geçmişin akıttığı zehir

6.7K 671 130
                                    

Normalde Baver'in geçmişini uzun uzun anlatmayı düşünüyordum. Her bölüm geçmişinden dair izlere rastlayacaktık ama sonrasında olayı çok fazla uzatıp Baver ve Çağan arasındaki ilişkiye yoğunlaşamayacağımı farkettim. Bu yüzden tek bölümde Baver'in geçmişini ve neden böyle olduğunu anlatmak daha mantıklı geldi.

Keyifli okumalar.

-

Küçük çocuk parmak uçlarında yükselip masanın ortasında duran ekmeğe uzandı. Ekmeği kapar kapmaz ağzına götürürken tekrar annesinin yanındaki yerine geçip bağdaş kurarak oturmuştu. Başını annesinin koluna yaslarken iki eliyle tuttuğu ekmekten bir ısırık daha aldı. Kaç gündür bu rutubetli odada kalıyorlardı bilmiyordu. Bir yerden sonra günleri saymayı bırakmıştı.

Elindeki ekmeğin kalan kısmının yarısını koparıp annesinin kucağında oturan kız kardeşine uzattı. Kardeşi ekmeği almak yerine öylece abisinin suratına bakıyordu. Abisi ısrarla uzatsada almıyordu küçük kız. Aç değildi demekki, diye düşünüp daha fazla ısrar etmek yerine ekmeği kendine çekip bir ısırık daha aldı.

Elindeki ekmek bittiğinde kaşınan sırtına uzanıp hafifçe yaralara dokunmamaya çalışarak kaşımaya çalıştı. Ardından annesine bakarken, "Babamla daha fazla oyun oynamak istemiyorum." diye mırıldanmıştı. Oysaki çocuk bunların sadece oyundan ibaret olduğunu düşünüyordu. Annesi bir şekilde babalarının kendilerine yaptıkları işkenceleri çocuklarına oyun olarak inandırmıştı.

"Dön biraz, bakayim sırtına."

Annesinin sözüyle oturduğu yerde kayarak arkasını döndü. Annesi nazik davranmaya çalışarak çocuğun üstündeki kazağı hafifçe yukarı kaldırdıktan sonra sırtındaki yaralara bakmıştı. Kabuk bağlayan yaraların yanında kanayan yeni yaralar vardı. Sırtının her yeri kanla karışık toprak izleriyle doluydu. Günlerdir duş almıyorlardı. Duş almayı bırakın gökyüzünü bile göremiyorlardı küçük bodrumda.

"Bunlar gerçek değil ki. Baban sadece oyun oynuyor bizimle." diye mırıldandı kadın, göz yaşlarını tutmaya çalışarak. Küçük çocuk annesinin üzgün olduğunu anlasada bir şey demedi. Alışmıştı annesinin bu üzgün iç çekişlerine.

"Çok acımıyor zaten."

"Oy benim canımın yarısı. Gel bakayim sen de kucağıma."

Çocuk annesini dinleyip kazağını sırtındaki acıları umursamadan indirip annesinin kucağında kardeşinin karşısındaki boş olan kısma yerleşti. Ardından kollarını kadının boynuna dolayıp başını omzuna yaslamıştı.

Dudaklarını ısırıp ağlamamak için zor duruyordu anneleri. Çocuklarına böyle şeyler yaşattığı için hem kendine hem de eşi olacak adi şerefsize kızıyordu içten içe ama kızmaktan daha ileriye gidemiyordu. Elinden hiçbir şey gelmiyor oluşu zaten paramparça ediyordu onu.

"İkinizde çok güçlüsünüz." diyip kucağındaki küçük bedenlerin alınlarından uzun uzun öptü. "Siz çok güçlüsünüz ve güçlü kalacaksınız. Söz mü?" Küçük bedenler hızla başlarını sallamıştı. Ardından bir ağızdan, "Söz." diye mırıldandılar.

"Ben olsam da olmasamda siz hep güçlü kalıp birbirinize sahip çıkıcaksınız. Özellikle de senin güçlü kalmanı istiyorum Baver'im." dediğinde kadının gözünden bir yaş düştü. Kendisinin bu evden sadece cesedinin çıkacağına emindi ama en azından çocuklarının sağ olacağına inanıyordu. Eşi çok ileri gidip çocuklarını öldürmez diye düşünüp kendini avutuyordu.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin