Trajikomik

126 11 175
                                    

__________________

Bu kadar basit miydi ölmek? Öldü ve bitmişti herşey. Ama neden hala düşünüyordu? Ölünce yok olmalıydı değil mi? Her yer karanlıktı ama hala düşünüyordu. Öyleyse vardı ama neden?

Adam eliyle boğazını kavradığında öleceğine öylesine emindi ki.. Şimdi ise burada bu karanlıkta ne kadar kalacağını bilmiyordu bile. Ölünce böyle mi oluyordu? Saçmalıktı.
Sıkıcıydı..

Gözlerinde bir aydınlık belirmeye başlayınca irkildi. Ne oluyordu böyle? Annesinin onu anlattığı ikinci hayat var mıydı yoksa? Orada da önceki hayatında olduğu gibi Sefil duruma düşüp ölecek miydi?..

Düşüncelerini içine alan aydınlık artmaya başladığında gözlerini aralayabileceğini fark etti; Nolmuştu?

İkinci Hayat mıydı gerçekten? var mıydı ki? Öyleyse neden daha önceden istememişti ki ölmeyi? Güzeldi işte. Yeni bir hayat başlangıcı. Belki de Bu kez babası farklı olduğundan güzel bir çocukluk geçirebilirdi. Ama annesi.. onsuz yaşamak istemezdi. Annesi onun tek hazinesiydi ölene dek. O gün on üç yaşında Annesiyle birlikte gidebilseydi mutlu olurdu belki de. Ama yeni kararlar için oldukça geçti.

Gözlerini araladığında ölmediğinin farkına vardı. Aynı kıyafetlerin içinde tamamen beyaz bir odada yine beyaz bir yatağın içinde yatıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken odayı incelemeye başladı.

En başından tuhaf gelen odada bir pencere görememesiydi. Bir kaç dakika inceledikten sonra ancak görmüştü ama tavana oldukça yakındı ve dışarıyı görmek için ancak bir sandalyenin üzerine çıkabilirdi. Oda da beyaz olduğu halde oldukça kasvetliydi zaten. Üzerinde olduğu çift kişilik yatağım üzerinde düz beyaz bir örtü seriliydi. Yanında ki çekmecenin üzerinde bir dijital saat ve beyaz bir heykel vardı:

Sahip ve köle.

Bu heykel rahatsız edici geldiğinden gözlerini kaçırıp karşısında kalan kitaplığa baktı. Dikkatli bakınca onların da sadece beyazdan oluştuğunu ve italik siyahla üzerinde isimlerinin yazdığını farketti.

Önündeki koltuk bir metre kadar ötesindeki büyük gardırop ikisi arasında kalan büyük tablo..hepsi beyazdı ve bu oldukça rahatsız ediciydi.

Neredeydi?

Tanrı aşkına kalkıp kapıyı aramak için neyi bekliyordu ki?! Hemen ayaklanıp yatağın iki metre ötesindeki kapıya geldi. Kola asıldığında panik etmesi gerektiğini anladı.

Kapı kilitliydi ve o buraya hapsolmuştu.

Panikle kapıyı yumruklamaya başlarken titreyen sesiyle bağırmaya başladı.

"K-kimse yok mu?!"

Nefesleri sıklaşırken göğsünün sıkıştığını hissetti. Alnını kapıya dayayıp derin nefesler almaya başladığında kapı sertçe açılınca neye uğradığını şaşırdığından geriye doğru düştü. Kolları üzerinde dengesini sağlamaya çalışırken duyduğu sesle tüm vücudu sarsıldı.

"Ne gürültü yaptın ama."

Yüzünü kaldırıp iri cüsseyle karşılaştığında istemsizce sürünerek geri çekilmişti. Bu johnnydi ve kolları bağlı bir şekilde kapıya yaslanmış bir cevap bekler gibi ayağını ritimle yere vuruyordu. Şaşkınlıktan aralanan ağzından istemsiz bir kaç kelime döküldü.

BET ON BEAUTY +18 | Yuwin Where stories live. Discover now