kardeşim

6.2K 673 85
                                    

Keyifli okumalar.

-

"Ben iki top karamelli alayım abi." diye mırıldandıktan sonra elimi arka cebime atıp cüzdanımı çıkarırken bakışlarımı Baver'e çevirip, "Sen hangisinden istiyorsun Baver'im." diye mırıldandım. Elindeki poşetleri tutmaya devam ederken elini uzatıp çikolatayı işaret ederek, "Çikolata." dediğinde tekrar satıcıya dönüp, "Ona da çikolatalı hazırlar mısınız, lütfen?" diye mırıldandım.

Tezgahın arkasındaki adam, "Hay hay." diyip benim dondurmamı hazırladıktan sonra uzatmıştı. Ardından Baver'e de dondurmasını uzatınca cüzdanımdan parayı çıkarıp verdim. Oradan ayrılmadan önce de bir kutu karışık dondurma hazırlatıp paketlettirmiştim. Annemlere gidiyorduk ve büyük ihtimal ablamlarda orada olacaklardı. Normalde onlar umrumda olmazdı ama Zeynep elimizdeki dondurmayı görüp canı çekerse, diye almıştım.

"Rahat hissetmiyorsan poşetlerin birazını bana verebilirsin."

Dondurmasını yalamaya devam ederken başını iki yana sallayınca gülerek önüme döndüm. Kendime ve Baver'e yeni kıyafetler almıştım yine. Normalde amacımız sadece hamburger yemekti ama sonrasında mağazalardan birine girip hem kendime hem de Baver için yeni kıyafetlerde almadan duramamıştım. Baver üstüne ne giyse yakışıyordu ve o böyle oldukça ona hergün yeni kıyafetler alasım geliyordu.

Bildiğim sokakları bir bir gerimizde bırakırken annemlerin evine vardığımızda derin bir, 'Oh.' çekmiştim. Bu sıcakta yürümek daha da zor oluyordu. Arabayla gelseydik bu kadar yorulmazdım ama Baver vapura binmek istediğini söyleyince onu da kıramamıştım.

Bahçe kapısını açıp içeri girmeden önce bakışlarımı Baver'e çevirdiğimde dudaklarının kenarlarının çikolatalı dondurmayla kaplı olduğunu gördüm. İstemsizce kıkırdarken sırtımdaki çantadan ıslak mendil çıkarmıştım. Ardından, "Dudakların çikolata olmuş hep." diye mırıldanırken dudaklarını sildim.

Islak mendili çantamın kenarına sıkıştırırken beklemeden içeri girip eve doğru adımlamıştık. Zile basar basmaz, "Kim o?" diyen annemin sesiyle birkaç adım geriye gidip balkondan sarkan anneme bakarak, "Biz geldik." dedim. Bu mahalledeki güvenlik önlemleri en fazla bu kadardı işte.

"Bas otomatiğe Hasan. Çağan gelmiş."

"Açıyorum hanım."

Gülümseyerek önüme dönerken açılan kapıdan içeri girdim. Ayakkabılarımı çıkarırken arkamdan Baver'de içeri girip kapıyı örtmüştü. Beraber üst kata çıkıp bizi kapıda karşılayan anneme hafifçe sarıldıktan sonra elimdekileri koridordaki dolabın yanına koyup oturma odasına ilerledim. Babam her zamanki gibi televizyonun karşısında yerini almış portakal yiyordu. Yaşlılıkta zordu ya. Yapacak doğru düzgün hiçbir şey yoktu. Hızla düşüncelerimden sıyrılırken babamın yanına yaklaşıp elini öptükten sonra ona da sarıldım.

Ardından boş olan üçlü koltuğun ucuna otururken Baver'le annem de içeri girmişti. Baver yanıma otururken annem babamın yanına geçip, "Açsanız bir şeyler hazırlayayim mi yavrum?" dediğinde, "Valla yedikte geldik anne." diye mırıldandım. Ardından, "Hani ablamlar yok mu?" diye sormuştum.

"Gelirler birazdan."

Başımı onaylarcasına sallarken, "Bakıyorumda bugün mahalle aşağıda toplanmamış." dedim. Haftasonları tüm mahalle toplanır ve mangal yakılırdı. Genelde toplanılan ev de hep burası olurdu. Bahçesi geniş ve ferah olan en iyi ev burasıydı çünkü.

"O eskidendi kuzum. Yaşlandık artık, ayda bir kere yapıyoruz."

Bir şey dememe kalmadan zil çalınca annem yine balkona çıkmıştı. Ardından içeri girerken, "Ablan gelmiş." diyip kapıya ilerledikten sonra otomatiğe basıp aşağının kapısını açtı.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin