22》aradığım şey sensin

7.1K 772 1.3K
                                    

Chan her zamanki gibi en sevdiği online oyunlardan birisini oynuyordu. Elbette her oyunda olduğu gibi bu oyunda da pek çok toksik oyuncu bulunuyor, sıklıkla Chan'ın canının sıkılmasına sebep oluyordu. Chan elinden geldiğince sabırlı davranıyor, toksik kişileri ciddiye almıyor, onları görmezden gelmeye çalışıyordu ancak içlerinden bir tanesi Chan'ın tüm sabrını tüketerek bir ilke imza attı. Biggerthanu adlı oyuncu, Chan'ın onlarca kez ölmesine sebep olduktan sonra onun tüm birikimini de çalmıştı. Tabii ki Chan'ın sinirlendiği tek şey bu değildi. Biggerthanu sıklıkla küfür ediyor, tehditler savuruyor ve diğer oyunculara rahatsızlık veriyordu.

Chan onunla düzgünce konuşmayı denese de karşı taraftan aldığı cevaplar hep aynı oldu ''Bu ne kibarlık? Sen kibar Feyzo musun? Seni öyle bir döverim ki sümük gibi yapışırsın yere.'' Chan'ın kalan sabrı da tükendiğinde içindeki şeytani yan ortaya çıktı ve Biggerthanu'nun konuşma tarzıyla konuşmaya başladı, bu durum ikisinin de gerilmesine sebep oldu. ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Asıl sen benim kim olduğumu biliyor musun?'' ve ''Sen kimsin oğlum? Asıl sen kimsin oğlum?'' tarzı sohbetler onların içindeki öfke fitilini ateşledi. Biggerthanu, Chan'ın kendisinin evine gelemeyeceğini varsaydı ve tartışma sırasında ev adresini vermiş bulundu. Chan sinirden aklını yitirmiş gibiydi, saatin kaç olduğunu umursamadı, telefonuna adresi girdikten sonra aradığı adresin çok uzakta olmadığını gördü. Biggerthanu adındaki oyuncunun evi, Chan'ın evinin karşı çaprazında kalıyordu, aradaki mesafe 500 metreden biraz fazlaydı.

Chan onun evine gittiğinde kapıyı yumruklamaya başladı, çok geçmeden kapı sincaba benzeyen küçük bir çocuk tarafından açıldı. ''Kime bakmıştınız?'', ''Biggerthanu.'' sincap çocuk kaşlarını çattı. ''Benden büyük olduğunuzu görebiliyorum bayım. Bunu söylemek için mi geldiniz?'' Chan, sincap çocuğu yanıtlamak üzereyken evin merdivenlerinden elinde tavuk kovası tutan, ağzının kenarları sos olmuş birisi indi ve bakışlarını kapıya yöneltti.

Kardeşinin gecenin bu saatinde bir yabancıyla konuşması hiç doğru değildi, kovasını sıkıca kavrayıp panikle kapıya doğru geldi. ''Kimsin?'' Chan kaşlarını çattı ''Biggerthanu sen misin?'' Changbin karşısındaki gencin hayranı mı yoksa düşmanı mı olduğunu anlayamadı fakat bu sessizlik aranan kişinin o olduğunu kanıtladı. Chan hızla Changbin'in boğazına yapıştı ve onu duvara yasladı, o an gerçekten de onun yüzünü dağıtmak istiyordu. Tam yumruk atacağı sırada Changbin, Chan'ın ağzına tavuk kanadı soktu. Chan şaşkınlıkla bakarken Changbin gülümsedi ''Hadi arkadaş olalım.''

Chan ağzındaki tavukla birlikte şaşkınca bir şekilde karşısındaki kısa boylu çocuğa bakıyordu. Kaşları çatıldı, dövmeye geldiği çocuk ile arkadaş olmakta nereden çıkmıştı? Changbin parmak uçlarına yükseldi ve dudaklarını Chan'ın ağzında bulunan tavuğa sürdü. "Ağzımdaki soslar boşa gitsin istemedim, sriracha sosu."

Chan ilginç bir şekilde tiksinti hissetmedi. Changbin'in ışıltılı gözlerinin içine baktı, kendisinden kısa olan tombul çocuğun gözleri fazlasıyla davetkardı. Chan'ın elleri gevşese de Changbin'i duvara yaslamaya devam ediyordu. Bir eliyle ağzındaki tavuk kanadının ucundan tutup yedi, içerisinden çıkan kemiği sıyırdıktan sonra Changbin'e uzattı. "Tut, bu kemikle anlaşma yapacağız."

Changbin, Chan'ın uzattığı kemiğin ucundan kavradı ve gülümsedi. "Arkadaşlığı bozan kişinin kemikleri, bu kemik gibi kırılacaktır." yeminlerini ettikten sonra kemiği kırdılar, kırılan kemik parçaları yere düştü. Chan, Changbin'in yanağındaki sriracha sosunu diliyle sildi. "Bu sosa dayanamıyorum, çok lezzetli."

Duydukları öksürük sesiyle birbirlerine karşı olan garip bakışlarını öksürük sesinin kaynağına çevirdiler. Sincap görünümlü küçük çocuk, onların yere attıkları kemikleri tutuyordu ve büyük ihtimalle kemik parçalarını yemeye çalışırken bir parçayı boğazına kaçırmıştı.

Hacker | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin