chapstick challenge with nct dream
mark:
"dudak kremi oyunu mu?" sen karpuz aromalı ruju dudaklarına sürerken, oyunun kurallarını zar zor bilmeden arkasını döndü. "evet çok basit, sadece beni öpmen ve rujun tadının ne olduğunu tahmin etmen gerekiyor." Mark, hazır olup olmadığınızı görmek için başını biraz çevirmeden önce başını salladı.
İkiniz birbirinize baktınız, ikiniz de dudaklarınızı büzerken eğildiniz. Mark homurdanırken başını hızla yana çevirdi ve gülerken eliyle ağzını kapattı. "özür dilerim, özür dilerim bir saniye izin ver." Onun şaşkınlığına gözlerini devirdin, kendi yüzünde küçük bir gülümseme. "Mark, ciddi misin? Bunu daha önce pek çok kez yaptığımız bir öpücük." Mark gülmeyi kesecek gücü topladı ve sonra sana hızlıca bir öpücük vermek için eğildi.
Lezzeti anında tanıdığında gözleri büyüdü. "yooo, bu karpuz olmalı! Onu nereden aldın?"
renjun:
Muhtemelen rüyalardan en çok ciddiye alıyor, çünkü bu seni sebepsiz yere öpmek için başka bir fırsat. ikiniz de bağdaş kurarak karşı karşıya oturdunuz, üzümlü dudak kremini sürerken elleri gözlerini kapattı. arkanıza koyarak bakabileceğini anlamasını sağlamak için bacağına hafifçe vurdunuz.
"Yani şimdi seni öpüyorum?" diye sordu, biraz eğilerek. "evet, oyunun bütün amacı bu." Birbirinize bir öpücük vermeden önce ikiniz de kıkırdarsınız. Tadını anlamak için hafifçe dudaklarını yalayarak arkasına yaslandı. "Bir kez daha öpebilir miyim?"
"Tek şansın bu, oyunun kuralı bu." ellerini havaya kaldırdı, başka bir öpücükten reddedildiği için mağlup oldu. "Bu oyun aptalca. Bir daha kendi kız arkadaşımı bile öpemiyorum!" iç çektin, renjun'a göstermek için dudak kremini kaldırdın.
"yanlış, cevap üzümdü."
jeno:
o klasik göz gülümsemesiyle yüzünü sana döndü, öpmesi gereken rujun tadı yerine ne kadar tatlı olduğunla ilgilendi. Ona gelip çevrimiçi olarak gördüğün rastgele oyunları oynamanı önermenden her zaman hoşlanırdı. ama ben şu an, o sadece sana yakın olmak istedi.
Onu öpmek için eğildin ve sonra geri çekilmeye çalıştın ama Jeno bir kolunu beline doladığında seni durdurdu ve birkaç kez daha dudaklarını gagalamaya devam etti. "jeno, sadece bir öpücüğe hakkın var! bu hile yapmaktır."
"Boşver oyunu, onun yerine seni öpmeyi tercih ederim." dedi dudaklarına karşı. "tadı zaten vişneydi. Sen görmezken ben baktım."
haechan:
%100 hile yapar ve tada bakar. ellerin gözlerini kapatmıştı ama siz aynaya elma aromalı dudak kremini sürerken gerçekte parmaklarının arasından bakıyordu. Haechan'ın size baktığını görebildiğiniz gibi, ona yakından bakmak için dönüp yüksek sesle iç çekerdiniz.
"Bu bir chapstick oyunu, neden hile yapıyorsun?" gözlerini açar ve onu böyle bir şeyle suçladığınız için şok olmuş gibi davranırdı. "Hayır yapmadım, yemin ederim!"
"haechan, sen korkunç bir yalancısın." dedin, artık oyun oynamanın bir anlamı kalmadığına göre, chapstick'i kaldırarak. Kafasını çılgınca salladı ve seni kendine yaklaştırdı. "Asla aldatmam! Şimdi acele et ve beni öp."
jaemin:
neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikri olmazdı, ama zaman geçirmek için her zaman bir oyuna hazırdır. aslında oyunun gerçekte ne hakkında olduğuna çok fazla dikkat etmemişti. "Tamam, gözlerimi kapatıp önce tahmin edeceğim." dedin, ona ruju uzatarak.
ama gözlerinizi kapattığınızda, dakikalar sonra bir tiksinti sesi duydunuz. "Ey! Neden bana tüm tatlardan çilek verdin?"
Ellerini indirdin, Jaemin'in chapstick'i çiğnediğini görünce gözleri büyüdü. "jaemin! Onu yemen gerekmiyor, seni aptal!"
chenle:
"tamam, şimdi buraya gel." Şeftali aromalı ruju yenine saklarken Chenle'ya dedin. gözlerini açtı ve yere senin yanına oturmak için yol aldı.
hiç tereddüt etmeden kendini öne çekti ve lezzeti tatmak için alt dudağınızı yaladı. ağzını şokla açtın, iri iri açılmış gözlerinle erkek arkadaşına baktın. "chenle..."
"ne? Tadını almam gerekiyor, değil mi?" Verdiği yanıta tek yapabileceğiniz başınızı sallamaktı.
jisung:
"bakmak yok!" jisung arkasına baktı ve kavun aromalı dudak kremini uygularken gözlerinin kapalı olduğundan emin oldu. İşi bittiğinde, önünüze oturmak için hareket etti ve ellerinizi nazikçe gözlerinizden uzaklaştırdı.
Hızlı bir öpmeyle, tadı daha fazla almak için dudaklarınızı birbirine sürttünüz. "hmm, öyle mi... portakal?" diye sordun, ona bakarak. sana geniş bir gülümseme bahşetti ve ruju çıkarırken başını salladı. "doğru! aferin."
Ona yorgun bir bakış atmadan önce üzerinde 'kavun' olduğu açıkça belli olan rujun etiketine baktın. "jisung, kavun diyor."
"ah?" chapstick'e baktı. "peki... yanılıyorsun. kaybettin."
