K.S.8

26.3K 1.3K 149
                                    

"Sessizce, gizlice, tek başıma, yıldızlara..."

⏳⏳

Çocukluğuma dair çok az güzel anım vardı. Hatta yok bile denilebilirdi. Yetimhanenin gri duvarları arasında büyüyen öksüz yetim çocukların yüzleri ne kadar gülebilirdi ki mesela? Ya da hatırlamaya değecek güzel anıların ev sahibi olabilir miydi orası?

Çok küçükmüşüm oraya bırakıldığımda. Yani müdüre annenin söylediğine göre bebekmişim. Zaten aklımın erdiği ilk yerdi yetimhanenin soğuk yatakları. Aile kavramını da bilmezdim. Yemekhanenin aşçısı vardı bildiğim, birde müdüre anneyle beraber ben gibi çokça çocuk...

İlk ne zaman hissettin aile yokluğunu diye sorsalar, karanlık gecede sicim gibi yağan yağmurun korkunç sesinden uyuyamayışımdı derim. O an hissetmiştim. Birinin bana sarılacağını, kanatlarının altına alması gerektiğine o zaman inanmıştım.

Çünkü çocuk aklı bile olsa Allah'ın çocuklara kötü davranmayacağını umut etmiştim.

Sonra büyüdüm işte. Göğün gürlediği geceler bir anne babanın varlığına daha doğrusu olmayan varlıklarına inanmayı bırakıp kendi kendimi büyüttüm. Kanayan dizime kendim yara bandımı yapıştırdım. Ve yine bana kızan müdüre anneye karşı tek başıma savundum kendimi.

Çünkü anlamıştım. Biz yetimhane çocuklarının kendinden başka kimsesi olmadığını anlamıştım...

"Elfida? "

Gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştım. Abim yatağın boş tarafına elini götürüp yokluğumu hissedince ismimi söylemişti. Kocaman yatakta yanına yaklaşarak göğsüne sindim ve varlığımı hissetmesini sağladım.

"Küçücüğüm?"

Kolları etrafıma sıkı sıkı dolanırken saçıma minik bir öpücük bıraktı. Erkendi daha saat. Çok erkendi hemde. "Uyu, ben buradayım abi."

Kasılan bedeni sözlerimden sonra gevşeyip tekrar kendini uykuya bırakırken burnumu göğsüne sürttüm. İçimde kötü bir his vardı. Boğuluyordum sanki.

Derince bir nefesi içime çekerek birkaç saatliğine daha gözlerimi dinlendirmek için uyumaya çalıştım. Doğmayan güneş belki bu sefer üzerime doğabilirdi...

Ne kadar uyuduğumu ve saatin kaç olduğunu bilmediğim bir zamanda yanağıma hemen ardından da boynuma konulan öpücükle yüzüm rahatsızca buruştu. Ağzımdan birkaç anlamsız kelime çıkarken huysuzca öbür tarafıma döndüm.

"Kalk artık uykucu. Sana kahvaltı hazırladım."

Abimin sesi gözlerimi aralamama sebep olurken arkama dönerek gülen yüzüne baktım. "Sen işe gitmeyecek misin?"

Parmakları yüzümdeki saçlarımı kenara iterken; "Hayır, bugünümü seninle geçirmek istedim güzelim. Yarın akşam evime geçiyorum tadilat bitmiş." dedi tepkimi ölçmek istercesine.

İçim sevinçle doldu. Çünkü cumartesi günleri babam işte, annemde vakıfta olurdu. Yalnız geçirmeyecektim günümü.

"Süper o zaman. Ben elimi yüzümü yıkayayım."

Aceleyle yataktan kalktım. Hızlı adımlarım birbirine dolaşırken birşey unuttuğumu fark edip gerisin geri döndüm. Abim kaşlarını kaldırmış beni izliyordu. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "Günaydın."

Cevap vermesine fırsat vermeden odama koştum. "Eşofmanını çek, düşeceksin. "

Uyarısıyla eşofmanımı düşen belimden yukarı kaldırdım. Haklıydı.

Kırık Serçe (Aile Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin