022

209 26 38
                                    


Joseph

''Hadi Jamie, Skyler birazdan uyanacak. Şu gömleği giymeme yardım et.'' dedim kasıklarımdaki acıyı görmezden gelerek.

Jamie göz devirip gömleğe kolumu sokmam için tuttu. Doktor kapının önünde bana bakıyordu.

''Bay Quinn, en az üç gün yatıp dinlenmeniz gerekiyor. Hareket etmemeniz gerekiyor. Dikişleriniz açılabilir. Zor bir ameliyat geçirdiniz.'' diyordu. Bunları kaçıncı duyuşum bilmiyordum.

Jamie: Skyler'a böbreğini verenin sen olduğunu ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?

Joseph: Biraz iyileşmesini bekleyeceğim. Sen dediğim işi hallettin mi?

Jamie evet anlamında başını salladı. 

Jamie: Sen bu halinle ona nasıl bakacaksın anlamıyorum. Senin de bakıma ihtiyacın var. Kendini mi öldürmek istiyorsun Joe?

Gömleğin son düğmesini de iliklediğim sırada Jamie'ye sadece onun anlayabileceği bir bakış attım. Jamie teslim olmuş gibi ellerini kaldırıp 'İyi sen bilirsin, ben karışmıyorum. Umarım seni sokak köşelerinden toplamak zorunda kalmam' dedi. 

Elimle dikişlerin olduğu yeri tuttum. Attığım her adımda, aldığım her nefeste acıyordu. Alnımdaki teri koluma sildikten sonra odadan çıktım.

Doktor da benimle beraber yürüyordu. ''Yara bandınızı iki saatte bir değiştirin. Değiştirirken on dakika kadar açık bırakın ve hava alsın. İltihap kapmasına izin vermeyin. Ayrıca her gün kontrole gelmeyi unutmayın. Size anca bu şekilde çıkış izni verebilirim. Anlıyorsunuz, değil mi?'' dediğinde başımı tamam anlamında salladım.

Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip Skyler'ın odasına girdim. Tommy'e ''Joseph nerede?'' diye sorduğunu duyuyordum. Tommy elini başına götürüp kaşırken içeri doğru yürüdüm.

''Buradayım meleğim, doktorunla konuşmaya gitmiştim. Üzgünüm.'' dedim yanına oturup elini öperken. Gülümsüyordu. Yüzünün rengi bile değişmişti. Soluk hasta teni gitmişti. 

Skyler: Herhangi bir sıkıntı çıkmış mı? Annem iyi mi?

Jamie de arkamdan girip ''Uyuyan güzelimiz uyanmış, tekrardan aramıza hoş geldin prenses.'' diyerek Skyler'ın başını öptü. 

Jamie: Telefonda seninle konuşmak isteyen biri var.

Telefonu Skyler'ın kulağına götürdüğü sırada Tommy meraklı gözlerle bakıyordu. Biz ameliyattayken Jamie gidip Skyler'ın ailesiyle konuşmuştu. Böbreğini vermese bile en azından vermiş gibi konuşması için onlara belli bir miktar daha ödemiştik.

Skyler: Alo?

...

Skyler: Oh anne, merhaba. Seni ameliyattan önce göremedim... Hangi odadasın?

...

Skyler: Neden başka hastaneye naklettiler? Bir sorun mu var?

...

Skyler: Anlıyorum. O zaman birkaç gün sonra görüşürüz...

Tommy kaşlarını çatıp sinsice bir bana bir de Jamie'ye baktı. Bir şey söylememesi için yalvarırcasına gözlerine bakıyordum. Skyler telefonu kapatıp Jamie'ye verdi.

Skyler: Joseph, iyi görünmüyorsun. Bir sorun mu var?

Dayanılmaz acıyı bastırmaya çalıştım. Jamie beni konuşmaktan kurtarıp öne doğru atıldı.

Jamie: Dünden beri hiç uyumadı. O kadar yoruldu ki biraz uyusan iyi olur dostum. Kendi iyiliğin için.

Skyler elini uzatıp yüzümü okşadığında eline öpücük kondurdum. Endişeli bir şekilde bana bakıyordu. ''Ben iyiyim merak etme.'' dedim. 

Skyler: Ben de biraz uyusam iyi olur. Canım çok yanıyor.

Jamie, Tommy'e kaş göz yaparak konuştu. ''Hadi biz çıkalım da onlar da dinlensinler.''

İkisi odadan çıktığı sırada Skyler yatakta yana doğru kaydı. Yanına uzatıp örtüyü ikimizin üzerine çektim. Başımı boynuna doğru soktum ve kokusunu ciğerlerime çektim. İşte şimdi huzurluydum.

Skyler: Teşekkür ederim... Her şey için. 

Joseph: Seni asla yarı yolda bırakmam demiştim.

