6. Bölüm

3.6K 270 65
                                    

Düştüysen kalk gel kendine, daha iyisi yok var farkına, düş kırıklıkların olduysa bile sen makinasın makinaaaa...

Kafamda apayrı bir dünya, kalemimde bambaşka dünyalar iyiyiz bee.

Perşembe atacaktım normalde de şimdiden atmak istedim. Nedense geceye doğru bana hep Hüküm perileri uğruyor.

Keyifle okuyun.

⛓️

8 Şubat 2021

Hiç yaşanılmayacak şeyler insanın kursağında kalır da, yaşanılanlarda yutulup geçilmezmiş. Bana hissettiği ne varsa bunlara heves diyemezdim. Haddim değildi. Engellenmeyeceğini de en iyi kendimden bilirdim.

Herkes Yiğit'e abi derken ben abi demezdim. Hiç dememiştim, bir kez bile.

Abimden büyüktü, abime abi derdim ona demezdim. Annem bana pazardan yeni elbiseler aldığında giyinip hemen ona gösterirdim. Elbisemin renginde tokalar alsın diye de tembih ederdim. Yaş aldıkça değişmeye başladı bazı şeyler, değişmeyen yalnızca bizdik. Abi demezdim, o da beni kardeşi gibi görmezdi.

Ezelden beri kaderimiz buymuş gibi boyun eğmiş, birbirimize ait olduğumuzu kabullenmiştik.

Benden yedi yaş büyük olmasına rağmen ilk el ele tutuştuğu bendim. Mektup bile yazmıştık birbirimize, herkese özenir büyük büyük laflar etmeye çalışırdık. Gizli gizli yanağımdan öpmeye çalışırdı, sırf büyümek için sürekli traş olmaya giderdi babamın yanına. Sakalı olsa büyümüş ilan edecektik sanki, tam bir çocukluktu. Gerçi bende annemin topuklu ayakkabılarını çantama gizler okuldan dönerken onu giyip yürümeye çalışırdım. Boyu benden hep çok uzundu, bende büyükmüş gibi davranmak isterdim. Bileğimi burkup ayakkabının topuğunu kırınca bu defa sırtına alırdı beni.

Zorla abi dedirtmeye çalışanlar olurdu. Sürekli kardeşsiniz vurgusu yapılırdı. Engellemeye çalışırlardı ama hiç başaramazlardı. Ben aşkın engellenemez olduğunu kendimden bilirdim. Ayrılmak isterken ayrılamaz, unutmak isterken daha çok sever, gitmek isterken ben hep kalırdım. Aşk engellenemezdi.

Gece yarısını çoktan geçmişti. Köyde yağmurdan saklanacağımız, arada sırada köyün gençlerinin buraya gelip mangal yaktığı, içtiği, dert sofrası kurduğu o barakaya gelmiştik. Deli gibi titriyordum. Koray abi ateş yakmıştı da henüz ateş kendi gücünü bulamamıştı. Birazdan burayı ısıtırdı o ana kadar buz kesecektik.

Üzerindeki ceketi ateşe tutup ısıtmaya çalıştı. Böyle daha çok üşürdü fakat bunu söylemek istemedim. Ceketi kurumamıştı ama ısındığına emindim. Ateşin önünden çekilip yanıma doğru adımlar attığında ceketi omuzlarıma bıraktı. Gözlerim kapandı aniden, ben ne yapıyorum diye düşündüm. Ben umut vermiyordum, kendimi biliyordum yine de ne yapıyorum diye düşünmeden edemedim.

"Hasta olacaksın," dedi geriye çekilip odun parçasına oturarak. Üşüdüğünü belli etmemeye çalışıyordu. Ben ise ağladığımı. "Yarın sabah şifacı nineye götüreyim seni, yoksa çok hasta olacaksın."

Başımı önüme eğdim. Sır diye sakladığımız ne varsa o an dilime doldu ve ben bunu daha fazla içimde tutamadım.

"Babam yaşıyor," dedim gözlerim ateşin üzerindeydi. Kalakalmıştı, bunu hissediyordum. "Babam, babasını öldürdü. Kabul etmedi, itiraz da etmedi. Hapiste şimdi, 18 yıl hüküm yedi." Ateşte olan gözlerimi onun maviden çok griye benzeyen gözlerine çevirdim. "Sandığın sebeplerden burada değiliz Koray abi." Abi demekten vazgeçmeyecektim. "Mahalleliden, herkesten, en çok ondan kaçmamız gerektiğini söyledi abim. Ben buna evet dedim. Ben buna evet demek zorunda kaldım." Sol gözümden akan yaş dudağımın üzerinde kaldı. "Ben sandığın gibi ne nişanı attım, ne babamı kaybettim. Kafa toplamaya da buraya gelmedim. Benim nişanım ölümle bozuldu. Benim babam katil oldu. Kafa toplamaya değil, ondan kaçtığımdan buradayım. Annem, abim zarar görmesin diye buradayım. Ben kendimi geçtim, ben kendimden geçtim. Onlar iyi olsun diye buradayım ama çok zorlanıyorum artık. Çok zorlanıyorum." Sağ gözümden de yaş geldi ve ben durduramadım bile. "Kavuşamayacağımı bildiğim halde, benden nefret edecek o kadar sebebi varken, belki beni çoktan sildiğini bilmeden ben onu seviyorum." Gözlerine baktığımda orada kendimi görür gibi oldum. Benim yaşadığım çaresizliğin farklı bir boyutu vardı gözlerinde. "Ben bunları senden saklamak istemiyorum. Umut vermek kullanmak üzmek istemiyorum. Bilmen lazım, ben onu hâlâ.. Hâlâ çok seviyorum."

HÜKÜM Where stories live. Discover now