Özellikle bunaltıcı bir gündü.
Bir kolsuz bluz ve bir şort giymenize rağmen içten dışa pişiyordunuz, saçlarınız dağınık bir topuz yapılmıştı. Eziyetinize ek olarak, kırık klimanız da vardı. Ev sahibinizden birkaç kez düzeltmesini istediniz, ancak çabalarınız boşunaydı.
Zaten ondan bu kadar korkmamış olsaydın, onu sürekli rahatsız etmeye devam eder ve işi bitirirdin.
İç çekerek banyona göz attın. Soğuk bir duş harika bir fikir gibi geldi. Zaten bir süre Jeno'nun filmi izlemeye gelmemesi gerekiyordu.
Serinlemeye ve vücudunuza yapışan terden kurtulmaya karar vererek minik banyoya girdiniz. Duşun düğmesini çevirdiğiniz anda ağzınızdan tiz bir inilti çıktı ve soğuk su teninize çarptı.
"Siktir," diye küfrettin ve irkildin, tokmağı hemen diğer yöne çevirdin. Boktan dairenizde sıcaklığı ayarlayacak bir vana bile yoktu; su ya hafif sıcaktı ya da buz gibi soğuktu. Yaz aylarında duş almak her zaman büyük bir problem olmuştur.
"Tanrım, bunu yapmaya devam etmek istemiyorum," diye mırıldandın ve tekrar odana adım attın.
Bu daireye taşındığından beri yaptığın bir şey vardı. Ne zaman hava sıcaksa, daha çok terleyebilmek için çalışırdın. Bu şekilde, buz gibi suyun altında duş yaptığınızda, dayanılmaz hissetmezsiniz.
Garipti ve muhtemelen arkasında bilim yoktu, ama işe yaradığı sürece umursamıyordunuz.
Böylece yoga matınızı yere serdiniz ve ısınmaya başladınız.
Kısa sürede cildiniz terle parladı ve saçlarınız nemliydi. Son tekrarınızın son şınavını tamamlamak için mücadele ederken birisi kapınızı çalarak odaklanmanızı kaybetmenize neden oldu. Kolların altından gevşedi ve yere yığıldın.
Jeno zekice, "Vay canına, burası kaynıyor," dedi. "Ve ölmekten bir adım uzaktaymış gibi görünüyorsun. Tanrım, nefes bile alamıyorum, neden camlar kapalı spor yapıyorsun? Sen aptal mısın?"
İnleyerek sırt üstü yuvarlandın ve en iyi arkadaşının pencerelere gidip onları açmasını izledin. "Hey!" zayıf bir şekilde itiraz ettin ve onu durdurmak için acınası bir girişimle titreyen kolunu kaldırdın. "Bir şeyler yapmaya çalışıyorum!"
Jeno sana tek kaşını kaldırdı ve elinden tutarak seni zahmetsizce yukarı çekti. "Ah evet? Lütfen söyle."
Göğsüne çarptın ve geri sıçradın ama o sana daha sıkı sarıldı. Dengeni kaybedersin diye avucunu sırtında gezdirdi. Kendini toparlayarak ona dik dik baktın ve "Hayır. Benimle alay edeceksin.
"Yapmayacağım!" Jeno güldü, gözleri kırıştı.
"Dur, zaten yapıyorsun!"
"Tamam aşkım! Tamam, üzgünüm. Ne yaptığını gerçekten bilmek istiyorum."
Bir an için ona bakıp hata yapmasını ve tekrar gülmeye başlamasını bekledin. Ancak Jeno'nun yüzü biraz meraklı kaldı. Memnun kalarak açıkladınız, "Ateşlendiğim için duş almaya karar verdim. Buradaki su çok soğuk, bu yüzden kapalı bir odada çalışmaya karar verdim çünkü bu beni daha da sıcak yapar. Şimdi duşa girersem, vücut ısım zaten yükseldiği için o kadar soğuk hissetmezdim ve su bir şekilde nötr hale gelirdi.
Bir sessizlik ritmi geçti. Ve sonra, "Seninle dalga geçmeyeceğimi söylediğimi biliyorum..."
"O zaman konuşmayı kes."
"Ama sıcak ve soğuk suyu bir kovada karıştırabileceğinizi fark etmedin mi?" Jeno devam etti, belli ki hâlâ konuşuyordu. "Ya da, bilmiyorum, duş almak için evime mi geldin?"
