"Jisung, aptal gibi görünüyorsun."
"Şişşt, burayı temizleyen sen değilsin."
Şu anda, Jisung önünüzde deli gibi dans ediyordu, ona süpürmesi için yeni aldığınız süpürgeyi bir mikrofon-slash-dans partneri olarak kullanıyor ve erkek arkadaşınızın aptalca maskaralıklarına göz devirmenize neden oluyordu.
"Temizlik?" kıkırdadın, telefonundan başını kaldırıp süpürgeyi artık gitar olarak kullandığını gördün, zavallı süpürge asıl amacı dışında her şey için kullanılıyor. "Jisung, böyle temizlik yapmayacaksın, seni aptal."
"Bana katıl o zaman~" diye seslendi ve bluetooth hoparlörden çıkan şarkıyı birkaç dakika önce kafasını çarptığı şarkıdan daha yumuşak, daha kibar bir şarkıya çevirmek için telefonunu kaldırdı.
Süpürgeyi bir kenara itti ve yanında durman için seni sürükledi, telefonun elinden fırlayıp ortak yatağına düştü. Ellerini boynunun arkasında kavuşturdu ve ikinizin arasında neredeyse hiç olmayan mesafeyi fark ettiğinizde derin bir nefes aldınız.
"Merhaba,", yanakları pembeleşti ve o kıkırdadı, gözleri kırıştı ve senin sevimliliğine burun kıvırdı.
"Merhaba," diye yanıtladı Jisung, burnunu seninkiyle ovmak için cesurca başını eğerek.
Daha sonra yavaşça yan yana sallanmaya başladınız, kolları belinize dolandı ve sizi fiziksel olarak mümkün olduğunca kendisine çekti, alınlarınız birbirine değdi, her sallandığınızda dudaklarınız hafifçe fırçalandı.
"Yukarı," diye mırıldandı Jisung dudaklarına doğru ve seni yukarı kaldırdı, burnuna en yumuşak öpücüğü bastırdı.
İkiniz de tökezleyerek yatağa geri döndünüz ve oldukça zarif olmayan düşüşünüze güldünüz ve Jisung tüylerinizin diken diken olduğunu hissederek örtüyü ikinizin üzerine çekti ve bacaklarınızı onun gövdesine doladı.
"Temizliğe ne oldu?" Ağırlığını başının yanındaki dirseklerine dayamış, sana sevgiyle bakan çocuğa bakarak alay ettin.
"Temizlik bekleyebilir, ben yapamam," dedi Jisung, dudakları büzülüp beklentiyle somurttuğunda ve seninkini hafifçe gagaladığında seni kıkırdattı. Sırıttı, dudaklarını öptü ve kendi tatlı dudak balmını tattı.
"Hey Millet!" Jaemin'in sesi aniden odaya girdi. "Akşam yemeği - siz ikiniz yorganın altında ne yapıyorsunuz?!"
"Biz neyiz-?" Jisung, mahrem pozisyonunuzu fark etmeden önce şaşkınlıkla sordu. Kan yanaklarına hücum etti ve çabucak ikinizin üzerindeki battaniyeyi kaldırdı, Jaemin otomatik olarak gözlerini kapattı. "Biz- h-hayır! Ben- sandığın gibi değil!"
"Jaem, bakabilirsin," diye mırıldandın utangaç bir şekilde, Jaemin parmaklarının arasından dışarı baktığında kendini Jisung'dan ayırırken. "Biz f-tamamen giyinik durumdayız..."
Jaemin hem senin hem de Jisung'un yüzlerindeki kızarıklığa kıs kıs güldü ve başını salladı. "Tanrıya şükür. İki küçük bebeğimin... ağza alınmayacak şeyi yaptığını sanıyordum."
"Aman Tanrım, Jaemin, hayır-"
