sepuluh

2.4K 255 290
                                    

Araba normal hızla ilerlerken başımı arkaya yasladım. Joo'nun nasıl geçti ilk günün sorularını geçiştirerek yolu izlemeye koyuldum.

Babama gideceğimiz için heyecanlı ve mutluydum elbet ama aklım hala yarım saat önceki felaketteydi.

Felix bizi öyle gördükten sonra hiçbir açıklama yapamamıştık. Hyunjin bunu ona sonra söyleyeceğini, o zamana kadar gizli tutmasını ve gitmemiz gerektiğini söyleyerek beni arabaya bindirdi. Joo'yu da şirketten aldıktan sonra yola devam ettik. Felix'e asla güvenmiyordum, şimdiden annesine ya da bir başkasına söylemiş olabilirdi.

Of... Gerçekten çok fazla yoruldum artık.

Sahil kenarında bir restorana gelmiştik. Babam ve Ismaya abiyi görür görmez onlara koştum, babama sıkıca sarılırken özlemimi iliklerime kadar hissediyordum. Saçlarımı okşayışını bile o kadar çok özlemişim ki...

"Kızım, iyi misin?"

Kafamı iki yana salladım, "Her geçen gün daha zor."

"Merak etme, her şeyi düzelteceğiz. Mahkeme çıkışı buradan birlikte ayrılacağız."

Umarım...

Joo geldiğinde babamın kollarından yavaşça uzaklaşıp ona baktım. Keşke akıl etse de bizi babamla yalnız bıraksa.

"Rezervasyon yaptırmıştım, içeri girelim."

Ismaya bizimle gelirken Hyunjin dışarıda kalmıştı. Arkamı dönüp ona baktığımda gülümsedi. İç çekerek önüme döndüm, bize ayrılan masaya geçtik. Siparişler verildikten sonra babam karşısında oturan Joo'ya döndü.

"Kızımı kaçırdığın yetmezmiş gibi bir de zayıflatmışsın, çökmüş resmen." diye onu azarladığında aslında ses tonu hafif dalga geçer gibi çıkmıştı, yani bu kızmak sayılmazdı.

"Kendisi de izin verse ona senden daha iyi bakarım da üç beş kilo alır, ama aynı senin gibi inatçı!"

"Ya ne olacaktı?"

İkisine de bakıp kaşlarımı çattım, "Ben bedenimden memnunum ya..."

Babam gülerek kafasını iki yana salladı.

"Hemen gidecek misin?"

"Üç-dört gün buradayım, sonra gitmem gerek ama mahkemeden iki gün önce tekrar geleceğim."

Joo arkasına yaslandı kendine güvenir bir biçimde, "Gelmek yerine vekilini yollayabilirsin, ne de olsa kazanan belli şimdiden."

Gereksiz özgüvenine ve sinir bozucu tavrına göz devirdim. Tam alışmaya başladım derken yine canımı sıkan bir şey söylüyor hop en başa dönüyoruz. Bu kadınla bir ömür geçer miydi?

"Vekil yollayayım? Senin boşandığımız gün bizzat gelmek yerine vekil yollaman gibi mi? Yok, o sana yakışan bir hareket."

Joo buna oldukça bozulurken yutkundu ve gözlerini kaçırdı. Babamın bu lafı normalde hoşuma giderdi fakat durum o kadar acı ve iğrençti ki gülümseyemiyorum bile. Mahkemeye gelmeye tenezzül etmemişti, şimdi annelik taslıyordu.

"Senin gücüne rağmen ben Tanrı'nın adaletine güveniyorum. Meg için doğru yer neresi ise orada kalacak."

Joo iç çekti, "Göreceğiz."

Babam gibi düşüyordum ben de, fakat bu ses tonundan anladığım kadarıyla babamın bildiği bir şey vardı. Bir plan, güven sağlayan bir durum. Elbette dua ediyor ve gerisini Tanrı'ya bırakıyorduk ama benim tanıdığım babam eşeğini sağlam kazığa bağlamış, önlemini almıştı.

DAUGHTER | Hwang HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin