6

2.9K 161 161
                                    

Taehyung tatlı bir rüyadan uyanmıştı, bugün oldukça keyifliydi. İçindeki çocuksu heves, ruhunu bedeninden alıyordu.

Her sabah olduğu gibi ilk iş telefonunu kontrol etmesiyle yataktan fırlaması bir oldu. Ama bu fırlama kesinlikle telaştan değildi, aksine hayalleri gerçek olmuş küçük bir çocuk gibi heyecanlı ve sevinçliydi. Sanki yıllardır beklediği haberi almış gibiydi. Bugün kimse beni bozamaz, dedi kendi kendine.

Mesajlar :
- Kook 🤍

- Taehyung biz bittik.
- Jimin öğrenmiş.
- Bizi

Sevinçten dudaklarını ısırarak üstünden yorganını hızlıca savurdu Taehyung. Mutluydu, sevinçliydi, hatta havalara uçuyordu. Tatlı bir telaşı vardı üzerinde, ne yapacağını şaşırmıştı, eli ayağı birbirine girmişti ve sağlıklı düşünemiyordu.

Evet mutluydu, sevdiği adamı artık korkmadan ve kimseden sakınmadan sevebileceği için. Onu seviyordu, onun da sevdiğinden emindi. Bunu hissediyordu, kalbinin derinliklerinde bir yerlerde; Jungkook'un onun yaralarının etrafına yıldızlar çizdiğini hissediyordu.

Ama peki o neden bittiklerini düşünmüştü ki? Madem uzun zamandır birbirlerini seviyorlardı, neden sonunda kavuşmuş olmaları Jungkook'u geriyordu ki? Sorun kızıysa eğer, diye düşündü, Taehyung gençti ve deneyimsizdi ama eğer partneri Jungkook olacaksa baba olmaya hazırdı. Maddi olarak da maneviyat olarak da Minji'yi asla hiçbir şeyden esirgemezdi.

Jungkook'a bunu düşündüren neydi, bilmiyordu ama aldırmadı. Çok mutluydu, ardını kurcalayacak halde değildi. Sadece anın sevincini iliklerine kadar yaşamak istiyordu. Büyük bir zevkle telefonunu eline tekrardan alarak cevapladı :

- Neden bitmiş olalım ki? Asıl şimdi başlıyoruz.
- Hem sen değil miydin, Jimin'den yakın zamanda ayrılıp benle evleneceğini söyleyen?
- Senin ayrılmana gerek kalmadı işte, sevinmelisin 
- Düşünebiliyor musun Jungkook? Artık seni sevmek için birilerinden kaçmama ve sakınmama gerek yok.
- Beni seviyorsun değil mi? Beraber olduğumuzda  bana hep bunu söylüyorsun.
- Belki de bazı şeyleri geride bırakıp gerçekleri görme zamanıdır.
- Benim yanım senin için her zaman müsait.

Hiç bu kadar mutlu olmamıştım, diye içinden geçirdi Taehyung. Bu haber ona zannettiğinden, bu günün hayalini kurduğundan daha çok zevk vermişti. Keyifle ayrıldı yatağından, aşağıda onu kahvaltıya çağıran annesini duyduğunda.

~

O sırada Taehyung'dan gelen mesajları okuyan Jungkook'un aklı oldukça karmaşıktı. Gerçekten layığı bu muydu diye düşünmeden edemedi, Taehyung'un dediği gibi bazı şeyleri bırakıp gitmenin zamanı gelmiş miydi? Jimin'den ayrılmayı cidden istemiş miydi Taehyung'a bunları söylerken? Aklı havalarda mıydı yoksa?

Onu gerçekten seviyor muydu? Bilmiyorum, diye cevapladı kendini. Bir heves miydi kalbinin atışları yoksa gerçekten sevgi miydi bilmiyordu.

Peki ya Jimin ne olacaktı, ona hep uzaktan mı bakacaktı böyle, dokunmayacak mıydı yumuşak tenine, koklamayacak mıydı vanilya kokan saçlarını, artık hayatında olmayacak mıydı? Onsuz mu yaşayacaktı, aşkla bakamayacak mıydı parlayan gözlerine? Onu sevdiğini bir daha haykırarak söyleyemeyecek miydi?

Kızı da olmadan ne yapacaktı, bu düşünce ona çok yanlış gelmişti. İçinde bir şeyleri buruklaştırmıştı. Ne yaptım ben, diye kafasına dank ettirmişti tüm hatalarını.

Kızını henüz Yoongi'ye bırakmıştı ve hiçbir şeye net karar veremiyordu, hayatının en zor kararını veriyordu ve Taehyung'un aksine bu durumdan onun kadar hevesli değildi. Aksine kızımı bırakmayıp kaçsa mıydım, diye de düşündü bir ara.

Ama belki de olması gereken budur, sonuçta Taehyung'u sevmesem bu olayların hiçbiri yaşanmazdı diye de çıkarımda bulunmuştu uzun bir süre kendiyle savaştıktan sonra.

Sonuçta o davette Taehyung'u görüp yanaşan oydu, Taehyung'un bir suçu yoktu ve eğer devam ettirmek istemeseydi ettirmezdi.

Kader, demek ki böyle bir şey, dedi içinden.

Ben Taehyung'u istedim. Taehyung'la olmayı istedim ve arzuladım. Ve hayat bana istediğimi verdi, ama karşılığında Jimin'i aldı, belki de her şeyin bir bedeli vardır, benim isteklerimin bedeli de Jimin'di diye yorumladı.

Belki bu bedel karşılığında ona sonsuz mutluluk bahşedilirdi?

Taehyung'la yaşayacağım hayatta belki daha da mutlu olacağım, belki gerçekten de bazı şeyleri unutmam gerekiyordur, hep aynı kişilerde kalamayız bazen hayatta diye düşündü ve kabullendi kendi kendine, evine eşyalarını toplamaya ve sonrasında Taehyung'la buluşmaya giderken. Mutluyum, sanırım, diye düşündü.

"En azından öyle olmalıyım, değil mi?" dedi kendi kendine mırıldanarak.

Taehyung'un evinin kapısını çalarken kalbindeki garip heyecan da belki de bunu söylüyordu.

Ya da sadece büyük fırtınaların habercisiydi ama Jungkook farkına varamamıştı...

~
gercekten eden bulur diyorum baska da bir sey demiyorum. sana diyecek soz yok jungkook

trilogy in seoul | vminkook (tamamlandı) ✅ Where stories live. Discover now