012

155 31 52
                                    

Joseph beni evin önünde bıraktığında arabadan inmeden tam dudağının kenarına bir öpücük kondurdum. Onun film çekimleri için sete gitmesi gerekiyordu. Harika bir hafta sonu geçirmiştim. Bütün bu olanlardan uzak kalmak iyi gelmişti. İki gün boyunca telefonu bile açmamıştım. Merdivenlerden çıkarken böbreklerime giren sancıyla biraz duraksadım. Kendimi fiziksel olarak zorlarsam bazen böyle kramplar giriyordu. Evin önüne gelip kapıyı çaldım. Kapıyı ağzındaki çikolata barıyla duran Tommy açtı. Beni görünce gülümseyip sarıldı. Ben de kardeşime sarıldım. Elimdeki sırt çantamı alıp içeri doğru geçti.

Julia kanepede yayılmış magazin programı izliyordu. Önünde de patlamış mısır kasesi vardı, hem de en büyüğünden. Elimi ağzıma götürüp sahte şekilde öksürdüm. Gözünün ucuyla bana bakıp televizyona döndü. Sonra da yeniden bana dönüp ayağa kalktı ve koşarak sarıldı.

''Bensiz de oldukça iyi idare etmişsiniz.'' dedim kanepeye oturup patlamış mısırdan bir avuç alırken. 

İkisi de birbirine bakıp gülümsedi. Sonra Julia aklına bir şey gelmiş gibi elini havaya kaldırdı.

Julia: Jake aradı. 

Bir an için Jake'in kim olduğunu unutmuştum. Julia'nın 'bir zamanlar' hoşlandığı çocuktu. Julia çorap değiştirir gibi sürekli birilerinden hoşlandığı için yakalamak çok zor oluyordu. Jake'i bizim eve davet ettiğinde sinir bozucu arkadaşı Liam'ı da benimle tanıştırmak için getirmişti. İşte o gün Joseph ile tanışmıştım. Joseph'in üstüme kahveyi döktüğü gündü.

Umursamaz bir şekilde devam etmesini bekledim.

Julia: Senin işinle olan problemden bahsettim. O da sana yardımcı olabileceğini söyledi. Sanırım Liam'ın çalıştığı yerde boş bir pozisyon varmış. Ne dersin uyar mı?

Ofladım. 

Skyler: Bilmiyorum ki Juls. Evet işe ihtiyacım var ama bunu da kabul edersem adam bunun altından yanlış anlamlar çıkarabilir.

Julia iki elini hayır anlamında salladı.

Julia: Senden ve 'bir sevgilin' olduğundan bahsettim. Gerçekten dostane şekilde bir teklif sundu. Hem zaten sadece görüşmelere gitmen gerek. İlla seni alacaklar diye bir şey yok.

Skyler: İş neymiş?

Julia: Satış danışmanı.

Skyler: Tamam belki giderim. Söz vermiyorum ama.

Julia heyecanla ellerini birbirine vurdu. Sonra telefonu çalınca cebinden çıkardı ve biz de Tommy ile kulağımızı kapatmak zorunda kaldık.

Julia: Aman Tanrım bu Jamie Bower!

Tommy kulağıma eğilip ''Her seferinde... Her seferinde aynı tepkiyi veriyor...'' dediğinde gülümsedim.

Julia koşarak odasına gitti. Ben de o sırada dolaptan atıştıracak bir şeyler aldım ve mikrodalgaya koydum. 

Birkaç dakika sonra çıktı. Bir şeyler karıştırıyor gibiydi. ''Şey... Ben çıkıyorum. Geç kalmam merak etmeyin.''

Kaşlarımı çatıp şüphelenir bir şekilde baktım.

Julia ise elini ağzında sahte bir fermuar varmış gibi çekip koşarak evden çıktı. Tommy ile birbirimize bakıp balkona çıktık. Aşağıda siyah bir jeepin durduğunu görebiliyordum. Julia koşarak ona bindi ve jeep uzaklaşmaya başladı.

Tommy: Bütün hafta sonu boyunca böylelerdi.

Skyler: Jamie ile görüşmeye mi başladılar? Bunu benden nasıl saklayabiliyor anlamıyorum. Onun üstüne daha çok pot kıran birini tanımadım.

I'm in love with Joseph QuinnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin