9

2.3K 129 96
                                    

Jimin işten birkaç günlüğüne uzaklaşmış ve randevuları başka günlere vermişti. Çalışmanın onu rahatlatacağını düşünüyordu ve haklıydı da ama bu aralar hem kafasını dinleyip sakinleşmek hem de kızıyla daha çok vakit geçirmek istiyordu.

Sabah erkenden kalkmış ve kışın o soğuk ve karanlık sabahında kulaklıklarını takarak güzel uzunca bir yürüyüş yapmış, duşunu almış ve hatta Yoongi ve kızına kahvaltı bile hazırlamıştı. Yürüyüş sırasında elbette ki aklına Jungkook gelmişti ama Jimin o aklına geldikçe sinirleniyordu.

Çünkü artık aklına gelsin istemiyordu.

Eve döndüğünde kimse uyanmamıştı. Dün gece o uyurken büyük ihtimalle Yoongi kendini kaptırmış ve ona geçe kalmamalarını tembihlemesine rağmen geçe kalmışlardı. Salona girdiğinde oyunun hala açık, Yoongi ve Minji'nin de konsol başında uyuya kaldığını görünce gülmeden edememişti.

İlk önce kızını öperek koklayarak uyandırmış, sonrasında da ikisi beraber Yoongi'ye şarkı söyleyerek onu uyandırmışlardı ve yüz ifadesindeki şaşkınlıktan Yoongi'nin bu durumdan pek memnun olduğu söylenemezdi.

Minji'yi okula Yoongi bırakacaktı, Jimin ise yine sahile gidecek ve kendine zaman ayıracaktı. Kış günü olmasına rağmen en sevdiği dondurmacıdan en sevdiği aromayı alıp, sahili turlayacaktı.

"Baba?" diye sordu minik ses,
"Efendim canım?"
"Jungkook babam nerde?"

Bu soruyla yüzündeki gülümseme solan Jimin, hemen bir şey uydurarak;

"Baban iş için bir yere gitti, sana da bir süprizi varmış. O gelene kadar beraber Yoongi amcana eşlik edeceğiz. Ne dersin?"

"OLUR!"

"Hadi güzelce hazırlanalım da Yoongi amcan seni okula bıraksın."

Bu sefer Yoongi'nin de canı yanmıştı.

Platform botlarını giymiş evden çıkarken, ayakkabılarının bağcıklarını bağladıktan sonra kafasını kaldırmasıyla, yan daireden birinin daha çıktığını görmüştü ve o kişi Jungkook'un üniversiteden beri yakın olduğu ve onun sayesinde Jimin'in de iyi tanıdığı, Jungkook'un Taehyung'la tanıştığı yere 'içmeye gidiyorum' diye götüren Namjoon'dan başkası değildi.

Namjoon da Jimini farketmiş ve şaşkın bir gülümsemeyle;

"Jimin? Burada ne işin var?" diye sormuştu.

"Aa, selam Namjoon. Uzun zaman olmuştu değil mi? Arkadaşıma gelmiştim, asıl senin burada ne işin var?"

"Ben de yakın bir arkadaşıma işinde yardımcı olmaya gelmiştim, vay be, gerçekten bayağıdır görüşmüyoruz."

"Anladım, haberin var mı, biz Jungkookla ayrıldık. O yüzden bir süreliğine arkadaşımda kalıyorum."

"Öyle mi? Bilmiyordum... Demek bu yüzden çok yorgun görünüyorsun. Yazık olmuş, iyi bir ikiliydiniz." Namjoon oldukça üzgün ve şaşkın görünüyordu.

Jimin tamamen hazırlanıp asansöre doğru yönelirken arkasından bir ses duydu;

"Şey Jimin, eğer planın yoksa bu akşam benimle bir şeyler içmeye çıkmak ister misin? Yorgun görünüyorsun, biraz kafanı dağıtsan iyi olur."

Jimin teklifi beğenmişti, çünkü gerçekten bir şeyler içmeye ihtiyacı vardı. Hem Namjoon'u da uzun zamandır görmemişti. Onu suçlayamazdı, götürdüğü davette eşinin başka birilerine yazılacağını Namjoon bilemezdi sonuçta.

"Tabii, sanırım bunu reddetmesem benim için daha iyi olacak. Hem ne zamandır da görüşmüyorduk, değil mi?" dedi ve gülümsedi.

"Tamam o zaman, haberleşiriz." Namjoon onu selamlayarak merdivenlerden inmeyi tercih etmişti.

trilogy in seoul | vminkook (tamamlandı) ✅ Where stories live. Discover now