11

11.3K 650 43
                                    

Eve geldiğimde üstümden tır geçmiş gibi yorgun hissediyordum. Duş almıştım ama hala yorgunluğum geçmemişti.

Kendimi televizyonun karşısına atıp, bacaklarımı sehpaya uzattıktan sonra dolapta son kalan birayı açmıştım. Televizyondan saçma konuşma sesleri gelirken büyük bir yudum içip telefonu elime almıştım.

Arif: Ağrın devam ediyor mu?

Birkaç saniye sonra mesaj geleceğini bildiğim için telefonu bırakmayıp, ekrana bakmaya başlamıştım. Aradan dakikalar geçse bile cevap atmamıştı. İsmine tıklayıp, hoparlöre verdiğimde ise telefonun kapalı olduğunu bildiren sinyal sesi evde yankılanmıştı.

"Sende saf aşıklar gibi her dakika merak etme salak Arif." Telefonu diğer tarafa fırlatıp, birayı kafama dikmiştim. En son iki saat önce görmüştüm ve gayet iyiydi. Böyle bir çatışmaya girmesinin imkanı da zaten yoktu.

Televizyona odaklanmak istesem bile ikide bir telefona bakıp duruyordum. Belki de boşa gurur yapmıştım. Ben ayağımı ilk kırdığım günden beri Kartal, beni neredeyse hiç yalnız bırakmamıştı.

Koltuktan kalkıp, odama geçmiş ve hızlıca üstümü değiştirmiştim. Gidip görmezsem eminim gözüme uyku girmezdi. Nemli saçlarımı geriye tarayıp, evden çıkmıştım.

Apartmandan çıktığımda aklıma gelen şey ile içimden kendime küfürler etmeye başlamıştım. Gaza gelip, evden çıkmıştım ama evini ya da iş yerini bilmiyordum.

"Arif Bey?" Fazla kalın olmayan ses ile yan döndüğümde daha önce Kartal'ın yanında sadece bir kere gördüğüm adamlardan biri, arabanın önünde bekliyordu.

"Kartal abi gönderdi beni, burada beklemem için."

"Dışarıda mı bekledin?" Burnu ve yanakları kızarmış halde kafasını eğmiş ve kapıyı açmıştı.

"Hava buz gibi, bir daha beklersen içeride bekle."

"Emredersiniz efendim." Bütün adamlarından küçük ve masum duran oğlanın açtığı kapıdan içeri girmiş ve kemerimi bağlamıştım. Birkaç saniye sonra o da sürücü koltuğuna oturmuştu.

"Nereye gitmek istersiniz?"

"Kartal'ın evine." Yüzünde bir tebessüm oluşurken arabayı çalıştırmıştı.

"Seni çok görmüyorum, yeni mi başladın?"

"Ben herkesten küçüğüm, o yüzden Kartal abi beni sizin mekana getirmiyor." Kaşlarım havalanırken uzanıp, ısıtıcıyı açmıştı.

"Kaç yaşındasın?"

"19." Anladığımı belli etmek için kafamı sallamış ve yolu izlemeye başlamıştım. Geçtiğimiz yolları zihnime kazımaya çalışırken araba, iki katlı evlerin bulunduğu bir sitenin içine girmişti. En sondaki evin önünde durduğunda yan dönüp, hala kızarmış bir halde bekleyen oğlanın omzunu sıkmıştım.

"Teşekkür ederim, bugün sana Kartal yerine ben izin veriyorum. Gidip dinlen." Anında gözleri parlarken daha büyük bir şekilde gülmüştü, dişleri düzgün ve gülüşü gayet düzgündü.

"Teşekkür ederim efendim, bir ihtiyacınız olursa Acar abiden numaramı alıp, bana haber verebilirsiniz." Arabadan inip, ışıklarla aydınlatılan yoldan yürümüş ve zile basmıştım.

"Ben bakarım." İçeriden gelen erkek sesinden birkaç dakika sonra kapı açılmıştı.

"Yenge?" Acar, yüzündeki sırıtış ile kenara çekildiğinde derin bir nefes almıştım.

"Seni sikeceğim ama şimdi sırası değil. Kartal nerede?" Kaşı ile üst katı gösterdiğinde yukarı çıkmıştım.

"İstediğin kadar bakarım ben sana Kartal."Elimi kapı koluna attığım an duyduğum kadın sesi ile kaşlarım çatılmıştı. İkisinin gülme sesleri geldiğinde ise kalbime bir ağrı girmişti sanki.

KARTAL -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin