1. Bölüm

10.7K 375 134
                                    

Merhaba...

Değişik duygular, heyecan, buruk bir tat, böyle bambaşka hisler yaşıyorum şu an. Bu bölümü ne zaman yazdığım en aşağıda yazıyor.

Allah bana bitirebilme, sizlere de okuyabilme gücü versin. Kimse yarım kalmasın inşallah.

Değişik bir kurgu benim için, elbette her hikâye değerli ama bu konu ve işleyiş bakımından farklı olacak elbette. Bir kere geçmiş ve şu an eş zamanlı gideceğiz. Tarihlere çok dikkat etmeye gerek yok ama ben hepsinin üzerinde çalıştım tabii. Geçmiş zamanı da normal puntolarla yazdım, bunun için sizden bir geri dönüş bekleyeceğim. İtalik mi olsun diye, kafa karışmaması için. Benim için ilk valla arkadaşlar böyle bir hikâye, mazur görün hatalarımı.

O zamannnnn, okuyucusu bol, anlayanı çok, benimseyeni yol arkadaşı sayıp besmele çekiyorum ve başlıyorum.

Keyifle okuyun ve bana kendinizi belli edin.

⛓️

5 Haziran 2020

Hayatın içinde bazı anlar vardı ki insanın diline keşke diye mühürlenen, kalbine bir süveyda gibi yerleşen, olmaması gerekenin olduğu o an yerin dibine girmek istediğin, yok olmayı arzuladığın fakat başaramadığın, başaramadıkça öfkelendiğin ağladığın kendini kaybettiğin ancak kendini kaybederken bile silemediğin...

Hayatın içinde asla olmak istemediğim o anın içinde sıkıştım kaldım. Yerde yaralı bir beden, daha iki saat evvel başımı okşayan adamın öldüğünü söyleyenler, bir saat önce sarıldığım adamın ellerindeki kanlarla duvarın dibinde oturması, herkesin şaşkın olduğu kiminin beddua ettiği kiminin sadece ağladığı kiminin ayıpladığı kiminin nefret kustuğu o anın içindeyim. Ben öldürmediğim hâlde nefretle bakanlar, abim öldürmediği hâlde yerde tekmelenmesi ve ölen o olmamasına rağmen ruhsuz gözleri.

Öyle bir anın içinde sıkıştık kaldık ki buradan geri dönüş ne yazık ki yok. Yok çünkü babam katil oldu. Öyle alelade birisini de değil, Kahraman Yaman'ı öldürdü.

Can dostum dediği, yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği, belki kendi kardeşlerinden çok sevdiği adamı öldürdü.

İçimde kopan fırtınalar arşı âlâdan duyulurken oturduğum asfalt yolun üzerinde babamın eline kelepçe takılmasını izledim. Yerde yatmaya devam eden Kahraman amcaya kalp masajı yapıyorlardı. Bir umut diyorum içimden, Allah'a yalvarıyor yakarıyordum. Ne olur ona bir şey olmasın diyordum, ne olur yaşasın. İlk müdahaleyi yapan sağlık personelinin sağ eli Kahraman amcanın şah damarında kaldığında başını yavaşça sağa sola salladı. Bu ne demekti? Başaramadık, döndüremedik, kaybettik. Olumsuz her anlama gelen o baş sallama benim hayatımı çalmış meğer ben hiç farkında değilken.

"Olamaz, olamaz, olamaz!" diye yakarışı kulaklarımda çınladı. Onu tutan kolların arasında öyle debelendi ki bundan bir saat öncesine gitmeyi ne çok isterdim. Engel olmak için kendi canımı verirdim. "Durma!" diye bağırdı yeri göğü inletircesine. "Durma, devam et! Yaşayacak, benim babam yaşayacak devam et durma!"

Polisler babamı dükkanın içinden çıkarmakta güçlük çekiyordu. Mahalleli polisleri umursamadan saldırıyordu ve köşeye sıkışmış gibi destek bekliyorlardı.

Abimin etrafındaki kalabalık dağıldığında cenin pozisyonundan kurtulup başını dükkana çevirdi. Dayak yediğine değil, gördüklerine ağladı.

"Baba!" diyordu hâlâ onu tutan kolların arasından kurtulmaya çalışırken. "Baba yalvarırım kalk baba!"

Sağlık personelleri yerde cansız olduğunu iddia ettikleri Kahraman amcayı siyah bir torbaya koymaya başladıklarında görmek istemezmiş gibi gözlerimi kapattım lakin gördüm, buna rağmen, gözlerimde onca yaşa rağmen bir ölümün nasıl yıkım getireceğini görmek ister gibi gördüm.

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin