K.S.1

60.4K 1.5K 256
                                    


"Anlatamadığı şeyler ağlatıyor insanı..."

⏳⏳

"Bu ne demek oluyor Elfida? Burası bir okul farkındaysan, dingonun ahırı değil!"

Karşımdaki müdürün sesi her kelimesinde daha fazla yükselirken dışımdan oldukça sakin ve umursamaz görünüyordum. Ben buydum. Yaptıklarımdan pişman olmayı sevmezdim.

"Buranın okul olduğunu bana değilde karşınızda timsah gözyaşlarını döken kıza söylemelisiniz müdür bey."

"Hadsiz!"

Beni azarlamasını bölen kapının çalınmadan açılmasıydı. Önde babam, arkada ise saçını yolup eline verdiğim kızın babası olduğunu düşündüğüm adam vardı.

"Merhaba müdür bey."

Oturduğum yerden kalkarak babama yer verdim. O benim kalktığım yere otururken göz kırpıp yanağımdan bir makas aldı yüzündeki sert ifadesini bozmadan. Pekala, bu yönümüz fazla benzerdi sanırım.

"Hoşgeldiniz Serkan bey ve Mithat bey. Kusura bakmayın sizleri de yorduk fakat önemli bir mevzu bahis söz konusu."

Biraz evvel aslan kesilip ahkam kesen adamı iğrenen gözlerle izliyordum. Paranın köpeği olmuş resmen de haberi yoktu. Gözlerimi devirdim.

Müdürden önce konuşmayı ağlamasını önceden kesmiş fakat şimdi tekrar başlamış kız devraldı. Gerçekten oyunculuğu şapka çıkarılacak cinstendi.

"Sizin kızınız saçlarımı yolup tüm okula rezil etti beni. Herkesin önünde özür dilemesini istiyorum."

Babası henüz olaya karışmamış, sessizce dinliyordu. Kızına inanmadığını görebiliyordum. Tabi, insan kendi malını biliyordu sonuçta.

"Peki bunu yapmasındaki sebep ne? Elfida çok sakin bir kızdır. Okulda da böyle olduğuna dair şüphem yok. Onu bu denli sinirlendiren bir şey yapmış olabilir misiniz?"

Babamın beni anında savunan sesi içimdeki küçük kızın başını okşamıştı sanki.

"Serkan bey durum her ne olursa olsun Elfida'nın saldırması kabul edilemez bir gerçek. Burası ismini duyurmuş bir okul. Böyle şeyler söz konusu dahi olmamalı."

Babamın anında elini kaldırması ile müdür sesini nihayet kesti. Olayları hâlâ ayakta dinliyordum. Odada sessiz olan ben ve o kızın babası vardı. Babam bana döndü.

"Sana ne dedi güzelim?"

Gözlerine baktım. Anlasın istedim. Sesimin çıkaramadığı sözcükleri gözlerimden dökülen duygular anlatsın istedim. Anladı...

Anında toparlandı. Yaşına rağmen hâlâ fitliğini bozmayan vücudu ayağa kalkınca iyice sarsılmaz durdu. Yanıma gelerek elimden tuttu.

"Okulunuzda böyle insanlar yetiştirdiğinizi bilmiyordum Sami bey. Buraya ne için çağırdığınızı da tahmin edebiliyorum fakat öyle bir şey asla olmayacak. Bu okul ve içindeki herkes bizim için bitmiştir. Bu seneki bağışlarımızda 'Yüksek Pema Koleji'ni' gözden geçireceğimizden emin olabilirsiniz."

Bağış deyince karşımdaki adam un ufak oldu sanki. Ayağa kalkarak kem küm etmeye başlayınca kusacağımı zannettim bir an. "Yanlış anladınız Serkan bey-"

Babamın onu adam hesabına almayıp karşıda ki adama yönelmesiyle kızın babası ayağa kalktı. Neydi adı, Miraç mı?

"Seni severim Mithat lakin o benim gözbebeğim. Ona yapılan herşeyi şahsıma sayarım." Gözlerini son kez kıza değirip sözüne devam etti. "Bu seferlik aramızda kapatalım bu konuyu. "

Sonunda ağzını açan adam; "Durumun ne olduğunu bende tahmin edebiliyorum. O yüzden onun kusuruna bakmayın. " dedi ciddi sesiyle.

Odadan çıkmamızla meraklı gözlerin hepsi üzerimizde toplandı. Babam kimseyi umursamadan dimdik bir şekilde elinden tuttuğu beni yanında götürürken gözlerim yerdeydi.

Son model arabasının yanında durduğumuzda kapımı açtı ve oturtarak kemerimi bağladı. Konuşmamı istediğini biliyordum. Ama ben buydum. Konuşmayı bile kendime fazla bulurdum.

Araba eve doğru yola koyulurken başım camda, gözlerim ise kapalıydı. Sıkılmıştım tüm bu şeylerden. Aşmaya çabaladığım herşeyin bir süre sonra önüme pişirilip pişirilip konmasından artık rahatsız oluyordum. Hayır, zoruma gitmiyordu, alışmıştım. Fakat bu rahatsız ediciydi.

"Yasin kaydını aldıracak bu okuldan. Burada daha fazla okumayacaksın. Senin için en iyisini yapacağım."

Ağzımı araladım. "Biliyorum ve bunu hep bildim."

Evet, onlar benim için en iyisini yaparlardı. Bundan hiç gocunmayarak dahası da memnun olarak ilgilenirlerdi benimle. Onlar böyle yaptıkça da kendimi nankör gibi hissetmekten alıkoyamıyordum.

Yarım saat içinde arabanın durmasıyla kemerimi çözdüm ve açılan büyük bahçe kapısından geçerek eve yöneldim. Annem muhtemelen babamla konuşmuştu. Seslerden dolayı açılan kapının ardından endişeli gözleri beni buldu.

"Canım?!"

Kolları anında bana dolanarak kendine doğru çekti. Burnum sızladı kokusundan dolayı. En son ne zaman sarılmıştım onlara? "İyiyim anne, merak etme. "

Elleri yüzümün iki yanında dururken tebessüm ettim. Fazlası elimden gelmiyordu. Kapıda olan duygusal atmosferi bozan babamın gelmesiydi. Kapıyı kapatarak yanımıza geldi ve bizi kendine doğru çekti. Gözlerimi kapatarak geniş göğsüne yaslandım ve kollarımı ikisine de sardım.

"Sizi seviyorum."

Ardından onlara bakmadan hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Ellerim yumruk olmaktan bembeyaz kesilmişti. Odama girip kapıyı kapattım ve bir adım atamadan olduğum yere çöktüm. Dudaklarım sımsıkı birbirine bağlıyken gözlerimden akanlara engel olamadım. Herkesin içinde güçlü görünen yanım yalnızken köşesine çekiliyordu.

Bunda bir sorun yoktu. Çünkü biliyordum ki yaralarımı yine benden başka saran olmazdı. Beni benden daha iyi tanıyan olmazdı.

Okunma saati✅

Bölüm yorumu✅

Diğer hikayeler;
Ufak Bi' Karışıklık
Bicirik Biricik
Ay'ın Sessizliği

#birdelidolu

Kırık Serçe (Aile Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin