Jeno'ya bir partiye eşlik ettiğinizi, biri sizden onu ayarlamanızı istemeden hiç düşünmediniz.
"Lütfen," Yoo Jimin sanki bininci kez yalvardı. "Yeji bekar olduğunu söyledi!"
İç çekerek, Jimin'i Jeno'nun partisine davet ettiği için Yeji'ye içinden lanet okudun. "Öyle ama seni onunla ayarlamıycağım."
"Neden?" Jimin oldukça agresif bir şekilde talep etti ve seni dırdır etmeyi bırakması için ne yapması gerektiğini merak etmene neden oldu. "Ondan hoşlanıyor musun?"
Gözlerini devirmekten kaçınmak için oldukça fazla çaba harcadın. "Hayır."
"O halde sorun nedir?"
"Bilmiyorum Jimin!" sonunda patladın ve çevreni işaret ettin. "Belki de beni tuvalete kadar takip edip köşeye sıkıştırdığın için sana yardım etmeye pek hevesli değilim! Belki de seninle daha önce birkaç kez sohbet etmeye çalışmama rağmen bana hiç bu kadar ilgi göstermediğin için kendimi kullanılmış hissediyorum!"
Jimin'in yüz hatları yumuşadı ve bakışlarını kaçırdı. "Haklısın," diye mırıldandı, sesinde suçluluk ve utanç barizdi. "Üzerine öyle atladığım için özür dilerim."
Ona terslediğin için hemen kendini kötü hissettin. Dudaklarını büzerek onu neşelendirmeye çalıştın. "Merak etme. Zaten seni onunla ayarlamama ihtiyacın yok. Pek takılmadığımızı biliyorum ama Yeji'den senin hakkında duyduğuma göre zeki, eğlenceli ve sosyal birisin. Jeno'ya yaklaşırken gergin olmanıza gerek yok."
Nedense Jimin'i en iyi arkadaşının peşine düşmeye teşvik ettiğin için pişman oldun. Kalbinde kocaman bir boşluk oluştu ve sen onun yerine başka birini seçmesini diledin.
"Teşekkürler Y/N." Jimin minnetle gülümsedi. "Boktan bir insan olduğumu biliyorum ama bana bir şans daha verebilir misin? Seni daha yakından tanımayı gerçekten çok isterim."
Ve böylece göğsündeki boşluk gitmişti. Ona içten bir şekilde gülümsedin ve "Şu anda işemem gerekiyor ama yarın öğle yemeği senin için uygun mu?" dedin.
Jimin'in gözleri büyüdü. "Kahretsin, çok üzgünüm. Nerede olduğumuzu unuttum." Utangaç bir şekilde ensesini ovuşturarak, "Öğle yemeği işe yarar. Bu gece sana mesaj atacağım, böylece bunun hakkında konuşabiliriz."
İkiniz vedalaştınız ve sonra o gitti. Birkaç dakika sonra sen de tuvaletten çıktın ve partiye geri döndün.
"Seni özledim." diye bir ses kulağına fısıldadı. Kollar beline dolandı ve bir yüz boyun girintisine gömüldü.
güldün "meydan okumada başarısız oldun, Jeno."
"Neredeydin?" neredeyse mızmız bir tonda sordu. "Bu senin hatan! Benimle oynasaydın bira pongunda kaybetmezdim.
Jeno'nun sırtını teselli etmek için okşayarak, "Kendini kontrol edemediğin ve yapamayacağını bildiğin şeyleri yaptığın için üzgünüm," diye yanıtladın.
Jeno kendini senden ayırdı ve somurttu. "Ciddisin."
"Teşekkürler. Gel beraber sarhoş olalım," dedin ama zaten sarhoş olan haline bakarak ekledin, "Yoksa ben sarhoş olurum, senin kıçın bana eşlik eder."
"Sence birimizin ayık olması gerekmiyor mu?" Sen onu çekerken Jeno sordu.
"İçmekten geri durmayacağım!" diye bağırdın. "Sana bugün ayık olanın sen olman gerektiğini hatırlatayım ve aptalca bir şey yapmadığımdan emin olayım. Avluda çıplak kalırsam seni suçlarım."
Ana parti alanına yaklaştıkça sesi giderek artan müzik sayesinde en yakın arkadaşınızın tepkisini duymadınız. Kalabalık yoğunlaşınca elini daha sıkı tuttun. Dans eden kalabalığın arasından geçerek sonunda alkol ve yiyeceklerle dolu masaya ulaştınız.