Gözlerimin kapanmasına izin verdim ve huzurlu bir uyku çekmek için sıkıca Skyler'a sarıldım. Gözlerimi açtığımda duvardaki saate baktım. Birkaç saattir uyuyordum. Skyler daha uyanmamıştı. 

Yatağın demirlerinden tutarak ayağa kalktım. Ameliyat yaramın olduğu yer biraz kanamıştı. Gömleğime bulaşmıştı. Skyler'ın uyandığını fark ettiğimde hemen elimle kapattım. Gözlerini ovuşturuyordu.

Skyler: Joseph... Bu yatak ve oda çok rahatsız. Eve ne zaman gidebiliriz?

Elimle yaraya bastırdım. ''Hemen gidip doktorla konuşup geliyorum. Bir şey istiyor musun?''

Hayır anlamında başını salladığında zorlukla yutkundum. Nefesimi tutup odadan çıkana kadar topallamamaya çalıştım. Elimi çektiğimde kanın oldukça yayıldığını ve gömleğin bir kısmına bulaştığını gördüm. Ceketimi çekip yavaşça gömleği sıyırdım.

Dikişler olması gerektiği gibi durmuyordu. Acilen doktora görünmem gerekiyordu. Duvardan tutunarak alt kata indim. Hastane bloklar şeklindeydi ve kestirme olsun diye bahçeden çıkıp diğer bloğa girmeyi düşündüm. Çünkü asansör bekleyecek durumda değildim. Kapının önünde çıktığımda Jamie'yi sigara içerken ve birileriyle sohbet ederken gördüm. 

Tam Jamie'ye doğru gidip seslenecektim ki benden yaklaşık iki üç adım yanımda duran kızlar ''Aman Tanrım! Bu Joseph Quinn!'' diye bağırmaya başladı. Jamie bunu duyup bana doğru döndü. Elindeki sigarayı yere atıp hızlı adımlarla bana doğru gelmeye başladı.

''Lütfen bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' kızlar yüzüme meraklı bir şekilde baktı. Ceketimi kanamanın olduğu yere doğru götürüp kapattım. Zoraki gülümseyerek tamam dedim.

Sırayla fotoğraf çekilmeye başladılar. Ama bir türlü bitmiyordu... Aksine, kişi sayısı artmaya başlamıştı. Jamie bir terslik olduğunu anladı. Eliyle alkış yapmaya başladı. ''Hadi bakalım, herkes dağılsın. Bizim işimiz var. Biliyorsunuz ki burası hastane. Çok gürültü yapıyoruz. İnsanlar rahatsız olabilir.''

Jamie yumuşak gülüşüyle yavaşça kalabalığın arasından sıyrılıp koluma girdi. İnsanlar fotoğraf çekilmenin yarıda kalması yüzünden homurdanıyorlardı. 

''Jamie...'' dedim zorlukla nefes alarak. Elimi çektiğimde bulaşan kanı gördüğünde bembeyaz oldu.

Jamie: Lanet olsun Joseph, ne zamandan beri böylesin sen?!

Joseph: Lütfen beni doktora götürür müsün?

Jamie sinirle dudaklarını ısırdı. Kalabalığın arasında koluma girip beni yürütmeye çalışıyordu. Sosyal anksiyetem tutmaya başlamıştı. Kalabalık üzerime üzerime geldikçe boğuluyor gibi hissediyordum.

Jamie kibarlıkla önümüzdeki insanlardan çekilmelerini istiyordu ama onlar sanki hayvanat bahçesinde parmaklıkların arkasındaki bir maymunmuşum gibi sürekli fotoğrafımı ve videomu çekmeye çalışıyorlardı. ''İşte orada!'' diye bağıran adama doğru döndüm.

Magazinciler de gelmişti. Ellerindeki kamerayla bize doğru koşuyorlardı.

''Bay Quinn, sevgilinize evlenme teklifi ettiniz. Gizemli kişi hakkında bilgi verir misiniz?''

''Nerede tanıştınız Bay Quinn?''

''Düğün ne zaman olacak?''

''Bay Quinn, sevgilinizin adını bizimle paylaşacak mısınız?''

''Sydney Sweeney ile görüşüyor musunuz?''

Gözlerim kararmaya başladı. Jamie'nin kolundan sıkıca tuttum. Ayaklarım titriyordu. Daha fazla dayanamayacaktım.

Başım yere çarparken Jamie'nin hızlıca eğilip başımı tuttuğunu gördüğüme eminim. ''Joseph! Kendine gel!'' diye bağrıyordu. Gözlerim tamamen karanlıkla boyanmadan önce duyduğum son şey Jamie'nin ''Birisi doktor çağırsın!'' sözleriydi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

I'm in love with Joseph QuinnWhere stories live. Discover now