014

156 24 88
                                    

Skyler

Klozetin önüne eğilmiş midemde ne varsa çıkarıyordum. Bu hafta bu yedinci kez oluyordu. Banyonun kapısının önünde pijamalarıyla dikilip endişeli şekilde bana bakan Julia'ya ve Sydney'e elimle gitmelerini işaret ettim. Yine kusma sesime uykularından kalkmışlardı.

Sydney bizimle yaşamaya başlayalı üç hafta olmuştu. Şu ana kadar hiçbir sorun yaşamamıştık. Joseph ile dışarıda sevgili gibi davranıyorlardı ama bu konuda çok dikkatlilerdi. El ele tutuşmaktan öte hiçbir şey yapmıyorlardı. Günün çoğunu da benim kafemde geçiriyorlardı. Birlikte kahve içerken çekilen fotoğrafları olması ve paparazzilere 'mutluyuz' demeleri yeterdi.

Hatta bazen Sydney bunu oyuna çeviriyordu. Benim Joseph'i durmadan öptüğüm ve yüzünde ruj izi bıraktığım zamanlarda yüzünün fotoğrafını çekip sosyal medyaya atıyordu. Garip bir durumdu ama gerçekten buna alışmıştık. Film çekimleri de oldukça hızlanmıştı. Çoğunluğu sette çekildiği için filmin tamamlanmasına bir veya iki ay kaldığını düşünüyorlardı. 

Sydney'in sette hoşlandığı birisi vardı. Durmadan bize onu anlatıyordu. Kim olduğunu sır gibi saklıyordu çünkü eğer söylerse Joseph'in aralarını yapmaya çalışacağını ve kendisini rezil edeceğini düşünüyordu. Joseph bunu yapabilirdi...

Julia arkamdan gelip eğildi ve elini sırtıma koydu. ''Hastaneye gitmen gerekiyor.''

Hayır anlamında başımı salladım. Diğer yanımdan Sydney geldi ve o da eğildi. ''Bunlar normal değil Sky. Midemi üşütmüşüm deme artık. Kan kusuyorsun. Bu çok ciddi bir şey. Yarın doktora gidiyoruz.''

Sifonu çekip ayağa kalktım ve yüzümü, ağzımı yıkayıp havluyu yüzüme bastırdım.  Julia sinirle soludu ve banyodan çıktı. Tökezleyerek arkasından koştuğumda ceketini giyiyordu.

Skyler: Nereye gidiyorsun?

Julia: Joseph'i uyandırmaya. Seni anca o ikna eder.

Kolundan tutup çektim. ''Tamam. Tamam yarın hastaneye gideceğim. Sadece ona söylemeyin yeter.''

Julia kolunu çekip kaşını kaldırdı. Emin olmak istiyordu.

Skyler: Söz veriyorum gideceğim. Ağzınızdan bir şey kaçırmayın yeter.

Elimle Sydney'i işaret ettim. ''Özellikle sen. Yarın çekimler sırasında bir şey çaktırma. Kötü bir şey çıkarsa ben ona söylerim. Eğer bir sıkıntı yoksa boşuna kafasına takıp üzülmesini istemiyorum.''

Tamam anlamında başlarını salladılar. Sonrasında gidip yatağa kendimi attım. Kötü bir şey olduğunu hissediyordum ama hislerimin beni yanıltmasını diledim.

Joseph

Üzerimdeki ceketin yakalarını düzelttim ve elimdeki elma şekerini arkama sakladım. Skyler'ın kapısını çaldığım an yüzüm gülmeye başlamıştı. Onu görmeyi beklemek bile mutlu olmama yetiyordu. Kapı açıldığında tam şekeri arkamdan çıkaracaktım ki açanın Sydney olduğunu gördüm. Gülümsediğinde başımla selam verdim.

Joseph: Skyler için gelmiştim, çağırır mısın?

Sydney: O markete kadar gitti. Pastane için eksikler varmış...

Kaşlarımı çattım. Market alışverişini genelde beraber yapardık ya da Tommy ile giderlerdi.

Joseph: Tek mi gitti?

Sydney: Evet... Şey, aslında bir iki tane meyve alması gerekmiş. O yüzden acilen çıktı.

Halen arkamda tuttuğumu fark ettiğim elma şekerini indirdim. Sydney bakıp gülümsedi. Gözüyle o ne der gibi işaret etti. Elma şekerini kaldırdım.

I'm in love with Joseph QuinnWhere stories live. Discover now