13. Bölüm

3.2K 229 73
                                    

Merhaba, ben geldim. Bölüm bölüm diye darlayan bir arkadaşım var, sağ olsun. Yoksa Sarmaşık final vermeden buraya gelmeyecektim ama dün gece benimde aklıma soktu, bir baktım bölümü yazmaya başlamışım.

Unutanlar olabilir, bir önceki bölümün son sahnesine bakabilirsiniz.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Keyifle okumanız dileğiyle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


⛓️

"Vay amına koyayım..."

Tiryaki'nin tepkisiyle gözlerimi devirdim. Meyhaneden içeriye girer girmez dışarıda olanlar hakkında elbette bir yorumda bulunacaklardı ama ilk yorum şüphesiz Tiryaki'nin yorumu olmuştu. Zaten o, her zaman bana laf atmak için fırsat kollar dururdu.

"Meva," diyen abimle dudaklarımı kemirmeye başladım. Az önce onca adamın karşısında meydan okuyan ben değilmişim gibi abimin karşısında küçük bir çocuğa dönüşmüştüm. "Babamı savundun," dedi şoka girmiş gibi. Tepkisinde haklıydı ama Yiğit'in tüm dikkati bizde olduğundan sadece yutkundum. "Sen ilk kez babamı savundun..." Başımı önüme eğdim hissettiğim suçluluktan. Yiğit'in verdiği kayıba ve acısına öyle içerlemiştim ki sahiden de babamı bu zamana kadar hiç savunmamış yapmadı dememiştim. Hep suçlar gibiydi tavrım ve aslında o an anladığım şey de abimle aramıza sırf bunun için mesafe girmesiydi. Abim; babamı hiç savunmadığım için benimle bu raddeye gelmişti. "Teşekkür ederim abim," dedi az önce kaşına dikiş atarken gözleri dolmayan abimin şimdi gözleri dolu doluydu. "Teşekkür ederim."

Beni kendine çekip sarıldığında göz ucuyla da Yiğit'e bakındım. Soru işaretleri daima çoğalıyordu. En son gördüğü ben ve şimdi gördüğü ben arasında yalnızca fiziksel farklılıklar yoktu. Benim içim ayrı dışım ayrı değişmişti ve bunu bilir gibi, ezber ettiği içimi de dışımı da keşfetmek ister gibi meraklı gözleri hep üzerimdeydi. Yiğit beni yeniden keşfederken sevgisi de bir o kadar çoğalıyor olacak ki bana gelmemek için önündeki sandalyeye yaptığı baskıyı gördüm. Parmakları arasında ezdiği sandalye onu tutmaya yetmezdi ama o, sandalyeyi kendine mesken bellemiş ondan da öteye geçmek istemez gibi kendini tutuyordu.

"Yalnız var ya," diyen ses Tiryaki'nin sesiydi. Abimin kolları arasından çıktığımda geriye döndürdüğüm bedenimle devam et der gibi gözlerine bakmaya başladım. "Ya sevecekler, ya nefret edecekler. Ya yanında olacaklar, ya karşında duracaklar. İyi mi ettin kötü mü bilmem, her türlü olacak olan olur zaten de, çok afilliydin be kızım!"

Utanmadım, gururlandığım da söylenemezdi.

"Burayı eski haline döndüreceğim Kenan abi," dedim hâlâ masanın üzerinde oturan, kardeşinin saçlarıyla oynayarak ortamdan kendini soyutlayan abi kardeşe bakarak.

Yiğit ona emir vermişim gibi başını salladığında, "Olmuş bil," dedi gözleri her zerremde aheste aheste dolaştığında.

"Ziyanı yok," dedi Kenan abi. Betül ablanın saçlarını örmeye çalışıyordu anladığım kadarıyla. Betül abla gözlerini kapatmış huzurlu denilecek bir yüz ifadesiyle kendini abisinin parmakları arasına bırakmıştı. "Kaç kez şahit oluyor bu meyhane böyle kavgalara. Siz iyi olun, gerisi halledilir. Öyle değil mi Yiğit?"

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin