71》öpüşelim barışalım zinciri

1.6K 191 454
                                    

Minho, Hanji'nin uyuduğu süre boyunca yokluğunda olan şeyleri öğrenmiş, kendi öğrendiklerini de hacker arkadaşlarıyla paylaşmayı ihmal etmemişti. Bunlara evlatlık olduğu bilgisi de dahildi.

Gerçek babasının üst yetkili olan Ma Dong Seok olduğu söylentisini diğer hackerlarla paylaştığında herkes şok oldu. Neyse ki Minho bu evreyi atlatalı aylar olmuştu.

Matthew ve Namjoon, bu bilgiyi kesinleştirmek ve Minho'yu Ma Dong Seok ile bir araya getirebilmek için gerekli görüşmeleri yapmaya başladılar.

Minho, sevgilisinin kaldığı odaya geri dönmeden önce koridordaki Chan'ı görüp adımlarının yönünü değiştirerek arkadaşının yanına doğru ilerlemeye başladı.

Chan işittiği ayak sesleriyle birlikte yerde olan başını yukarıya kaldırdı ve kendisine doğru adımlayan arkadaşına içli içli baktı.

Minho, Chan'ın yanına yaklaştığında konuştu ''Selam.'' Chan oturduğu yerden kalkıp karşısındaki arkadaşına doğruca sarıldı. Hiçbir kelime yoktu, duygular basit bir fiziksel aktivite aracılığıyla aktarılıyordu.

Minho bu davranışa şaşırsa da çok geçmeden kollarını Chan'ın bedenine sararak ona karşılık verdi. Hackerlara ve onların tanıdıklarına özel olan bu hastanenin boş koridorlarına hakim olan sessizliğin altında içsel haykırışlar vardı.

''Yolumu kaybettim.'' dedi Chan başını Minho'nun omzuna bırakırken ''Birilerine yol göstermeye çalışırken hiç bilmediğim uçsuz bucaksız yerlerde kayboldum.'' yorgunluğu sesinden belli oluyordu.

Minho kollarının uyguladığı baskıyı arttırarak sordu ''Neden böyle düşünüyorsun?'' aslında bakarsanız Chan'ın bitkinlik sebebini tahmin edebiliyordu. Ancak hayatı boyunca belki de ilk defa görüyordu Chan'ın çaresizliğini.

Bu yüzden her şeyi Chan'ın ağzından çekip almak çok daha sağlıklı bir hamle olabilir diye düşündü. Bu hem Chan'ı rahatlatır hem de Minho'nun tahminlerinden emin olmasını sağlardı.

''Bunca zamandır bir peri masalının içinde yaşamışım.'' dedi Chan yorgun bedenini ayakta tutmak için Minho'ya sıkıca sarılmaya devam ederken ''Toz pembeden ibaret olan dünyam bir anda siyahın en karanlık haline büründü.''

Minho kollarını arkadaşının bedeninden ayırdı, bu Chan'ın da onu bırakmasını sağladı. Minho bir eliyle koltukları işaret ettiğinde ikisi de sessizce oraya geçip oturdular. Chan elini cebine attı ve buruşmuş bir kağıt çıkararak onu Minho'ya uzattı.

Minho kağıdı sorgusuzca alıp okumaya başladı. Bu kağıtta yazanlar tahmin ettiği şeyin doğru olduğunu belirtiyor olsa da yine de kesin bir sonuç vermiyordu. Chan'ın çok daha fazlasından bahsettiğinden emindi.

''Burada yazan çoğu şeyden haberim oldu.'' diyerek kağıdı katladı Minho. Saniyeler sonra da onu yırtmaya başladı. Chan yırtılan kağıda öylece bakarken Minho devam etti ''Yolunu bulmak istiyorsan eğer öncelikle sana yük olan o sayfayı yırtıp atmalısın.''

Kağıt parçalarını çöpe atmak için ayaklandı ''Oradayken bir şeyleri düşünmek için fazlasıyla vaktim oldu.'' kağıtları çöp kutusuna attı ve arkadaşının yanına ona dönük olacak şekilde yeniden oturdu.

''Sana üzülme diyemem çünkü senin yerinde olsam ben de üzülürdüm. Ancak sana tüm bunların geride kaldığını, herkesin bir şeyleri düzeltmek için çaba gösterdiğini söyleyebilirim. Ya da eğer istersen sana bunu kanıtlayabilirim.''

Chan başını koltuğa yasladı ''Biliyorum, herkes hatalarını düzeltmek için uğraşıyor. Onları takdir ediyorum. Sonuçta tüm bunları itiraf etmek yerine saklamaya devam edebilirlerdi.'' Minho anlayamadı ''O halde sorun ne? Seni anlayabilmem için biraz daha detaya ihtiyacım var.''

Hacker | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin