tujuh

2.5K 274 425
                                    

Dünkü son derece gereksiz akraba ziyaretinden sonra bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Babamdan haber bekliyor ama o habere de nasıl ulaşacağımı bilmiyordum. Gerçi babam elde ettiği bilgileri mahkemeye saklıyordu.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra banyodan çıkıp üzerimi değiştirmek için dolaba ilerledim. Joo'nun aldığı pijamalar o kadar rahattı ki gün boyu böyle kalabilirdim.

Beyaz bir elbise çıkardım askıdan, diz hizasında, askılı ve önü düğmeli. Tam bahar elbisesiydi. Onu yatağa koyup pijamanın üstünü çıkarttım. Katlayıp kenara koyduktan sonra elim alta gitmeden kapı açılınca çığlık atarak kendimi dolap kapağı ile kamufle ettim "Ya!"

"Çok pardon çok pardon!" Hyunjin'in sesini duyunca kafamı uzatarak ona baktım, gözlerini eliyle kapatmış şapşal duruyordu orada.

"Ne yapıyorsun sen?"

"Ya özür dilerim, uyandın mı diye bakmaya gelmiştim."

Gözlerimi devirerek yatağında üzerindeki elbiseyi aldım, "Açma sakın gözlerini." hızlıca pijamanın altını da çıkarıp elbiseyi giydim. Saçlarımı da düzeltip dolabı kapattıktan sonra ona yaklaştım, "Tamam."

Elini çekip gözlerini açarak bana baktı, "Gerçekten çok özür-..." şaşkınlıkla beni süzmüş ardından kafasını hafifçe iki yana sallayarak sirkelendi, "Şey... Herkes uyuyor da. Ben de erken kalınca..."

"Hala uyuyorlar mı?"

"Hafta sonu Başkan öğlene kadar uyur, dolayısıyla çalışanlar için de hafta sonları öğleye kadar dinlenme günüdür."

"Sen niye dinlenmiyorsun o zaman?"

"Bilmem, yorgun değilim. Ah... Birlikte kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm. Tekrar özür dilerim, bodoslama daldım odaya."

Derin bir nefes aldım, "Bak; her ne kadar kabullenemesem de bu oda benim odam, yani artık burada bir genç kız kaldığını düşünerek girmeden önce kapıyı tıklatman doğru olur." kafasını salladı, "Haklısın, benim aptallığım işte. Aşağı inelim mi?"

"İnelim, Başkan Hanım güzellik uykusuna yatıyor madem." dediğimde güldü. Aşağı inip mutfağa geçtiğimde küçük çaplı bir şok yaşamıştım. Masada kahvaltı hazırdı bile.

"Bunları sen mi hazırladın?"

"Hm, ikimize göre."

Gülümsemeden edemedim. Masaya geçtiğimizde Avrupai tarzı bir kahvaltı hazırlamış olduğunu fark ettim. Portakal suyundan bir yudum alarak başladım. Sanırım bu evdeki en güzel kahvaltım olabilirdi. Tabii ilk geldiğim günden bu yana adam akıllı bir kahvaltı yapmadığımı varsayarsak.

Hyunjin masanın köşesindeki ekmek sepetine elini uzattığında yüzünü buruşturduğunu fark edince hızla uzanıp ona sepeti yaklaştırdım. Gülümsedi, "Teşekkür ederim."

"Yaran hala acıyor anlaşılan."

"Biraz, eskisi kadar değil."

"Sargı bezini değiştirdin mi hiç benden sonra? Mikrop kapmaması gerekiyor."

"Hm, Changbin hyung halletti."

Changbin'i düşününce içimde filizlenen meraka engel olamadım, "Hyunjin... Changbin'in olayı ne? Sen ve Min Ho'ya kıyasla bana karşı aşırı sert."

Güldü, "Sana özel bir şey değil o. Yıllardır birlikte çalışmamıza rağmen bize karşı da öyledir. Yapısı bu, alışırsın."

Kafamı salladım, "İyi, en azından bir kabahatim olmadığını öğrendim."

DAUGHTER | Hwang HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin