıması ve sadece onun nefesinin sesi eşliğinde bayılacak gibi hissediyordum. Kalbim ağzımda atıyordu.

Kalçamdan bacağıma doğru elini indirmeye devam etti. Ben ise yakasından tutup onu iyice kendime yaklaştırdım.

Tek bacağımı eliyle tutup kaldırdı. Kendi beline sarmamı sağladı falan eli hâlâ bacağımdaydı. Bu sırada dudaklarımız ayrıldı. Aramızda santimetre kadar fark vardı. Nefesi dudaklarımı delip geçiyordu. Çok hızlı nefes alıyordu.

Çenemden başlayarak boynuma doğru küçük öpücükler kondurdu. Boynuma geldiğinde öpücüklerin süresi uzadı. Ve çoktan diğer bacağımı da tutup kucağına almıştı. Ellerimi düşmemek için boynuna doladım. Ve kendi boynumu geriye attım.

Birkaç dakika boyunca boynumu öpmeye, emmeye devam etti. Daha sonra kalçamdan destekleyerek beni iyice kendisine sabitledi. Yavaşça odaya yürümeye başladı. Nazikçe yatağa yatırdı ve üzerimden kalkmadı. Ellerimi saçlarının arasına geçirdim ve gözlerine baktım.

O ise üzerime yatmış bir şekilde beni izliyordu. Mahmur bir şekilde bana gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verdim.

Yeniden dudaklarımız birleştiğinde gömleğinin düğmelerini açıyordum. O ise yavaş hareketlerle pantolonumu indiriyordu. Hızlıca ayağa kalkıp üzerindeki gömlekten kurtuldu. Ben de sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım.

Pürüzsüz teni ay ışığında parlıyordu. Yumuşacık belinde ellerimi dolaştırmaya başladım. Yeniden boynumu emmeye başladığında elleri belimin arkasını doladı ve sütyenin kopçasını açtı.

Göğüslerime küçük öpücükler ve minik dil darbeleri bırakıyordu. Sessiz kalmaya çalışıyordum ama çok zordu. Birkaç kez yukarı doğru çıkıp dudağıma öpücük bıraktı ve sonra yeniden aşağı doğru inerken sıcak nefesini vücudumun her yerinde gezdirdi. Kendimi tamamen ona bırakmıştım. Bacaklarımın arasındaki şişkinliği hissedebiliyordum. Kendisini bana bastırırken gözlerini kapatıyordu.

Kulağıma eğilip sıcak nefesiyle birlikte iniltili bir sesle konuştu. "Sanırım daha fazla bekleyemem."

Ben de dudaklarımı yanağındaki kirli sakallara sürterek kulağına kadar getirdim. "Bekleme o zaman."

Ellerimi belinden çekip ön tarafa getirdim ve pantolonunun düğmesi ile fermuarını açtım. Pantolondan kurtulunca rahatlamışa benziyordu.

Daha sonra parmağıyla daireler çizerek iç çamaşırımı tutup çıkardı.

Tekrardan dudaklarımız birleştiğinde altımdaki ıslaklığa sertliğinin başını sürtüyordu. İnlemelerim artık önünü alamayacağım şekilde yüksek sesle çıkmaya başladı. Gözlerini kapatmış bir şekilde mırıldandı. Daha sonrasında da içimdeydi.

Bacaklarımı belinde doladım ve sanki bir dalga gibi içimde gel git yapmasına izin verdim. O hızlandıkça ben daha da kayganlaşıyordum. Nefes alışverişimle kalp atma hızım birbiriyle yarışıyordu.

Biraz zaman geçtikten sonra Joseph'in inlemeleri hırlamaya dönmüştü. Kapattığı huzurlu gözlerini şimdi sıkarak kapatıyordu. Tek eliyle iki elimi tutmuştu ve üst tarafta birleştirmişti. Bileklerimi sıkıyordu. Boynumu emmeye gömüldüğü sırada yüksek sesle inledi. Daha sonra bacaklarımda hissettiğim sıcaklıkla ben de inlemeye başladım. Titriyordum.

O da titriyordu. Başını yukarı kaldırdığında boynunda beliren belirgin damarlara baktım. Derin bir nefes verip yanıma uzandı.

Eliyle saçlarımı yüzümden çekti. Burnuma bir öpücük kondurdu.

Joseph: Sana aşığım, Skyler.

I'm in love with Joseph QuinnOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz