24. Bölüm

1.7K 141 31
                                    

Bölüm sizin, keyifle okuyunuz.

⛓️

Kenan abinin meyhanesinin yandığı gece karşı kaldırımda bulunan çiçekçi dükkanını hatırladım. Orada oturan bir adam vardı. Herkes yardım etmek için seferber olurken o eserini izler gibiydi adeta. Bundan nasıl bir sonuç çıkaracağımı bilemediğim o saniyelerde nefes alamadım. Yiğit'i bulmalıydım. Ona her şeyi anlatmalı, elimizdeki en büyük şüpheliyi ona söylemeliydim. Dudaklarım aralanırken abimin arkasında bir gölge fark ettim. Kaşlarım çatık ne olduğunu anlamaya çalıştığım o saliselerde havaya kalkan bir bıçak gördüm. Hedefi abimin sırtıydı ve ben hiç düşünmeden abimi kendime doğru çektim. Bıçağın hedefinde bu defa ben vardım ve bıçak bana yakındı.

Sanki ensemizde dolaşan ölüm gibi.

Abim yalpalayarak yanıma savrulurken havaya kalkan bıçak karanlıkta parladı. Gözlerimi bıçağın üzerinden çekerek bıçağı tutan adama baktım. Sanki zaman durmuştu ve ben bu anın içinde sıkışıp kalmıştım zira karşımdaki adam mahallede gördüğüm, babamın berber dükkanına gelip tıraşını olan, babamla konuşan adamdı. Düşman her zaman uzakta değildi ve bunun kanıtı elinde sımsıkı tuttuğu bıçakla bizimle ne derdinin olduğunu henüz bilmediğim adamın ta kendisiydi.

"Meva!" Uzaklardan, çok uzaklardan yankı yaparak kulaklarıma ulaşan sesin sahibi sanki sihirli bir düğmeye basmıştı ve zaman akmaya devam etmişti. Bıçak göğsüme doğru inerken kendimi korumaya çalışarak elimi kaldırdım. Bıçağın sivri ucu ve keskin tarafı etimi yardığında, ses kulaklarımda çınladı. Karşımdaki adamın yeni bir hamle yapmasına müsaade etmeden onun üzerine atlayan abim oldu. Sol elimle sağ elimi yukarıya doğru kaldırdım. Yüzümde yıllanacak yeni bir iz meydana gelmişti sanki. Fiziksel bir acıdan ziyade tüm benliğim acıyordu. Kaşlarım çatılmış, yüzüm hissettiğim derin acıdan mütevellit buruşmuştu.

"Meva?!" Adım dalga dalga onun sesiyle yankı bulurken ilk kez bana sırtını döndüğü anın ardından kanlar içinde olmam bu bıçağın beni yaralamasından ziyade onun kalbini kanırtıyor gibiydi. Karşıma geçtiğinde bedeninin sendelediğini gördüm. Hâlâ sol elimle, yaralı olan sağ elimi yukarıda tutmaya çalışıyordum. Elimden dirseğime doğru inen kanlar yere damlarken etrafı kana boyuyordu. Yiğit'in titreyen gözleri kanı takip ederken yüzü gerildi. Ben kendi yüzümün acıyı yansıttığını düşünüyordum lakin Yiğit'in yüzü yalnızca acıyı yansıtmıyordu. Kaybetme korkusu elle tutulacak kadar canlıydı. Ellerini havaya kaldırdı bana ulaşmaya çalışır gibi ama ulaşamadı. Havada asılı kalan elleriyle yüzüme bakarken gözlerini birkaç kez kapatıp açtı.

"Yiğit," diye seslendim kendi acımı bir kenara bırakırken. Elim acıyordu acımasına ama Yiğit'in acıyla kasılan yüzünü gördükçe kalbim daha çok acıyordu. Beynim uyuşuyordu sanki onu böyle gördüğümde. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı şaşırıyordum. İyi gelmek istiyordum ama sanki bunu bile nasıl yapacağımı bilmiyordum. Yalnızca adı döküldü dudaklarımdan. Kulaklarına ulaşan sesimle havada olan elleri ileri doğru atıldı. Kollarımın etrafını çepeçevre sardı. Gömleği kana bulanırken kandan değil de, sırf benim kanım ona bulaştı diye acıdan titremeyen dudaklarım hislerimin ağırlığından titredi. Onun beni böyle görmesini hiç istemezdim çünkü biliyordum, şartel atmıştı artık. Hızlı hızlı alıp verdiği nefeslerden anlıyordum ki artık onu durdurmam mümkün değildi. Sorduğum sorunun cevabını bana sanki şimdi veriyor gibiydi. Zira bir eli beni sararken diğer eli beline gitti. Silahını kavradığını bilmek ayrı, görmek ayrı öldürdü beni. Hiç düşünmeden tetiği çekecek gibi kararmıştı gözleri. Bir eli silahında, diğer eli benim sırtımdayken önce saçlarımın üzerinde hissettim dudaklarını ardından benden tamamen uzaklaştı. Abimlerin başına toplandığı adam yerde kıvranırken Yiğit bana arkasını döndü. Yiğit'i ve elinde tuttuğu silahı görenler ona yol açarken kısa sürede yerde yatan adamın başında kimse kalmadı. Ayak uçlarında Azrail gibi bekleyen Yiğit vardı. Adamın bakışları diğer herkesin bakışlarının sahibini bulduğunda merak ettim, Yiğit'in gözlerinde görüyor muydu ölümünü? "Yiğit..." dedim yeniden. Onu durduramazdım artık, bunu biliyordum ama yine de bu kadar insanın içinde yapma der gibi fısıldadım adını.

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin