64》vien & kibhruk

1.6K 209 729
                                    

☆~ Bu bölümde Minho'nun Çin'e gidişinin üzerinden 5 gün geçmiş oluyor.

Hanji:
dom domum sana cok
ama cok onemli bisey dicem
ama bak cidden cok onemli
onemsiz olmasa seni mesgul
etmezdim bili9+1
neyse
seni seviyorum
-mesaj iletilemedi-

Hanji çatık kaşları, kilo aldığı için daha da belirginleşen sincap yanakları ve büzdüğü dudaklarıyla birlikte oldukça sevimli görünüyordu.

Changbin, Hanji'nin omzunu sertçe dürttü. Onun bu hareketi Hanji'nin elindeki telefonun masaya düşmesine sebep oldu.

"Ya abi öküz müsün be?!" Hanji'nin gür sesi mutfakta yankılanırken Changbin pişkin pişkin sırıtarak yanıtladı "Evet."

Tae, elindeki koca bardağı Hanji'nin önüne koymadan önce konuştu "Ağabeyinle böyle konuşman doğru değil." Hanji'nin kaşları daha da çatık bir hale geldi.

Tae'ye "Sen ne alaka ya?" diye sitem ettikten hemen sonra abisine dönerek sordu "Bu hayatsız neden bizim evimizde?" Changbin bardaktaki sütü tek dikişte bitirdi, gömleğinin bilek kısmına ise ağzını sildi.

"Babamın özel misafiri. Çevrede deve bakmayı bilen tek kişi oymuş." Hanji'nin gözü seğirdi "Ulan hayvanlar zaten Kami-sama'nın unuttuğu yer olan çölde yaşıyor. Ne bakımından bahsediyorsunuz? Önüne kuru otu at geç."

Changbin başını katılıyorum dercesine sallarken Tae söze karıştı "Konuşmayalı pek bir kalpsiz olmuşsun." Hanji gözlerini devirdi "Sen bir sus ya. Ayrıca yüzsüz yüzsüz evime gelmeye devam etmen de çok komik."

Tae sandalyesine yaslanıp kollarını bağladı "Seni güldürebilmek güzel." pekâlâ, bu Hanji'nin beklemediği bir tepkiydi. Şaşırdı.

"Ben gidiyorum, birbirinizi yemeyin. Develeri de yemeyin." Changbin sandalyesinden kalkarken Hanji onun koluna yapıştı "Lütfen beni bu hayatsız Tae ile yalnız bırakma."

Changbin kolunu kardeşinin ellerinin arasından kurtarmak için harekete geçti "Tembihlerim ben onu." kolunu çekiştirirken bakışlarını da Tae'ye yöneltti "Bana bak çocuk, geçen sene yemekte yaptığın gibi şeyler yapmaya kalkışırsan eve döndüğümde seni boks torbası olarak kullanırım."

Tae ellerini teslim oluyorum dercesine havaya kaldırarak yanıtladı "Öyle şeyler yapmayacağım. Değiştim." Changbin'in gönlü Hanji ve Tae'yi yalnız bırakmak istemiyordu. Ancak işe gidip çalışmak zorundaydı.

Hanji içinden hem abisine, hem Tae'ye hem de hayata karşı ağız dolusu küfürler savurmaya başladı. Changbin kardeşinin tombul yanaklarını öptükten sonra mutfaktan ayrıldı.

Mutfak aniden sessizliğe teslim oldu. Tae bu mutfakta Hanji ile birlikte geçirdiği tatlı anıları düşünürken, Hanji de gözlerini masanın üstünde duran yiyeceklerde gezdiriyordu.

Doğrusu son zamanlarda iştahı fazlasıyla açıktı. Arkadaşları bunu elbette ki fark etmişlerdi. Seungmin bu duruma sevinirken, Jeongin ve Felix ise işin eğlencesindeydiler.

Felix, Hanji'nin lokmalarını sayıyor, elini onun karnına koyarak en yumuşak ses tonuyla birlikte konuşuyordu "En sevdiğin amcan, dayın, emmin, abin, yengen, halan, teyzen benim öyle değil mi?"

Jeongin ise Felix'in eline vurarak onun sözlerine hiddetle karşı çıkıyordu "Seni fark eden ilk kişi ben oldum minik bebek. Minho babanı da ilk fark eden kişi bendim. Yani en çok beni sevmelisin."

Seungmin ve Hanji ise onlara genellikle gülüp geçiyor, bazenleri de gözlerini deviriyorlardı. Yine de tatlı, komik anlardı.

Hanji masanın üstünde duran ve soğumaya yüz tutmuş olan pankeklerden bir tane aldı. Bal tabağına uzandı ve bıçağının ucuyla bal aldıktan sonra pankekine sürmeye, balı her yere eşitçe dağıtmaya başladı.

Hacker | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin