Kırgın Hoşnutluk

102 10 71
                                    

______________________

Bir gün arkadaşlarının davet etmesiyle gelmişti buraya. Oynamayı ısrarla reddetmiş arkadaşlarını izlerken etrafa bakın aya başlamıştı. Ondan oldukça uzun ve şık giyimli bir adam ellerinden biri cebinde diğeri şarap kadehinde ağır adımlarla yanına gelmiş, aniden elindeki kadehe doğru bardağını uzatıp, tokalaşmak istemişti. Bu onu oldukça şaşırtmış olsa da birşey diyememiş adamın tatlı sohbetine katılmıştı.

Adam ona oynamayı teklif ettiğinde ısrarla reddetmiş adamın kuvvetli ısrarlarıyla sohbetin hatrına bir el oynamıştı. Sonra tekrar....tekrar ve tekrar...değerler kaybedene kadar buna devam etmiş, selam vererek kumarhaneyi terketmişti. Bir hafta sonrasında tekrar gelmişti. Ve bir kaç gün sonrasında tekrar.. Asla bırakamıyor, inatla mallarını sonuna kadar kaybetmeye devam ediyordu.

Babasının ona bıraktığı tüm malları... Kendinden nefret ediyordu. Bir kaç yıl önce ölüm döşeğindeki adamın mallarını böylece savurmuştu. Eğer hayatta olsaydı onu yine kemerle döver miydi diye geçirdi içinden. Bu kez haklı olurdu ama. Nasıl bir evlat böyle birşey yapardı? Hemen herşeyi geri alıp burayı terketmeliydi. Adamın tatlı sohbeti ve muamelesi onu etkilememeli ve mallarını aldığı gibi burayı terk etmeliydi.

Düşünceleri gözlerini doldururken kart açma sırasının kendisine geldiğini fark etti. Açacağı kartı acele ile masaya bırakıp karşısındaki adama çıkardı bakışlarını.

Gülümsüyordu...

Yine gülümsüyordu. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi masummuş gibi
gülümsüyordu. Nasıl bu gülümsemedeki şeytaniliği farketmemişti ki?

Adam büyük bir zevkle kartlarını önüne sererken nefretle ona baktı. Ah.. Amacı neydi bunun?
Hemen gitmeliydi buradan. İçindeki ses arkasına bakmadan kaçmasını söylüyordu. Kaç ten..

Ama onu dinlemedi. Kendi ayaklarıyla her şeyi kabullenerek gelmişti buraya. Ölümü göze almıştı. Eğer babasından kalanları geri almayacaksa yaşamayı da hakketmiyordu. Ama bilmiyordu diğer dünyada yüzleşeceğini.. Ten inatla inanmıyordu sonraki hayata.

Elindeki kartlarla kazanmak için bir şansı vardı artık. Gözleri parlarken dudakları heyecanla aralandı. Titreyen elleriyle kartlarının tamamını masaya bırakıp adama bakmadan geri çekildi.

Duyduğu kahkahayla tüm vücudu sarılırken masaya açılan kartlara baktı. Görüş açısı bir anlığına bunalıklaşsa bile çabuk toparladı. Bedenindeki tüm kan çekilmişti. Oh.. Nefesini tutup hafifçe yükselerek kartlara bakındı.

Kaybetmişti....

Ölecek demekti bu.

Bir süre gözlerini kartlardan ayırmadı. Bu sürede karşısındaki adam çoktan ayağa kalkmıştı. Sandalyenin sesiyle bakışları odağını kaybederken elindeki kartlara baktı. Hepsini açmalı ve yerlerine yerleştirmeliydi! Tanrı aşkına nasıl böyle bir hata yapmıştı?!

Vücudunu saran korkuyla bir kez daha titrerken bakışları yukarı tırmandı. Adam gülümseyerek onu izliyordu. O ise aklında ve vücudunda kopan kıyametlere rağmen sakince yerinden zorlanarak kalkıp adama baktı. Ağzını aramalı ve kelimeleri dökmeliydi. Korktuğunu belli etmemeli ve şimdi burada buna son vermeliydi.
Çok acıtmayacaktı kafasına sıkacaktı ve bitecekti..

BET ON BEAUTY +18 | Yuwin Where stories live. Discover now