en çok ona yakışırdı

5.9K 700 64
                                    

Bölüm şarkısı:

Cem karaca - Bu Son Olsun

Keyifli okumalar.

-

Elimdeki bütün soruları doğru olan matematik testlerini incelemem bittiğinde kağıtların ucuna çantamda taşıdığım nazar boncuklu çıkartmalardan yapıştırıp karşımda dikilen iki küçük kıza tekrar uzatırken, "Tekrar ve tekrar hepsini doğru yapmışsınız." dedim. Kızlar kağıtlara yapıştırdığım çıkartmalara bakıp kendi aralarında kıkırdayarak yerlerine geçtiklerinde arkalarından gülümseyerek bakmaya devam ettim.

Gözlerimi kızlardan çekip sınıftakilerde gezdirirken herkes kendi hâlinde bir şeylerle uğraşmaya devam ediyordu. İlk hafta olduğu için ders anlatmaya başlamamıştım daha. Şuanlık sadece bana alışsınlar istiyordum. O yüzden ders anlatmak yerine hepsine kendi becerilerine göre görevler vermiştim. Mesela Leyla ve Efsun'a çözmeleri için önlerine matematik testleri koyuyordum hep. Berkay ve Sude'ye ise resim çizmeleri için sınıftan bir nesne seçip bu nesneyle ilgili düşüncelerini kağıda yansıtmalarını istiyordum.

Yeni yeni becerilerini keşfettiğim öğrencilerim de olmuştu. Mesela Mert tam bir kitap kurduydu. Bulduğu kitabı kalınlığı farketmezsizin eline alıp tek oturuşta hızlı bir şekilde bitiriyordu. Başlarda sayfa atladığını düşünsemde kitaptan sorduğum soruları eksiksiz cevaplaması bu düşüncemi yok etmişti direkt. O yüzden kendi kitaplarımdan her gün birer tane getirip Mert'e veriyordum. Boş boş evimdeki raflarda durmalarındansa böyle bir şekilde kullanılması benim için hiç sorun değildi.

Sonrasında Pelin vardı. Onun otizm derecesi diğer çocuklardan daha üst bir seviyedeydi. Benimle asla göz teması kurmuyor veya adını seslendiğimde cevap vermiyordu ama aramızda tuhafta olsa bir iletişim vardı. Onunla taklit yeteneklerim sayesinde konuşabiliyordum. Dün Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'deki cücelerden biriydim. Bugün ise kurbağa prens olmuştum. Pelin ise benimle konuşurken prenses takliti yapıyordu. Hatta arada beni şakasına da olsa tehtid ediyordu. Seni tekrar kurbağaya çeviririm, diye.

Gözlerimi Pelin'den çekip sınıftakilerde gezdirmeye devam ederken arka sırada oturan Buğra ve Baver'e baktım. Dün Buğra'ya sevdiği bir şarkıyı kağıda kendi yorumunu katarak yazmasını istemiştim. Ardından yardım etmesi içinde Baver'i yanına yollamıştım. Birbirleriyle tanışıp samimi olsunlar, diye. Başta Buğra, Baver'i hiç umursamamış ve kendi başına yazmıştı tüm şarkıyı. Baver buna biraz da olsa bozulsa da Buğra'nın peşini bırakmamıştı elbette.

Bugün ise Buğra okula gitarını getirmişti. Ardından da çok güzel çaldığından bahsettiğinde az da olsa şaşırsamda fazla tepki vermemeye çalışmıştım. Şimdi ise sessiz olmaya çalışarak Baver'e gitar çalmayı öğretiyordu. Bir günde bu kadar hızlı birbirlerine alışmaları mutlu etmişti beni.

Gözlerimi bir süre ikilide gezdirdikten sonra oturduğum sandalyeden kalkıp yanlarına adımladım. Ardından onlar gibi yere oturup bağdaş kurarken, "Neler yapıyorsunuz civcivler?" diye sormuştum. Baver'in bakışları bana kayarken elindeki gitarı gösterip, "Gitar... Çalmayı öğretiyor... Buğra." dediğinde gözlerimi Buğra'ya çevirip küçük çocuğa baktım. Ardından tekrar Baver'e dönerken, "Çok güzel, öğrenebildin mi peki az da olsa bir şeyler?" diye sordum.

"Öğrendim... Öğrendim ama... Buğra kadar güzel... Çalamıyorum." dediğinde hafifçe gülüp, "Daha ilk günden Buğra kadar çalamazsın tabii Baver'im. Alıştırma yapman lazım." dedim. Ardından Buğra'ya dönüp, "Benim için bir şeyler çalmak ister misin?" diye sorduğumda küçük çocuğun gözleri saniyelik bana kaymıştı. Sonrasında bakışlarını kaçırıp parmaklarıyla oynamaya başladığında anında tedirgin olduğunu hissedip telaşlanmıştım. O an ne yapmam gerektiğini düşünürken Baver elini Buğra'ya uzatıp, "Beraber." dediğinde Buğra'nın gözleri Baver'in eline kaymıştı.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin