hazırım

7.6K 760 47
                                    

Keyifli okumalar.

-

Bakışlarım boş sınıfta gezinmeye devam ediyordu. Bitmişti. Doğu görevimi iyisiyle kötüsüyle bitirmiştim. Küçük civcivlerin karnelerini verip ailelerine teslim ederken içim cız etsede üzgün olduğumu belli etmemiştim kimseye ama o an sakladığım üzüntü şuan yüzüme yansımıştı.

Sıkkınca nefes verirken parmaklarımı masada ritim tutturdum. Ardından daha fazla burda durmamın gereksiz olduğunu düşünüp ayağa kalktım. Masadaki kayan örtüyü son kez düzeltip eşyalarımı içine tıktığım çantamı alıp sınıfın kapısına ilerledim. Kapıdan çıkmadan önce dönüp son kez sınıfta gezdirdim gözlerimi.

Duvarlarda asılı duran resimler, tavandan aşağı sarkan süslemeler, tahtada önceki dersten kalma yazılar ve daha bir çok şey duruyordu hâlâ. Onlara kıyıpta sökememiştim hiçbirini. İlerde buraya bir sürü yeni civcivler gelecekti. Onlar için güzel bir sınıf bırakmıştım. Benim civcivlerimin ise okul hayatı bitmişti şimdiden. Aileleri ilkokulu okuduktan sonra ortaokul, lise ve üniversiteyi okutmak istemiyordu. Ne kadar karşı çıksamda kararlarından vazgeçirememiştim. Sadece Ceylin'in ailesi kızlarının okuyup daha iyi yerlerde olmasını istiyorlardı. Bende elimden geldiğince küçük kıza destek olacaktım. Hem maddi hem manevi.

Bakışlarımı sınıftan çekip dışarı çıktım. Yüzüme ılık hava vurunca yazın geldiği iyice belli olmuştu. Ne kadar kavurucu bir sıcak olmasa da herzamankine göre ılıktı hava. Buranında sıcağı en fazla bu kadar oluyordu.

Bildiğim yolu kısa sürede aşıp Baver'in yanına gitmeden önce kahvehaneye uğrayıp Durmuş ustayla oturup sohbet ettim biraz. Görevimin bittiğini ve birkaç güne gideceğimi haber etmiştim. Burası kolay kısımdı. Zor olan kısım ise gideceğimi Baver'e söylemekti. Onun da benimle gelmesini isteyecektim ama hiçbir şekilde zorlayamazdım. Gelmek istemezse tüm gönlümle burda kalmayı tercih ederdim. Geleceğimin Baver'siz olacağını düşünmek bile kalbimi bin parçaya bölüyordu çünkü.

"Görüşürüz o zaman evladım. Oraya gidince unutma bizi."

"Unutmam ustam. Aklıma geldikçe ararım seni."

Yüzünde bir gülümsemeyle bana baktı. Uzanıp elinden öptükten sonra veda edip çıktım kahvehaneden. Şimdi ise Baver'in yanına gidiyordum ama içimde ismini koyamadığım bir duygu vardı. Biraz korku, biraz heyecan. Ya benimle gelmek istemezse, diye düşünmüştüm. Burada onunla kalırdım ama hem benim için zor olurdu hem de Baver için. Ninesinin ölümünden sonra çok değişmişti ve kötü anıları etrafında gezinmeye devam ediyordu. Onunda buradan uzaklaşıp sıfırdan yeni bir hayata başlamasını istiyordum. Yanında sadece ben olucaktım bu sefer.

Düşüncelerimle boğuşmuş bir şekilde yürümeye devam ederken eve vardığımı farkedip durdurdum kendimi. Ardından bahçe kapısını açıp içeri girdikten sonra iç kapıya doğru adımladım. Bakışlarım ilk arka bahçeye kaymıştı. Normalde bu saatlerde arka bahçede oturur müzik dinleyerek bir şeylerle uğraşırdı ama bugün yoktu arka tarafta.

Geri ön tarafa gidip eve girdim. Elimdeki çantayı kenara bırakırken üstümdeki ince ceketi çıkarmakla uğraşmadan kapısı açık olan oturma odasına adımlamıştım. Odanın boş olduğunu görünce bu sefer mutfağa bakındım. Orada da yoktu. İçimdeki telaş tohumları filizlenmeye başlarken ninesinin odasının kapısının aralık olduğunu görünce adımlarımı bu sefer oraya yönlendirmiştim.

Kapının yanına vardığımda göz ucuyla aralık kısımdan içeri baktım. Baver yatağa oturmuş kucağındaki fotoğraf albümüne bakıyordu. Yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuştu. Kaç gündür o albümle yatıp kalkıyordu. İyice içine kapanmaya başlamasından korkuyordum.

Bir süre onu izledim. Albümün sayfalarında yavaş yavaş gezinmişti. Ardından son sayfaya gelince kapağını kapatıp ayağa kalktı. Başta odadan çıkacağını düşünmüştüm ama onun yerine odanın diğer tarafındaki yerde duran büyük çantaya adımlayıp albümü çantaya yerleştirmişti. Sonrasında çantanın fermuarını kapatıp askılarından tuttarak havaya kaldırıp kapıya doğru adımlayınca birkaç adım geri kaçtım. Onu izlediğimi farketmesin diye bakışlarımı başka tarafa çevirip üstümdeki ceketi çıkarıyormuş gibi yapmaya başladım.

Kapının gıcırdayarak açılma sesiyle bakışlarımı tekrar o tarafa çevirirdim. Baver'le göz göze gelirken, "Yeni mi... Geldin?" diye sormuştu. Başımı onaylarcasına sallarken bakışlarım elindeki çantaya kaydı.

"O çanta ne?" diye sorarken üstümdeki ceketi çıkarıp kenara koydum.

"Eşyalarımı... Topladım."

Kaşlarım havalanırken, "Neden?" diye mırıldandım. Düşündüğüm şey miydi acaba?

"Beni bırakıp... Gidecektin." dediğinde havalanmış kaşlarım hızla çatılmıştı. Onu bırakacağımı nerden çıkarmıştı şimdi?

"Seni bırakacağımı hiçbir zaman söylemedim Baver. Aklımdan bile geçmedi."

"Korktum... Yine de."

Çatık kaşlarım düzelirken Baver'e yaklaşıp elimi yanağına yerleştirdim. Yüzüme bir gülümseme yerleştirirken baş parmağımla yanağını okşamaya başladım. Yanağını avucuma daha çok bastırdı.

"Biliyor musun? Bugün Durmuş ustayla bunu konuştum. Baver benimle gelmeyi istemezse onunla burada kalacağımı söylemiştim ona." Bakışlarım tekrardan elindeki çantaya kayarken, "Ama görüyorum ki sen zaten benimle gelmeye hazırmışsın." diye mırıldandım.

"Hazırım."

-

Biliyorum bölüm çok kısa oldu ama daha fazla bir şey yazarsam saçmalayacağımı biliyorum.
O yüzden kısa kestim.

Diğer bölüm direkt gidecekleri şehirden devam edicek. Yolculuk faslını anlatmayı düşünmüyorum. Haberiniz olsun şimdiden aşklar.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin